Avrupa tarihine meraklı izleyiciler, son günlerde yayımlanan "Hitler's DNA: Blueprint of a Dictator" (Hitler’in DNA’sı: Bir Diktatörün Planı) belgeseline odaklandı. Belgeselde, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin üzerinden yaklaşık seksen yıl geçmesine rağmen, Adolf Hitler'e ait kan kalıntılarının analiz edilebildiği belirtiliyor. Bu analizler, Hitler'in soyu ve psikolojik durumu hakkında çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor.

Hitler'in Gizemli Soyu ve DNA'sı

Günümüzde DNA molekülü benzersiz bir kimlik anahtarı olarak kabul edilse de, Adolf Hitler'in geçmişi hala bir muamma. Bir dünya savaşına yol açan ve Holokost'ta milyonlarca insanın ölümüne neden olan diktatörün soy kökeni hakkındaki sırlar tam olarak aydınlatılamadı. Ancak, Albay Roswell Rosengren'in Hitler'in kanepesinden aldığı bir kumaş parçası, diktatörün DNA'sının analiz edilmesini sağladı.

Profesör Turi King liderliğindeki uluslararası bir ekip, bu kan örneğini analiz ederek Hitler'in genomunu dizilemeyi başardı. Bu analizler, on yıllardır süregelen bir efsaneyi çürüttü: Adolf Hitler'in Yahudi kökenli olduğu iddiası. Profesör King, Hitler'in DNA'sının ne gayrimeşru bir kökene ne de Yahudi soyuna işaret ettiğini doğruladı.

Psikolojik Rahatsızlıklar ve Genetik Yatkınlık

Hitler'in psikolojik durumu da tarihçiler arasında yoğun tartışma konusu olmaya devam ediyor. Yapılan DNA analizleri, Hitler'in Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) geliştirme ihtimalinin ortalamanın üzerinde olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, otizm, bipolar bozukluk ve şizofreni gibi rahatsızlıklara yakalanma riskinin en yüksek yüzde 1'lik dilimde bulunduğu belirlendi.

Profesör Michael Fitzgerald, bu bulgular ışığında Hitler'i tanımlamak için "suçlu otistik psikopati" terimini kullanmanın uygun olduğunu belirtiyor. Fitzgerald, bu tanımın suçluluğu, otizmi ve psikopatiyi vurguladığını ifade ediyor.

• DEHB geliştirme ihtimali yüksek
• Otizm, bipolar bozukluk ve şizofreni riski yüksek
• Antisosyal eğilimlere genetik yatkınlık
• Kallmann sendromu olabileceğine dair genetik kanıtlar

Ekip ayrıca, Hitler'in DNA'sını cinsel anormallikler açısından da inceledi ve diktatörde Kallmann sendromu olabileceğine dair genetik kanıtlar buldu. Bu sendrom, ergenlik döneminin tam olarak tamamlanmamasına ve düşük testosteron seviyelerine neden olabilir.

Sonuç olarak, Hitler'in DNA'sının çözülmesi, diktatörün soyu ve psikolojik durumu hakkında önemli bilgiler sunuyor. Yahudi kökeni iddiası çürütülürken, çeşitli psikiyatrik rahatsızlıklara genetik yatkınlığı ortaya konuyor. Bu bulgular, Hitler'in kişiliği ve eylemleri hakkında daha derin bir anlayış sağlamaya yardımcı olabilir.