[ad_1]
2021 yılında gırtlak kanseri nedeniyle sesini kaybettiğini kaybeden ünlü sanatçı için yardım kampanyası başlatmıştı. Başta Demet Akalın ve Haluk Levent olmaz üzere bir çok sanatçı Tüdanya’ya yardım eli uzatmıştı.
Bir müddet yapılan yardımlar ile hayata tutunan Tüdanya’nın sıkıntıları devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Bilal Özcan’ın canlı yayın konuğu olan Onur Akay, Tüdanya’nın sitemli kelamlarını aktardı:
“Ben Bir Tek Oda İstiyorum”
“İçim kahır ve hüzün dolu, meskenime bir gelip halimi görseniz. Ben bir tek oda istiyorum. Damı akmayan, mesken sahibinin aramadığı. Bir gecekondu alacak kadar bir gece yapılmaz mı ablam? Maddi yardım değil, yalnızca gece yapılmasını istiyorum. Ben öldükten sonra mı yapacaklar? Bana yapılacak diye söylenen ancak yapılmayanları sana anlatsam şaşırırsın.”
HAYATLARI DA SÖYLEDİKLERİ MÜZİKLER KADAR ACIKLIYDI
“Öyle yoksulduk ki, ekmek bile özendiğimiz bir şeydi…” Bu cümle hiç ummadığı bir anda milyonların kalbine seslenen ve albümleri satış rekorları kıran; bir periyoda damgasını vurmuş bir sanatkara ilişkin… Onunki, Külkedisi’nin yalnızca bir masal olduğunu ve gerçek hayatta bu türlü şeylerin olmayacağını düşünenleri yanıltacak bir hikaye… Bugün yeni kuşakların tahminen hiç tanımadığı tahminen de yalnızca anne- babaları sayesinde ismini duyduğu Hatice Döngü’nün yani Türkiye’de arabesk müziğin kraliçelerinden birinin hikayesi bu… İzmir’in Bergama ilçesinde doğup büyüyen, kaç zorluklardan geçip ismini ve sesini tüm Türkiye’ye duyuran Tüdanya’nın hikayesi…
Arabeskin altın çağını yaşadığı günlere damga vuran bir sanatçı Tüdanya…
Ekmeğin bile lüks sayıldığı bir ailenin kızı… Annesi konut bayanı babası ise ayakkabı boyacısı… Birinci evliliğini şimdi 15 yaşındayken yapıyor… Lakin kocası da yoksul… Birinci çocuğu bakımsızlıktan donarak ölüyor. Daha sonra iki çocuk daha dünyaya getiriyor… Ancak bahtı tıpkı söylediği müzikler kadar acıklı… Eşi ölüyor… O da mecburen babasının meskenine yani o kopkoyu yoksulluğa geri dönüyor. Üstelik yanında iki çocuğuyla birlikte.
Aile bütçesine katkıda bulunmak ve çocuklarına bakabilmek için meskenlere paklığa gidiyor Tüdanya… Lakin aklında daima tek bir şey var: Müzik…Sesi de hoş… Kimse onu almadan ırgatlığa gitmiyor… Pamuk toplarken, tütün kırarken onun söylediği müzikleri dinliyorlar daima. O ortada Tüdanya’nın ya da o zamanki ismiyle Hatice’nin aklında karşılığını aradığı bir soru var. Epey beğenilen sesiyle para kazanabilir mi sanki… Sonunda hayatını değiştirecek kararı veriyor Hatice: İzmir’de Pırlanta Pavyon’a gidecek… Sesini dinletecek… Yeşilçam sinemalarında örneğine tekraren rastlandığı üzere…
Sonunda gidiyor… Ayağında yarısı yırtık naylon terliklerle… Pavyonun o periyottaki işvereni Cengiz Özşeker ona yazgısını değiştirmesi için güç verecek o cümleyi söylüyor: “Sesin çok hoş, bir yıldız olabilirsin.” Aslında Tüdanya’nın o pavyona gitmesinin bir diğer nedeni daha var: Bergen ve Kibariye de orada keşfedilmiş.
