İzmir’in Buca ilçesindeki Seyfi Demirsoy Eğitim Araştırma Hastanesi acil servisinde misyonlu 53 yaşındaki Hekim Uğur Dalbaşı, geçen cuma günü vazifesi başındayken saat 4.25’te kendisini kaybederek kalp krizi geçirdi. Dalbaşı, acil serviste misyonlu bir diğer hekim ile birlikte rahatsızlandığı ana kadar 973 hastaya baktı.
Şeker hastası olan Dalbaşı, ağır mesaisinde kendisini berbat hissedince şekerinin yükseldiğini tespit etti. Kendisine insülin uyguladığı için kısa müddet içerisinde yemek yemesi gereken Dalbaşı, yoğunluktan buna fırsat bulamadı, kan şekeri olağanın altına niyet de kendisini kaybederek bayıldı.
İlk müdahaleyi hekim arkadaşının yaptığı Dalbaşı’nın kalp krizi geçirdiği belirlendi. Dalbaşı, İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edilerek ağır bakıma alındı.
“DAMARLARINDA DARLIK TESPİT EDİLDİ”
ANKA Haber Ajansı’na konuşan İzmir Tabip Odası Lideri Süleyman Kaynak, tabip Uğur Dalbaşı’nın durumu ile ilgili bilgi vererek şunları söyledi:
“Şu anda durumu stabil, epey uygun. Olay birçok tarafıyla dramatik. Tabip arkadaşımız o gün acil serviste ikinci bir arkadaş ile birlikte 1000’e yakın hasta görmüş. Bu bir- bir buçuk dakikaya kadar inen bir durum. Şimdi o günün nöbeti bitmemiş. Nöbet sonundaki sayı yaklaşık bin 300’lere varır. Doktor arkadaşımızın şeker hastalığı var. Kendini yeterli hissetmiyor. Şekerinin yüksek olduğunu tespit ediyor.
İnsülin yapıyor, düşürmek için. İnsülin yaptıktan kısa bir müddet sonra yemek yemesi gerekiyor. Bu yemeği yiyemiyor. Niye? Yoğunluktan. Beşerler kuyrukta bekliyor. Beklemekten sıkılmışlar, itirazlar, gerginlikler var. Kuyruğu eritmek için çalışmaya devam etmek zorunda kalıyor. Ağır bir tablo ortaya çıkıyor. Arkadaşımız kendisini kaybediyor. Koroner kalp sorunu olduğu saptanıyor. Anjiyo yapılıyor. Damarlarında darlık tespit ediliyor. Ağır bakıma alındı. Şu an durumu stabil.
“BU SİSTEM ARTIK TIKANMIŞTIR”
Acil serviste iki doktor mesai şimdi bitmemiş. 1000’e yakın hasta bakıyorlar. Bu çok vahim durumdur. İkinci vahim olan ise tabip yemek yiyecek vakit bulamıyor. Nefes almadan, tuvalete gitmeden, yemek yiyemeden hasta bakmaya zorlanan bir sıhhat işçisi var. Bu tabip ve hastalar için insani değil. Günde 1000 hasta bakmış tabibin önüne 1001’inci hasta olarak gittiğinizde ne bekleyebilirsiniz ki. Bu sistem artık tıkanmıştır.
Bu sistem artık çalışmıyor. Şunu söyleyebilirim, doktorların çok kıymetli kısmı, bu yarıdan fazla olabilir, nizamlı antidepresan kullanıyor. Bu tükenme sendromu dediğimiz sürecin bir belirtisidir. Sıhhat sistemini tümüyle yeni baştan ele alıp düzeltmeliyiz. Bu bu türlü gitmez.
“ÖNCE HASTALAR İTİRAZ ETMELİ”
Sağlık Bakanlığı’nın “5 dakikada bir hasta” bakılmasını öngören randevu sistemini eleştiren ve yurttaşlara davet yapan Kaynak, kelamlarını şöyle tamamladı:
“Hastalarımız 5 dakika içerisinde aslında gerçek bir sıhhat hizmeti almıyor. Bu türlü bir şey mümkün değil. Bunun milletlerarası standardı, memleketler arası kuruluşların önerisi en az 20 dakikadır. Dolayıyla biz burada toplumumuzdan, hastalarımızdan, halkımızdan takviye bekliyoruz. Ne yapılabilir? Doktorun önüne gelip, 20 dakika sıhhat hizmeti almak üzere doktorla birlikte olmaya çalışılmalıdır. Tahminen de o 20 dakika dışarıya çıkmamalıdır.
Bu bir sivil itaatsizlik başlangıcı olabilir. Halkımızın bu mevzuda tabiplere, sıhhat çalışanlarına ve tabip örgütlerine takviye olması, sesini yükseltmesi gerekir. Bu sistem lakin bu formda yine düzenlenebilir. 5 dakikaya öncelikli olarak hastalarımızın itiraz etmesi lazım. Toplanıp hastanenin önüne ‘Biz 5 dakikada bir muayene istemiyoruz, bunun memleketler arası standardı 20 dakikadır. 20 dakikadan az mühlet ayrılmamalıdır’ diye ses vermeleri gerektiği kanaatindeyim.” (ANKA)
