9.2 C
New York kenti
Salı, Kasım 26, 2024

Buy now

spot_img

Romantik ilişkisi bulunan bireylerin facebook kıskançlığı ve güven algısı üzerine bir derleme

[ad_1]

ROMANTİK İLİŞKİSİ BULUNAN BİREYLERİN FACEBOOK KISKANÇLIĞI VE

GÜVEN ALGISI ÜZERİNE BİR DERLEME

AN INVESTIGATION ON FACEBOOK JEALOUSY AND TRUST PERCEPTIONS OF

INDIVIDUAL IN ROMANTIC RELATIONSHIPS

Türkan GÜNER

Yakın Doğu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji Programı

ORCID: 0000-0002-6996-8963
Doç. Dr. Meryem KARAAZİZ

Yakın Doğu Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü

ORCID: 0000-0002-0085-612X

Romantik ilişkilerde güven, taraflardan birinin diğerinde gözlemlediği farklı niyet ve
davranışlar ile ilgili pozitif beklentiler üzerine kurulu, karşıdan gelecek her türlü etkiye açık
olmaya hazır olma durumudur (Rousseau vd,1998:393). Çiftler arasındaki güven duygusu
birbirlerine karşı olumlu, tutarlı ve karşılıklı mutluluk verici etkileşimler sağlar. Güven kişinin
daha önce yaşayarak deneyimlediği ve mevcut ilişkilerinde partneriyle olan karşılıklı
etkileşimleri sonucu oluşan ilişkiye has bir duygudur. Dolayısıyla bu duygunun varlığı ya da
yokluğu ilişkinin devamlılığını doğrudan etkilemektedir. Çoğu ilişki her ne kadar güven
duygusuna dayanarak başlasa da tarafların biri ya da her ikisi aldatmayla ilişkilendirdikleri
farklı nedenlerle ilişkiye olan güvenlerini yitirmektedirler. Bu durum çiftler arasında güvene
dayalı bir ilişki kurulmasını imkansızlaştırmaktadır (Kara-Yüksel Şahin,2018:379). Nitekim
günümüzde bu durumu tetikleyen nedenlerin başında Facebook sosyal medya ağı gelmektedir.
Facebook, bireylerin kendilerine özel bir profil oluşturabildikleri, zaman ve mekan kısıtlaması
olmaksızın istedikleri kişilerle bağlantı kurup karşılıklı paylaşımda bulunabildikleri çevrimiçi
uygulamalardır. Bu özellikleriyle Facebook sosyal medya ağı zamanla toplumsal yaşamımızın
vazgeçilmez bir parçası olmuş ve yaşamımızın her alanına nüfuz etmiştir. İnsanlar gerçek
sosyallikten uzaklaşarak başta Facebook olmak üzere sosyal medya ağlarına yönelmiş,
heyecanlarını, sevinçlerini ve üzüntülerini bu ağlar aracılığıyla yaşamaya başlamıştır (İspir
vd.,2013:2). Durum böyleyken bireyselliği ön plana çıkartan Facebook sosyal medya ağı,
çiftlerin birbirlerinin hesaplarını merak etmesine ve bu hesaplara erişmeye çalışmasına yol
açmaktadır. Facebook yapısı gereği kullanıcının istediği kişinin kendi paylaşım ve
fotoğraflarını görmesini engelleyebilmesi, istediğine ulaşıp iletişime geçebilmesi ve bunların
tamamen ilişkide taraflara özel olması, ilişkide taraflardan birinin diğerine göre Facebook
sosyal medya ağını daha aktif kullanması ilişkide Facebook kıskançlığına neden olmakta ve
çiftler arasında güven sorunlarına yol açmaktadır (Tiryaki – Karakuş,2018:422).
Aşağıda önce literatürde Facebook kıskançlığı ve romantik ilişkilerde güven duygularına
ilişkin tanımlamalar ve Facebook kıskançlığının romantik ilişkilerdeki güven sorunları
üzerindeki rolü ele alınmıştır. Daha sonra romantik ilişkilerde Facebook kıskançlığı ve güven
algısı arasındaki ilişkiye dair görgül araştırmalar sunulmuştur.
Romantik İlişkilerde Güven
Romantik ilişkilerin gelişiminin geç ergenlik ve geç yetişkinlik dönemleri üzerindeki etkisi
düşünüldüğünde büyük önem teşkil etmektedir. Nitekim gençler kendi kimliğini bulma,
ilişkiye dair beceriler edinme ve cinsel olarak kendilerini kontrol etme gibi üç önemli gelişim
dönemini ancak romantik ilişkilerinin gelişmesi ile sağlıklı bir şekilde yerine getirebilir.
Romantik ilişkiler hayatımızda bu denli önemli olması nedeniyle bugüne kadar birçok
araştırmacının üzerinde hassasiyetle durduğu ve açıklamaya çalıştığı konulardan olmuştur.
Romantik ilişkilerin en geniş tanımı Collins’e aittir. Collins’e göre romantik ilişki; çiftlerin
karşılıklı olarak gönüllülük esasına dayanan ve her iki tarafında kabullendiği ilişki şeklidir.

