[ad_1]
◊ “Sevince” sinemasında bir ortaya geldiniz. Bu işi kabul etmenizin en büyük sebebi neydi?
Hayat Van Eck: Çekimler başlamadan bir hafta evvel menajerim vasıtasıyla bana ulaşıldı. Senaryoyu da bir gecede süratli bir halde okudum ve çok hoşuma gitti. Daima otizmli bir karakteri canlandırmak istemiştim. Yalnızca bir otizmli kıssası değil birebir vakitte toplumun otizmli beşerlerle nasıl etkileşime girdiğini ve omurdaki gayretlerini anlatıyoruz. Onların da sevdiği ve nihayetinde de sevince her şeyin gerçekleştiğini gördüm. O yüzden çok büyük bir şevkle çabucak işe başladım.
Bahar Şahin: Ben de Hayat üzere son dakika bu yola katılanlardanım. Projeye heyecanlanmamın tek sebebi otizmli bir insanın topluma kazandırılma kıssasını anlatmamız. Sevince her şeyin üstesinden gelinebileceğini vurguluyoruz. Bu kadar hassas bir işte çalışmak bana da çok yeterli geliyor. Partnerim de çok hoş altından kalktı. Bu işin bir kesimi olmak çok hoş.
ASPERGER İLE İLGİLİ
ARAŞTIRMA YAPMIŞTIM
◊ Hayat Beyefendi, rol için özel bir hazırlık yaptınız mı? Otizmli bireylerle görüştünüz mü?
Hayat Van Eck: Otizmde geniş bir spektrum var. Ben, Asperger skalası altına düşen bir karakteri canlandırıyorum. Talihime daha evvelce benzeri bir rol için yeniden otizmin Asperger skalası altındaki bir karakter için oyuncu seçmelerine katılmıştım. Orada da bu role hazırlanmak için çokça araştırma yapmıştım. Yakın bir tanıdığımın da kardeşi Aspergerliymiş, onunla vakit geçirebilme bahtım olmuştu. O yüzden bir nevi projeye o manada hazır başladım.
◊ Sinemada canlandırdığınız karakterin öne çıkan özellikleri neler?
Hayat Van Eck: Her Aspergerli birebir değil. Benim canlandırdığım karakterin de Asperger yansıları diğer lakin genel bariz özelliklerden birisi dokunulmayı sevmezler, empatileri yoktur. İnsanın yüzündeki tabirleri okuyamaz, anlayamazlar. Birisi üzgün mü, mutsuz mu, sonlu mi bilemezler. Ve matematiksel zekaları çok ileridir. Matematiksel maharetleri yüksek olduğu için kendilerini bir kısma adadıklarında profesyonel oluyorlar. His yüklü olmuyorlar ancak her şeyi birebir yapıyorlar.
DUYGU YÜKLÜ BİR SET OLDU
◊ Çekimlerin son günündesiniz. Nasıl geçti?
Bahar Şahin: Senaryo ne kadar naif ve eğlenceliyse sahiden çok klişe lakin o denli geçti. Çok yorulmadığımız bir set oldu.
Hayat Van Eck: İsmi üzere hakikaten inanılmaz his yüklü bir set oldu. Barış (Başar) hocamızın da tabiriyle önümüzde dağlar vardı, hepsi o kadar kolay bir biçimde aşıldı ki sinemanın duygusu, samimiyeti hissedildi. Herkes sete büyük bir sevgiyle geldi.
◊ Bahar Hanım sizin canlandırdığınız rol nasıldı?
Bahar Şahin: Üniversite okumak isteyen, İzmir’de babasının ona bir fanus kurduğu yerden çıkıp tek başına İstanbul’a gelen, mücadeleci bir karakter. Dik başlı ancak eğlenceli.
HER PROJE BİR DÖNÜM NOKTASI OLUYOR
◊ “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu” sineması çok ses getirdi. Sizce dönüm noktanız mıydı?
Bahar Şahin: Ben yanıt vermek istiyorum. Bence onun için çok büyük bir talihti ve altından da çok hoş kalktı.
Hayat Van Eck: Benim için aslında iki tane dönüm noktası oldu. Birinci sinemam “Daha”. Onur Saylak ve Hakan Günday’ın birinci işiydi. Benim de tıpkı vakitte birinci işim oldu. 15 yaşındaydım orada. İkinci dönüm noktam “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu”. Üçüncü dönüm noktam geçen yaz çektiğimiz Hollanda, Belçika, Türkiye ortak üretimi tekrar bir sanat sineması oldu. Benim için her proje dönüm noktası.
◊ Birinin hayatını daha canlandıracak olsanız bu kim olurdu?
