İlber Ortaylı'nın Hürriyet gazetesindeki köşe yazısı, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) başvuru sürecine dair yeni bir tartışma başlattı. Ortaylı, yazısında İlter Türkmen'in Türkiye'nin AB'ye müracaat etmemesi yönünde öneride bulunduğunu iddia etti. Ancak bu iddia, İlter Türkmen'in eşi Füsun Türkmen ile emekli büyükelçiler Selim Kuneralp ve Daryal Batıbay tarafından yalanlandı. Peki, bu tartışmanın perde arkasında neler var? İşte detaylar...
Ortaylı'nın AB İddiası
İlber Ortaylı, köşe yazısında şu ifadelere yer verdi: "İlter Türkmen, diplomatik hayatının umulmaz bir hatasını yaptı. Avrupa Birliği’ne müracaat etmememizi ısrarla önerdi. Geri çekildik. Yunanistan ise müracaat etti. İkimiz etseydik Yunanistan’ı da dışarı çekerdik. İki devlet de alınmazdı ama Yunanistan tek başına girdi. O günden beri de kâbusumuz oldu." Ortaylı'nın bu sözleri, Türkiye'nin AB sürecindeki stratejik hatalarına dikkat çekmek amacıyla söylenmiş olsa da, İlter Türkmen'in böyle bir öneride bulunduğu iddiası tartışma yarattı.
Tekzip Açıklaması ve Cevaplar
Ortaylı'nın iddiasına ilk yanıt, İlter Türkmen'in eşi Füsun Türkmen'den geldi. Ardından emekli büyükelçiler Selim Kuneralp ve Daryal Batıbay da tekzip yayınlayarak Ortaylı'nın sözlerini yalanladı. Tekzip metninde, İlter Türkmen'in Türkiye'nin AB üyeliğini her zaman desteklediği ve bu yönde çalışmalar yürüttüğü vurgulandı. Ayrıca, Türkmen'in böyle bir öneride bulunmasının mümkün olmadığı belirtildi. Bu durum, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili farklı görüşlerin ve yorumların ne kadar çeşitli olabileceğini gösteriyor.
Türkiye'nin AB Süreci: Tarihi Bir Bakış
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri uzun ve karmaşık bir geçmişe sahip. 1959 yılında Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (AET) başvuran Türkiye, 1987'de tam üyelik başvurusunda bulundu. Ancak, çeşitli siyasi ve ekonomik nedenlerle süreç sürekli olarak yavaşladı ve zaman zaman kesintiye uğradı. Türkiye'nin AB üyeliği, hem iç politikada hem de uluslararası arenada önemli tartışmalara neden oldu. Bu süreçte, Türkiye'nin demokratikleşme çabaları, insan hakları konusundaki performansı ve Kıbrıs sorunu gibi konular önemli rol oynadı. AB üyeliği, Türkiye için sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal bir dönüşüm anlamına geliyordu.
- 1959: AET'ye başvuru
- 1987: Tam üyelik başvurusu
- 2005: Müzakerelerin başlaması
Sonuç olarak, İlber Ortaylı'nın AB iddiasına gelen tekzip, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili farklı bakış açılarının ve yorumların hala canlı olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin AB üyeliği, geçmişte olduğu gibi gelecekte de tartışılmaya devam edecek gibi görünüyor. Türkiye'nin AB sürecindeki geleceği, hem iç politikadaki gelişmelere hem de AB'nin kendi iç dinamiklerine bağlı olacak. Bu süreçte, diyalog ve karşılıklı anlayışın önemi büyük.