PEARSON JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES

& HUMANITIES ISSN: 2717-7386
DOI Number: https://doi.org/10.46872/pearson.399

134

2022 Volume 7 Issue 22 www.pearsonjournal.com
Collins romantik ilişkinin kalıtım, eş seçimi, ilişki içeriği, ilişki kalitesi ve ilişkinin bilişsel ve
duygusal süreçleri olmak üzere beş ayırt edici özelliğini tanımlamıştır. Bu özelliklerden ilki
olan kalıtım flörtün hangi yaş aralığındaki gençlerde var olduğunu ve sıklığını, ikincisi olan eş
seçimi; gençlerin hangi fiziksel ve karakterdeki kişileri tercih ettiğini, üçüncüsü olan ilişki
içeriği; çiftlerin ilişki esnasındaki paylaşımlarını, dördüncüsü olan ilişki kalitesi; çiftlerin
paylaşımlarından edindikleri faydalı deneyimlerini ve son olarak beşincisi olan ilişkinin bilişsel
ve duygusal süreçleri ise romantik ilişkinin diğer ilişki türlerinden farkını ifade eder(Saraç vd.,
2015:69).
Literatür incelendiğinde Hatfield Kuramı (tutkulu ve arkadaşça aşk), Rubin Kuramı (hoşlanma
ve aşk) ve Stemberg Kuramı (üçgen aşk) olmak üzere üç önemli romantik ilişki ve kuramı
karşımıza çıkmaktadır. Hatfield Kuramı tutkulu ve arkadaşça olmak üzere iki çeşit aşk
tanımlar. Tutkulu aşk ilişkide bir tarafın diğeriyle bir bütün olmak adına karşı koyamadığı istek,
arkadaşça aşkta ise tutkulu aşkın aksine ilişkide bir taraf diğeriyle bir bütün olmak için yoğun
bir istek beslemez. Zira arkadaşça aşkta zaten yakınlık elde edilmiştir (Atak -Taştan,2012:25).
Rubin Kuramına göre aşk yakınlık, gözetme, bağlanmanın birleşimidir. Burada yakınlık
ilişkide karşı tarafa yoğun hisler besleme ve bağlanmayı, gözetme kendi mutluluğundan çok
sevdiğinin mutluluğunu düşünmeyi ve bağlanma ise ilişkide karşındakinin duygusal desteğini
hissetme ve onunla birlikte olmaya duyulan yoğun isteği içerir (Ercan,2016:25). Stemberg
Kuramına göre ise aşk yakınlık, tutku ve bağlılığın oluşturduğu bir üçgene benzer ve bu
duygular üçgenin köşeleri gibi birbirinin tamamlayıcısıdır. Romantik ilişkilerle ilgili literatür
incelendiğinde çalışmaların büyük bir kısmı ihtiyaçların karşılanması, stres durumu, depresyon
ve ilişkide ulaşılan doyum ile ilişkinin değerlendirilmesi konularında yoğunlaşmıştır. Prager
ve Buhremester’in yakın ilişkilerde kendini açmayı ele aldıkları çalışmada kişilerin kendilerini
açtıkları taktirde birbirlerinin farkına varma hissi ve karşılıklı duyguların söylemi ile paylaşım
gibi gereksinimlerin karşılandığı sonucuna ulaşılmıştır. Hojjot’un romantik ilişkiler de
çatışmayı ele aldığı çalışmaya göre kadın ile erkek arasında çatışma durumuyla ilgili anlamlı
bir farklılık vardır ve kadınlar erkeklere göre daha çok çatışma çıkarmaktadır. Bregdon ve
arkadaşları yaptıkları çalışmada bireyin ergenliğin ilk dönemlerinde karşı cinsle olan
arkadaşlık, romantik ilişki tutumları ile öz saygı ve asosyal davranışları ile akademik başarı
durumlarını araştırmış ve bunun sonucunda karşı cins tarafından popüler görülen ergenlerin
romantik ilişki ile öz saygıları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulurken ergenlerin
akademik başarı durumları ile romantik ilişki arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki olduğunu
tespit etmiştir(Atak – Taştan,2012:25). Cramer (2002)’in çatışma çözme davranışı ile ilişkideki
doyum arasındaki ilişkiyi ele aldığı çalışmasında ilişkide ortaya çıkan çatışmaların sorunların
çözümüne yönelik her davranışın ilişkiyi güçlendirdiğini ve ilişkideki doyumu maksimum
düzeye çıkardığını ortaya koydu. Gottman ve Krokoff (1989) ise yaptıkları çalışma sonucunda
ilişkide tarafların birbiriyle olan iletişim şekillerinin ve çıkan çatışmaların çözümüne yönelik
tutumlarının ilişkideki sorunları arttırdığını öne sürmüştür. Helvacı (2012) da yine üniversite
öğrencilerine yönelik yaptığı bir çalışmada cinsiyetin ilişkideki duygusal ve fiziksel istismar
üzerinde etkili olduğunu bulmuştur. Son olarak Kalkan Türkiye de romantik ilişkilerde sorun
çözme davranışına yönelik ‘Ergenler İçin Romantik İlişkilerde Sorun Çözme Ölçeğinin
Geliştirilmesi’ adlı geniş çaplı araştırmayı yapmıştır. Kalkan (2008) araştırmasında sorunu
çözmenin yolunun fiziksel ve duygusal ile soruna yönelme olduğunu ileri sürdü
(Kaya,2018:62).
Romantik ilişkilerde güven, ilişki içerisinde partnerlerin birbirlerine gösterdiği dürüstlük ve
yardımseverlik miktarını, partnerinin ihtiyaçlarını anlayıp karşılamaya çalışmayı ve her iki
tarafında da ilişkilerine olan bağlılıklarını ifade etmektedir. Bunların yanı sıra romantik
ilişkilerde güven kavramı aynı zamanda partnerlerin bağlılık, adanmışlık, dürüstlük ve
yardımseverlik ile ilgili inançlarını da kapsamaktadır.