Orada çalışmaya başlamış Tüdanya… Annesi ve babası pavyonun nasıl bir yer olduğunu bilmedikleri için seslerini çıkarmamışlar. O periyotta arabesk müzikle pek ilgisi yokmuş Tüdanya’nın… En sevdiği sanatçı ise Neşet Ertaş… Onun türkülerini ve Hamiyet Yüceses’in seslendirdiği Türk sanat müziği kesimlerini söylüyor.
Ama zaman arabesk evresi. Dönülmez Akşamın Ufkundayız, Leyla Bir Özge Candır üzere modüller yerine daha tanınan olan arabesk müzikler söylemesi gereklidir… Ona çok inanan işvereni tam iki ay boyunca gazetelere ilan verir. Lakin ne bir fotoğraf vardır ne de açıklama. Yalnızca tek bir cümle: “Tüdanya geliyor”… Hakikaten de gelir Tüdanya…
Tam da İzmir Fuarı’nın tanınan vakitleridir… Bir gün İbrahim Tatlıses’in saz grubu onu dinlemeye sarfiyat… Sesini çok beğenirler ve kaset yapmasını teklif ederler. Lakin tek bir koşulları vardır: Sahnedeki üzere Türk sanat müziği değil arabesk okuması gereklidir. 1983’te birinci kaseti Sıra Dağlar çıkar. O vakitler için rekor sayılabilecek 650 binlik satış sayısına ulaşır. Ancak ikinci albümü Azap beklenen başarıyı gösteremez. Aslında bu ikinci kaset ‘damardan’ arabesktir. İşin gerçeği Tüdanya da bu müzikleri çok isteyerek okumamıştır.
1986 yılında yeniden bir İzmir Fuarı periyodunda kapısı çalınır Tüdanya’nın… İbrahim Tatlıses’e soyadını veren Yılmaz Tatlıses’in bağlamasıyla çalıp söylediği bir müziktir bu.. Tüdanya bu şarkıyı seslendirir: “”Her şey palavra gerçek sensin/ Gelirse kaygı senden gelsin/ Bence aşkın kendisi sensin/ Seni sevmeyen ölsün.”
İşte Tüdanya’nın arabesk dünyasının unutulmazları ortasına girmesine vesile olacak müziktir bu…
Bu sırada ikinci kere evlenmiştir Tüdanya… Albüm için stüdyoya girdiğinde de 7 aylık gebedir. Temmuz’un yakıcı sıcağında önünde bir kova buz, hem yiyip hem müzik söyler. Bu kadar zahmetine de paha… Seni Sevmeyen Ölsün müziğini seslendirdiği bu albüm tam 2 milyon satar. Üstelik korsanlar hariç.
Ondan sonra da kendi tabiriyle “Türkan Şoray üzere hisseder. ” Röportajlar, gazetelerde çıkan uzunluk boy fotoğrafları… Bülent Ersoy, Yüksel Uzel, İbrahim Tatlıses üzere yıldızlarla tıpkı sahneyi paylaşır. Üstelik kendisi de bir yıldızdır artık. Şarkılı- türkülü sinemaların, arabesk furyasının sinemayı da kasıp kavurduğu bir devirdir o.. Sinema sinemaları için de kamera karşısına geçer.
Ama 1990’ların sonlarına gerçek işler bilakis dönmeye başlar. Bugün şarkıyı hiç dinlememiş olanların bile o meşhur nakaratını ezbere bildiği Seni Sevmeyen Ölsün müziğinin muvaffakiyetini bir daha tekrarlayamaz. Çıkardığı kasetlerden para bile kazanamaz olmuştur artık.
O da piyasanın değişen şartları yüzünden köşesine çekilmeye karar verir. Zati kendi tabiriyle ‘o dünyanın insanı değildir.’ 25 yıl bu piyasada çalıştığı halde hiç dostu olmadığını söyleyen Tüdanya 2000’de bir albüm daha çıkarır. Lakin artık dinlenen müzik çeşidi de değişmiştir, onun dinleyicisi de… Tekrar de hayranları için unutulmaz bir isim, onu hiç dinlememiş olanlar için de “Seni Sevmeyen Ölsün” müziğine can veren bayandır o… Tüdanya 2020 yılında yakalandığı gırtlak kanseri nedeniyle sesini kaybetti. Arabesk müziğin efsane ismi şimdilerde sıkıntı günler yaşıyor…
KAYNAK :Hürriyet
[ad_2]
