Öcalan'dan Şok Mektup! Özal'ın Ölümü Hakkında Bomba İddialar
Politika

Öcalan'dan Şok Mektup! Özal'ın Ölümü Hakkında Bomba İddialar


18 June 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 18 June 2025

Abdullah Öcalan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal'a İmralı Heyeti aracılığıyla bir mektup göndererek gündeme bomba gibi düştü. Mektupta, Turgut Özal'ın "demokrasi şehidi" olduğunu belirten Öcalan, en kısa sürede Ahmet Özal'la görüşmeyi umduğunu ifade etti. Bu beklenmedik gelişme, 1993'te yaşanan şüpheli olayları ve Turgut Özal'ın ani ölümünü yeniden tartışmaya açtı.

Öcalan'dan Özal'a: "Demokrasi Şehidi" İlanı ve Görüşme Talebi

Ahmet Özal, mektubun kendisine Sırrı Süreyya Önder tarafından iletilmesinin planlandığını, ancak Önder'in rahatsızlığı nedeniyle DEM Parti milletvekilleri tarafından iletildiğini belirtti. Öcalan'ın mektubunda Turgut Özal'dan "demokrasi şehidi" olarak bahsettiğini aktaran Ahmet Özal, "1993'te yaşananları anlatıyor ve babam hakkında güzel şeyler söylüyor. Bir demokrasi şehidi olduğunu söylüyor" dedi.

Öcalan'ın Kürt sorunu ile ilgili değerlendirmeler de yaptığını ve kendisiyle en kısa sürede görüşmek istediğini ifade ettiğini belirten Özal, bu görüşmenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda henüz bir bilgi vermedi. Öcalan'ın Turgut Özal için kullandığı "demokrasi şehidi" ifadesi ise kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Ahmet Özal, babasının ölümüyle ilgili şüphelerini dile getirerek, "O zamanlar bir sürü laf çıktı. 'Özal spor yapıyordu da, kalp krizi geçirdi' falan. Spor falan yapmıyordu. Kalp duruyor, ani duruş. Yani bu kriz değil. Amerika'daki doktoru da 'bu kalp durması milyonda bir olan bir şey' dedi" şeklinde konuştu.

1993: Faili Meçhullerle Dolu Bir Yıl

Ahmet Özal, 1993 yılında Turgut Özal dışında ölen başka kritik isimler olduğunu da hatırlatarak, bu isimlerin birbirleriyle ilişkisini şu şekilde anlattı:

  • "1993'te babamdan önce Uğur Mumcu öldürüldü. Bunu çok kimse bilmez ama babam Cumhurbaşkanlığı Köşkündeyken 10 günde, 15 günde bir babama rapor verirdi Uğur Mumcu. Sık görüşüyorlardı. Kimse bilmez bunu."
  • "Sonra Adnan Kahveci trafik kazasında öldü. İşin ekonomik tarafına bakıyordu."
  • "Sonra Eşref Bitlis Paşa'nın uçağı düştü. O da askeri tarafına bakıyordu meselenin."
  • "Sonra işte Madımak oldu, Başbağlar oldu. Yani 93 yılı incelenmesi gereken bir yıldır ve çok faili meçhul vardır. Rahmetlinin ölümü, her daim olan şüpheli ölümdür."

Özal, bu olayların yurtdışı kaynaklı olduğunu tahmin ettiğini belirterek, "Türkiye gibi bir ülkenin bir Fransa, bir İtalya, bir Almanya gibi olması çok mümkündü. Bunu engellemek isteyenler oldu tabii" dedi.

Barış Çağrısı ve Geleceğe Bakış

Barışın sağlanması halinde Türkiye'nin güçleneceği, bölgede yıldız olacağı görüşüne katıldığını ifade eden Ahmet Özal, "Babamın bir lafı vardı; 'Adriyatikten Çin Seddi'ne kadar 21. asır Türkiye'nin ve Türklerin asrı olacaktır.' Bu zor, bu tehlikeli bir cümle. Bu yüzden batı kolay kolay bırakmaz seni. Onun için bizim akıllı olmamız lazım. Dış mihraklar varsa bizim de ona göre oynamamız lazım" diye konuştu.

Öcalan'a cevaben bir mektup iletme imkanı olmadığını belirten Özal, Öcalan'ın kendisine ulaşmasına dair duygu ve düşüncelerini şöyle aktardı: "Barış tabii ki çok güzel bir şey. İnsanların ölmemesi çok güzel bir şey. Türkiye'de 40 bin kişi öldü 40 yılda. Yazık, günahtır. Onun için bunun bir şekilde çözülmesi lazım. Barışı herkes ister, inşallah başarılı olurlar. Barışmayalım da ne yapalım? 40 sene daha bir 40 bin kişi daha mı ölsün? Bu çözüm değil."

Abdullah Öcalan'ın Ahmet Özal'a gönderdiği mektup, Türkiye'nin yakın tarihinde önemli bir dönemeç olan 1993'ü ve Kürt sorununun çözümüne yönelik umutları yeniden gündeme getirdi. Öcalan'ın Turgut Özal'ı "demokrasi şehidi" ilan etmesi ve Ahmet Özal'la görüşme talebi, gelecekte yaşanacak gelişmelerin merakla beklenmesine neden oldu. Bu mektup, geçmişle yüzleşme ve barış arayışları açısından yeni bir sayfa açabilir.