PEARSON JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES

& HUMANITIES ISSN: 2717-7386
DOI Number: https://doi.org/10.46872/pearson.399

135

2022 Volume 7 Issue 22 www.pearsonjournal.com
Romantik ilişkilerde güven; ilişkide her iki tarafın karşılıklı olarak birbirlerine koşulsuz açık
olmaları, yeterli oranda birbirlerine yardımcı olmaları, birbirlerinin ihtiyaçlarını
karşılayabilmeleri ve birbirlerine koşulsuz bağlı olmayı içerir. Romantik ilişki problemlerine
bakıldığında ilişkideki güven problemleri en yaygın ve önemli problemlerdendir. Güven
problemlerinin kaynağı bireysel veya ilişkisel etmenler olabilir. İlişkide tarafların farklı
beklentiler içinde olması, birbirleriyle olan etkileşim ve iletişimden memnun olmamaya
dayanan güven problemleri aldatma, kıskançlık, yalancılık, ilişki kalitesinin düşmesi, stres ve
anksiyete gibi durumların gelişmesiyle hat safhaya çıkmakta ve ilişkileri bitirme noktasına
getirebilmektedir (Şensoy vd.,2019:230). Romantik ilişkilerde güven konusuyla ilgili literatür
incelendiğinde çok az çalışmaya rastlanmaktadır. Türk literatüründe çiftlere yönelik yapılan
araştırmalar genellikle çiftler arsındaki iletişim problemlerinin neden olduğu anlaşmazlıkların
çözümlenememesinden dolayı sürdüğü ve bu nedenle çiftlerin %96’sının sürekli tartıştıklarını
göstermektedir. Yardım alma amacıyla psikiyatri kliniklerine gelen insanların yaşadığı
sorunların içeriklerine bakıldığında evlilik ya da eşle yaşanan güven problemleri karşımıza
çıkmaktadır. Bu problemler sebebiyle yaşadıkları ayrılma, boşanma oranları incelendiğinde

