1 Mayıs 1977... Türkiye tarihinin en karanlık ve acı olaylarından biri. Taksim Meydanı'nda yaşanan katliamda onlarca insan hayatını kaybetti. Aradan geçen yıllara rağmen, katliamın failleri hala bulunamadı, adalet yerini bulmadı. Bu acı olayda hayatını kaybedenlerden biri de, henüz 18 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Sibel Açıkalın'dı. Peki, Sibel'in hikayesi neydi ve 1 Mayıs 1977'nin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen neden hala adalet sağlanamadı?
Sibel Açıkalın: Bir Hayalin Peşinde
Sibel Açıkalın, 1959 doğumlu, Hatay Reyhanlı nüfusuna kayıtlıydı. Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Fakültesi'nde 1. sınıf öğrencisiydi. Demokratik ve adil bir ülke hayaliyle okulun öğrenci derneğinde yer aldı. 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'ndaki kutlamalarda da o hayalin bir parçası olmak için bulunuyordu. Ne yazık ki, o gün hayatını kaybetti. Otopsi raporuna göre göğüs bölgesine uygulanan tazyik nedeniyle nefessiz kalmış, yani ezilerek can vermişti. Sibel'in hikâyesi, katliamın sembollerinden biri haline geldi.
Sibel'in hikayesini yazan gazeteci Tuğçe Yılmaz, bu süreçte avukat ve insan hakları savunucusu Hatice Can'la tanıştı. Hatice Hanım sayesinde, Sibel'in kuzeni, avukat Cihat Açıkalın'la irtibat kurdu. Cihat Bey, yıllardır hem kendi ailesinin adalet mücadelesini sürdürüyor, hem de başka insan hakları davalarında aktif rol alıyor. Bu dayanışma, 1 Mayıs 1977 katliamının unutulmaması ve faillerinin bulunması için verilen mücadelenin önemli bir parçası.
Cezasızlıkta İstikrar: Adalet Neden Yok?
Cezasızlık, Türkiye'de sadece hukuki bir terim değil. Bir ruh hâli, bir yönetme biçimi ve ne yazık ki toplumsal bir gerçeklik. 1 Mayıs 1977 araştırması boyunca, neredeyse konuşulan her kayıp yakınından, bu gerçeği bir kez daha yüzüne çarpan hikâyeler dinlendi. Kimisi babasını, kimisi kardeşini, kimisi eşini kaybetmişti. Hepsinin ortak noktası, acılarını bir nebze olsa dahi hafifletecek bir adalet duygusuna ulaşamamış olmalarıydı. Araştırmanın üzerinden beş yıl geçti. Bu beş yılda ülkede çok şey değişti; ama adaletin hâlâ ulaşılmaz bir yerde durduğu –hatta neredeyse görünmez olduğu– gerçeği sabit kaldı.
1 Mayıs 1977 katliamında hayatını kaybedenlerin yakınları, yıllardır adalet arayışını sürdürüyor. Ancak, davalar ya zaman aşımına uğradı ya da failler bulunamadı. Bu durum, Türkiye'deki cezasızlık kültürünün en acı örneklerinden biri. Katliamın aydınlatılması ve faillerinin yargılanması, sadece hayatını kaybedenlerin yakınları için değil, tüm toplum için bir adalet beklentisi.
43 yıl sonra ilk defa birbirlerinden haberdar olan aileler, dosya vasıtasıyla artık her 1 Mayıs’ta, kayıpları için gazetelere ilân veriyorlar. Bu konuda Evrensel ve BirGün gazetelerinin ailelere desteği için, kendi adına da teşekkür ederim. Dosya nihayete erdiğinde arşivlerin 12 Eylül Darbesi ile kaybolması, dava dosyalarının erişilmezliği ve devletin belleksizleştirme politikalarına rağmen Nadire Mater ve Sami Evren ile sendikaların, hak örgütlerinin, bireysel dayanışmaların desteğiyle 1 Mayıs 1977’de Taksim’de ölen 27 kişinin yakınına ulaştım.
1 Mayıs 1977: Unutmamak ve Unutturmamak
1 Mayıs 1977 katliamını unutmamak ve unutturmamak, Türkiye'nin geleceği için büyük önem taşıyor. Bu katliamın aydınlatılması, geçmişle yüzleşmek ve daha adil bir toplum inşa etmek için atılması gereken önemli bir adım. Katliamda hayatını kaybedenlerin anısını yaşatmak, onların hayallerini gerçekleştirmek ve adaleti sağlamak, hepimizin sorumluluğu.
Beş yıl sonra, 1 Mayıs arefesinde, geriye dönüp baktığımda hissettiğim şey karmaşık ama berrak: Bu insanlar artık birer sayı değil. Onların hikâyeleri, tarihimizin en karanlık ve görmezden gelinemeyecek parçalarından. Onların hikâyelerine kulak vermek, bir hafızayı yeniden kurmak, daha adil bir toplumun mümkün olabileceğini hayal etmek tek çaremiz. Çalışmanın sonunda olduğu gibi hâlâ aynı taleplerde ısrar ediyorum: 1 Mayıs 1977’nin asıl failleri yargılansın. Çünkü Türkiye, hâlâ kapkaranlık bir geçmişin gölgesinde yaşıyor. Ve elbette Taksim, 1 Mayıs alanı olsun!
1 Mayıs 1977'de hayatlarını kaybedenlerin isimleri ve hikayeleri, bu acı olayın unutulmaması için birer vesile. Onların anısını yaşatmak, adalet arayışını sürdürmek ve benzer olayların bir daha yaşanmaması için çaba göstermek, hepimizin görevi.
1 Mayıs 1977 katliamı, Türkiye'nin yakın tarihinde derin izler bırakan bir olaydır. Katliamın aydınlatılması, faillerinin yargılanması ve adaletin sağlanması, sadece geçmişle yüzleşmek için değil, geleceğe daha umutla bakabilmek için de önemlidir. Unutmayalım, unutturmayalım.