
Kanal İstanbul'a Mahkemeden Şok Karar! Kamu Yararı mı Var?
İstanbul'un tartışmalı projesi Kanal İstanbul ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı. TMMOB'un açtığı davada mahkeme, plan değişikliğinde kamu yararına ve şehircilik ilkelerine aykırılık bulunmadığına hükmetti. Bu karar, projenin geleceğiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Mahkemenin Red Gerekçesi ve TMMOB'un Tepkisi
Dava dilekçelerinde Kanal İstanbul'un yaratacağı ekolojik yıkım detaylı bir şekilde anlatılmıştı. Sazlıdere Barajı'nın yok olması, Terkos Gölü'nün tuzlu su tehdidi altına girmesi, Kuzey Ormanları'nın ve tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması gibi riskler vurgulanmıştı. Ancak mahkeme, davayı daha önce aynı plan değişikliği için açılan bir başka davada verilen ret kararına dayandırarak reddetti.
TMMOB avukatlarından Ekin Öztürk Yılmaz, kararı "Yargılama ilkelerinin ters yüz edildiği bir sürece tanıklık ediyoruz" şeklinde değerlendirdi. Mahkemenin, bilirkişi incelemesine ve keşfe ihtiyaç duymadan karar vermesini eleştirdi. Yılmaz, "Mahkeme, planlama gibi teknik bir konuda üstelik tüm kent pratiğini, bir kentteki yaşamın nasıl süreceğini, gelecekte nasıl kurulacağını ve İstanbul gibi iki kıtayı birbirine bağlayan bir kenti konuştuğumuzu da düşündüğümüzde aslında belki tüm ülkeyi ilgilendiren çevre düzeni planı gibi bir konuda; bilirkişi incelemesine, mahallinde keşfe ihtiyaç duymadan, bu yöndeki taleplerimizi yok saydı" dedi.
Bilirkişi İncelemesi Neden Yapılmadı?
Ekin Öztürk Yılmaz, bu durumun usulen bir sürecin yürütüldüğünü ve gerçek anlamda bir yargılama pratiği yürütülmediğinin ispatı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bu bir hakimin hukuki bilgisiyle çözebileceği bir konu değil. Bu ülkede üniversitelerde şehir ve bölge planlama bölümleri var, planlama yapmak, planları incelemek ve bilimsel teknik esaslara, şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olup olmadığını tespit etmek için bir meslek alanı ve uzmanlık var. Ama ne hikmetse davamızda mahkeme bilirkişi incelemesine ihtiyaç duymadan başka dosyadaki raporlara ve başka mahkemelerin kararlarına atıfla planların şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olduğuna karar verdi ve davayı reddetti. İstanbul’a yapılacak bir kanalın yaratacağı tahribatı ortaya koyan aynı planlara ilişkin açılan bir davada hazırlanan bilirkişi raporunu dosyaya sunmuş olmamıza rağmen mahkeme bu raporu görmezden gelerek ve kararında bir satır dahi tartışmayarak, adeta rapor seçerek verdi kararını.”
Süreç Devam Edecek mi?
Mahkemenin kararına gerekçe oluşturduğu raporu görmediklerini belirten Yılmaz, “Bu her şey bir yana hukuka uygun bir yargılama, adil, hakkaniyetli bir yargılama yapılmadığının ispatı. Ama bitmiş değil elbette daha istinaf ve temyiz aşamaları var. Sürecin takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi. Bu karar, Kanal İstanbul projesiyle ilgili tartışmaların henüz sona ermediğini gösteriyor. İstinaf ve temyiz süreçleri, projenin geleceği açısından kritik öneme sahip olacak.
Kanal İstanbul, Türkiye'nin en büyük projelerinden biri olarak lanse edilse de, çevresel etkileri ve maliyeti nedeniyle yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Projenin hayata geçirilmesi durumunda İstanbul'un su kaynakları, ekosistemi ve şehir planlaması üzerinde önemli değişikliklere yol açması bekleniyor. Bu nedenle, yargı sürecinin şeffaf ve adil bir şekilde yürütülmesi, kamuoyunun bilgilendirilmesi büyük önem taşıyor.