Türk popülasyonunda çiftlerin ilişki sürecinde destek almaya ihtiyaç duydukları açıktır (Duran-
Hamamcı,2010:87). Solmuş’un yaptığı bir diğer çalışmada romantik ilişkilerdeki güven

oluşumunun erken yaşta anneyle kurulan ilişkinin niteliğine göre oluştuğu ve çocuğun bu
dönemde güven oluşturabilmesi durumunda bunun yetişkinlikte kurulan romantik ilişkileri
pozitif yönde etkileyeceği vurgulanmıştır (Kara-Yüksel Şahin,2018:379).
Romantik İlişkilerde Facebook Kıskançlığı
Facebook sosyal medya ağı Mark Zuckerberg ve oda arkadaşlarının 2004 yılında eğitim
gördükleri Harvard Üniversitesinde geliştirdikleri ve sadece akademik çevrenin kullanımına
sundukları sosyal medya ağıdır. Facebook ilk kurulduğunda akademik çevrelerle
sınırlandırılmış olsa da 2006 yılında geliştirilerek şu an da kullandığımız halini almış ve geniş
kitlelerce kullanılmaya başlanmıştır (Güleç,2018:105). Facebook kullanıcılarına istedikleri
insanlarla arkadaşlık kurma, mevcut arkadaşlarla iletişim kurup etkileşimde bulunma ve

karşılıklı duygu, düşünce ve bilgi aktarımını mümkün kılan sosyal ortamlardır (Uluç-
Yarcı,2017:88). Sosyal medyanın zaman içinde gelişmesi ve yaygınlaşması insanlarla kolayca

iletişim kurma, gündemi takip etme, online alışveriş vs. gibi gündelik ve sosyal hayatımızı
kolaylaştıran faydalar sağlasa da bizi sevgi, ilgi ve güven gibi hayati önem taşıyan konulardan
uzaklaştırmaktadır (Aktaş-Çopur,2018:142). İnsanlar hayatlarını sosyal medya üzerinden
yaşamakta ve artık sevinçlerini, mutsuzluklarını, hayal kırıklıklarını, arkadaşlıklarını ve
aşklarını sosyal medya aracılığıyla dile getirmektedirler (Uluç-Yarcı,2017:88). Bu durum
insanları realiteden uzaklaştırmakta, yalnızlaştırmakta, mutsuzlaştırmakta ve belki de en
yakınana bile güvenemez hale getirmektedir (Aktaş -Çopur,2018:142). Sosyal medya
kullanımıyla ilgili istatistiklerde bu durumu doğrular niteliktedir. Nitekim 2015 yılı verilerine
göre dünya üzerinde yaşayan insanların 3 milyarı aktif olarak internet kullanırken bu insanların
2.1 milyarı en az bir tane sosyal medya ağına üyedir. Dünya genelinde en fazla kullanıcı
sayısına sahip sosyal medya ağı 1.4 milyar aktif üye ile Facebook’tur. Bu sayı 2016 yılında

internet kullanımında 3.3 milyar iken Facebook kullanımında 1.6 milyarı bulmuştur (Uluç-
Yarcı,2017:88). Facebook kullanımına yönelik literatür tarandığında yapılan araştırmaların

daha çok Facebook ve internet bağımlılığına yönelik olduğu aşikardır. Bu araştırmalardan Ho
ve diğerlerinin 2017’de Singapur’da bin yetişkin ve 920 genç ile yaptıkları çalışmaya göre
gençler yetişkinlere kıyasla sosyal medyaya daha fazla bağımlılık geliştirmekte ve kişilerin
aşırı sosyal medya kullanımı öz benlik yaklaşımlarını etkilemektedir. ABD’de üniversite de
okuyan 251 öğrenci ile yapılan bir araştırmaya göre ise bireylerde artan sosyal medya
bağımlılığına ters orantılı olarak yaşam tatminleri azalmaktadır.