Hayat Van Eck: Ben bir avukatı canlandırmak isterdim. Zira avukatlık insan bağları bazlı bir meslek.
Bahar Şahin: Sonlandırmak istemiyorum bunu zira son vakitlerde güçlere çok inanır oldum. Kendi seyahatimde da şunu fark ettim, şükürler olsun ki ne istediysem hayat onu bana daima verdi. Ben de birinin hayatını canlandırmak isterdim.
İLİŞKİDE ANLAŞILINCA İLİŞKİN HİSSEDİYORSUN
◊ Bir münasebetten beklentiniz nedir?
Bahar Şahin: Büyüdükçe şunu anladım ki bir insan tarafından anlaşılmak çok hoş bir şey. Biri beni anladığı vakit sahiden kendimi inançlı bir alanda hissediyorum. Umarım herkesin karşısına onları anlayan ve duyabilen beşerler çıkar. Hayat hakikaten sevince ve yardımlaşınca hoş. İnşallah bir sonraki röportajımızda düğünümü yahut sonrasını konuşuyor oluruz!
Hayat Van Eck: Anlaşıldığın vakit kendini ilişkin hissediyorsun. Ayakların yere daha sağlam basıyor. Yalnız doğduk, yalnız öleceğiz mantığından sıyrılıyorsun. Ömür gayretinde dost, yoldaş olacak birini buluyorsun.
◊ Aşkın gözü kör mü?
Bahar Şahin: Aşkın gözü kör, topal, aşkın gözü sakat! Elden ayaktan düşüyorum âşıkken. Çok makus oluyorum, yardıma muhtaç oluyorum.
Hayat Van Eck: Sinemamızda de aşkın hayal bile edilemeyecek şeyler yaşattığını görüyoruz. Ferdî olarak var olmayan dünyaları açtı bana. Farkında bile olmadığım noktaları öğretti.
AŞK TOPLUMSAL MEDYADA
FOTOĞRAF PAYLAŞMAYA DÜŞTÜ
◊ Sinemada aşkın saf halini gösteriyorsunuz. Bilhassa aşkını toplumsal medyada yaşayan bir jenerasyona gerçek aşkı anlatacaksınız. Anlaşılamama ihtimali korkutuyor mu sizi?
Bahar Şahin: Aslında korkutmuyor. Biz aşkın en saf halini anlatıyoruz. Dokunmadan, hissederek, bakışarak, tane tane… Zira karşımda anlamak için çabalayan birisi var, onun karşısında anlatmak için kendini yerle yeksan eden de. Bence aşkın en hoş hali bu. Son vakitlerde aşk biraz toplumsal medyada fotoğraf paylaşmaya düştü. Ancak aşk bu türlü bir şey değil. Kıymetli olan iki insanın birbirine verdiği huzur. Keyifli ve sağlıklı bir alaka yaşandığında hakikaten bayan da çok hoş oluyor erkek de… Lakin toksik bir alaka yaşıyorsan da gitgide çürüyorsun.
Hayat Van Eck: Sinemada anlattığımız kıssada güzel niyet var. Toplumsal medyada yahut günümüzde tahminen de eksik olan nokta bu. Beşerler öteki halde sevmeyi bilmiyorlar. Hissetmiyorlar ancak görülen, algılanan bu olduğu için onlar da “evet ben de seviyorum” diye kendilerini bu türlü tabir etmeye çalışıyorlar. Bizim sinemamızda sabır, anlayış, her şeyden öte gerçek aşkta olması gereken düzgün niyet var. Rastgele bir istek, rastgele dışarıya dönük kendini ispat etme gayreti yok. Yalnızca iki insanın birbirine sergiledikleri saf, güzel hisler var.
PARTNERİN SORUNSUZSA
İŞİN KOLAYLAŞIYOR
◊ Siz sevince tüm pürüzleri yok eder misiniz?
Bahar Şahin: Benim bir mahzuru yok etmem için sevmem kâfi. Bu mevzuda da neler yaptım, neler… Lakin ayrıntı vermeyeyim.
Hayat Van Eck: Sevmek her insanın ortak paylaştığı bir his lakin bence saf sevgi, yani kimilerine nazaran aşk olarak tanımlanan şey; imkansızı başarmayı sağlayacak gücü, motivasyonu verir. Birebir vakitte o beşere önündeki pürüzleri aşmak için en büyük ilham olur. Aşk tanımlandırılamaz, sonlandırılamaz ve bu aşkla birlikte insan, insan olduğunu anlıyor. Sinemada de aşkla otizmli bir gencin bile imkansız olduğu düşünülen her şeyi başardığını görüyoruz.
◊ Sette birlikte çalışmak nasıldı?
KAYNAK :Hürriyet
[ad_2]
