İstanbul'da yaşayan Aycan İmre'nin hayatı, yıllarca dedesi olarak bildiği Enver Türkmen'in ölüm döşeğindeki itirafıyla alt üst oldu. Türkmen, ölmeden önce İmre'ye babası olduğunu söyledi. Bu şok itirafın ardından yapılan DNA testi, gerçeği ortaya çıkardı. Ancak miras kavgası, mezar soygununa kadar uzanan olaylarla daha da karmaşık bir hale geldi.
DNA Testi Gerçeği Ortaya Çıkardı
Enver Türkmen'in ölümünün ardından Aycan İmre, özel bir hastanede DNA testi yaptırdı. Test sonuçları, Türkmen'in İmre'nin öz babası olduğunu kesin olarak kanıtladı. İmre, bu kanıtla birlikte babalık davası açtı. Ancak mahkeme, özel hastanenin raporunu yeterli bulmayınca, İmre ve avukatı Türkmen'in mezarının açılmasını talep etti. Bu talep, davayı daha da karmaşık bir hale getirdi.
Mahkeme mezarın açılması talebini değerlendirirken, kimliği belirsiz kişilerce mezara zarar verildi. Jandarma incelemesi sonucunda mezarın kazılarak tahrip edildiği belirlendi. İmre ve avukatı, Türkmen'in kemiklerinin mezardan çalındığını iddia etti. Bu iddia, miras kavgasının ne kadar ileri gidebileceğini gözler önüne serdi. Aycan İmre, babalık davasının yanı sıra, mezarın açılarak kemiklerin yerinde olup olmadığının tespit edilmesi ve Türkmen'in diğer çocuklarından DNA örneği alınarak babalık davasının sonuçlandırılması talebiyle yeni bir dava daha açtı.
Mezar Soygunu İddiası ve Hukuki Süreç
Aycan İmre yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
"Bana kendisini 'Dede' olarak tanıttı. Yıllarca hep dede olarak bildim. En son rahatsızlandığında, 2023 Haziran ayında, hastanede ağır bir hastalık geçirdiğinde 'Sen benim kızımsın. Bundan sonraki süreçte kendi haklarını al. Sakın mağdur olma' diye bana tırnaklarını ve saçlarını verdi. Her şeyini bana bıraktı. Ben bunu test yaptırıp özel bir hastanede ispat etmeme rağmen, hukuki bir geçerli olmadığı için yasal yollara başvurmak zorunda kaldım. Ancak bu süreç içerisinde, ben yasal yollara başvurduğumda, mezarı 3 kere kaçırmaya çalıştılar. Ancak en sonuncusunda, geçen Mart ayı itibariyle, mezarı kaçırdılar. Defalarca bununla ilgili şikayette bulunmamıza rağmen, vakıf üyelerine de söylememize rağmen kimse hiç oralı olmadı açıkçası. Bununla ilgili en son geldiğimizde jandarmayla tutanak tutturduk ve savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Bu mezar 2 kapaklı bir mezar. Normal mezarlar gibi değil. Alt kapağı açıp komple toprağını sıyırıp her şeyi çıkartmışlardı. Zaten jandarmada da, savcılıkta da ekran resimleri ve fotoğrafları mevcut. Sonrasında onlar da suç duyurusunda bulundular. Yani kardeşlerim mi, vakıf üyeleri mi kimin yaptığı belli değil bunun açıkçası. Ama bu mezar buradan ben mirasçı olmayayım diye kaçırıldı. Bununla birlikte şu an yasal sürecimiz devam ediyor."
Avukat Aslı Nur Çanakçı ise hukuki süreci şu şekilde değerlendirdi:
"Müvekkilim Aycan Hanım'ın babalık davasıyla ilgili sürecimiz devam ediyor. Aslında ön inceleme davasıyla birlikte feth-i kabir talebinde bulunmamızın tarihinin verilmesini bekliyorduk. Ancak 9 Mart günü mezarın kaçırılma şüphesiyle beni aradı. Geldik, jandarma tutanağını tutturduk. Ardından gerekli belgeleri acil feth-i kabir yapılması için aile mahkemesine sunduk. Mahkemeden şu an ara karar bekliyoruz, muhtemelen verecek. Böylece ön inceleme duruşmasına da DNA sonucuyla birlikte geleceğiz. Yalnız şöyle bir husus daha var. Sanırım karşı taraf bunu bilmiyordu. Tabii ki bir suç isnat etmiyorum. Fakat eğer mezarın kaçırılması gibi bir durum söz konusuysa karşı taraf tarafından, mezar kaçırılması sadece DNA'nın baba tarafından belli olduğu ile ilgili değil. Aynı zamanda babanın başka çocuklarıyla birlikte, diğer çocuklara karşılaştırmalı DNA yapıldığı zaman paternal DNA diye bir şey var. Yani babadan gelen DNA. Kardeş çocuklarının birbirleriyle DNA raporu da mahkeme tarafından kabul oluyor. O yüzden feth-i kabir yapıldığı zaman farklı bir DNA çıksın ya da çıkmasın, Enver Türkmen'in zaten hali hazırda kabul ettiği ve yasal olarak tanıdığı çocuklarıyla da kıyaslanacak. Bu şekilde biz hem mezardan bir kaçırılma olup olmadığını bunun öğreneceğiz. Hem müvekkilim zaten özel bir hastanede DNA raporu kabul olduğu için ve bildiği için babasını kendisi nüfusuna geçecek. Ardından yasal sürece başlayacağız. Çünkü mal kaçırmalar mevcut. Saklı payını alması için elimizden geleni yapacağız. Şöyle bir durum daha var. Biz aynı zamanda suç duyurusunda da bulunduk. Çünkü mezar tahrip etmek aynı zamanda kamuyu ilgilendiren de bir suç olduğu için. Bununla alakalı bir güvenlik kamerası var. Onunla ilgili de savcılık Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bir müzekkere gönderdi. Kimin yaptığı öğrenilecek."
Miras Kavgası ve Hukuki Mücadele Devam Ediyor
Aycan İmre'nin babalık davası ve miras mücadelesi devam ediyor. Mezar soygunu iddiaları ise olayı daha da karmaşık bir hale getirmiş durumda. Hukuki süreçte yaşanacak gelişmeler, bu ilginç ve trajik hikayenin nasıl sonuçlanacağını belirleyecek.