PEARSON JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES

& HUMANITIES ISSN: 2717-7386
DOI Number: https://doi.org/10.46872/pearson.399

136

2022 Volume 7 Issue 22 www.pearsonjournal.com
Yine Elhai ve diğerlerinin 2018’de yaptıkları çalışmada bireylerin akıllı telefon veya sosyal
medya kullanımlarının kısıtlandığı ya da tamamen elinden alındığı durumların bireyde
anksiyete, depresyon ve stresi arttırdığı ortaya konmuştur (Aktan,2018:402). Hollandalı
psikolog Poul Kirschner ise öğrenciler üzerinde yaptığı çalışmada acebook kullanan
öğrencilerin ders çalışırken aynı zamanda Facebookda aktif olmalarının akademik
performanslarını negatif yönde etkilediğini ortaya koymuştur.Bu verilerden de anlaşacağı gibi
günümüzde sosyal medya ve dolayısıyla Facebook kullanımı hayatımızın her alanına nüfuz
ederek hat safhaya ulaşmıştır. İnsanlar artık gözlerini açar açmaz sosyal medyaya yönelmekte
ve elinde olmayarak dakikalarını ve hatta saatlerini burada geçirmektedir. Aileler bir araya
geldiklerinde sohbet etmek, paylaşımda bulunmak yerine sosyal medya hesaplarında vakit
geçirmeyi tercih etmekte ve bu da aile üyeleri arasında iletişim problemlerine ve çatışmaya yol
açmaktadır (Güleç,2018:105).
Kıskaçlık romantik ilişkilerde en çok görülen, oldukça kuvvetli ve aynı zamanda çiftler
üzerinde ciddi yıpratıcı etkileri olan bir duygudur. 20. yüzyılda kıskançlık üzerine ilk kuramsal
çalışma 1948 yılında Kurt Lewin tarafından yapılmıştır. Daha sonra diğer araştırmacıların da
ele aldığı ve üzerinde çalıştığı kıskançlık kavramı farklı şekillerde tanımlanmıştır. Pines’e göre
kıskançlık değer verdiğimiz bir insanla olan ilişkimizi kaybetmemize veya zedelenmesine
neden olacak tehlikeli bir durumun hissedilmesi sonucu verilen anlaşılması zor tepkilerdir
(Demirtaş-Dönmez,2006:181). Romantik kıskançlık ise ilişki sürecinde taraflardan birinin
partnerinin üçüncü bir şahıs tarafından elinden alınacağına yönelik korkuları olarak
tanımlanmaktadır (Hoşoğlu-Sevim,2019:149). Romantik kıskançlığın bir diğer tanımını yapan
Severa ve Mathes’ e göre kıskançlık romantik ilişkilerimizde ilişkinin varlığını tehdit eden,
kendimize rakip olarak gördüğümüz üçüncü bir şahsın etkisiyle ortaya çıkan, ilişkinin bitmesi
ya da zarar görmesi riskine karşı oluşan negatif duygulardır. Romantik ilişkilerimizde zaman
zaman ortaya çıkan kıskançlık duygusu bazen olumlu bazen de olumsuz sonuçlar
doğurmaktadır. Yapılan kıskançlığın ilgiyi, aşkı, sevgiyi hissettirdiği ve pekiştirdiği
durumlarda olumlu sonuçlar ancak yapılan kıskaçlığın değersizlik hissi, güvensizlik,
depresyon, intihar ve şiddeti pekiştirdiği durumlarda olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Kadın ve erkeklerin kıskançlıkla başa çıkma stratejileri birbirinden oldukça farklıdır. Örneğin
kadınlar kıskançlıkla tek başlarınayken ağlayarak, partnerine daha güzel görünmeye
çabalayarak, partnerini kendisinden başka kimsenin onu beğenmeyeceğine ikna etmeye
çalışarak ve genellikle yapıcı davranımlarda bulunarak başa çıkmaya çalışır. Erkekler ise
kıskançlıkla başa çıkmak için kendi içinde kıskançlığı bastırmak suretiyle inkar ederek,
rakibine ulaşıp saldırgan davranışlarda bulunarak ya da ekonomik yönden güç gösterisi yaparak
kendini göstermeye çalışır. Türk literatüründe romantik kıskançlık üzerine yapılan çalışmalar
yurt dışındakilere kıyasla oldukça azdır. Örneğin yurt dışında genç yetişkinlerle yapılan
çalışmalara göre kadınlar erkeklere oranla partnerlerini kıskandıkları üçüncü şahıslara karşı
saldırganlığı daha fazla desteklemektedir. Başka bir çalışma evli bireylerin evli olmayan
bireylere oranla çatışma, partnerine karşı ilgisizlik ve kıskançlığı inkar etme gibi negatif
davranımlarda daha fazla bulunduklarını ortaya koydu. Bir başka araştırma ise üniversite
öğrencilerinde davranışla sonuçlanan kıskançlığın artması durumunda bunu paralel olarak
saldırganlık davranışının da arttığını ortaya koymuştur. Türkiye popülasyonuna baktığımızda
ise örneğin kıskançlık üzerine yapılan bir araştırmada kadınların erkeklere oranla partnerlerini
kıskandıkları durumlarla başa çıkmak için daha yapıcı davranışlarda bulunduklarını ortaya
koymuştur. Bir başka çalışmada ise romantik ilişki içerinde kişinin partnerinin başka biri ile
cinsel ilişkiye girerek aldattığına yönelik kıskançlığının arttığı durumlarda bununla doğru
orantılı olarak ilişkisini kurtaramaya yönelik davranımlarının da arttığını ortaya koymuştur.

PEARSON JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES

& HUMANITIES ISSN: 2717-7386
DOI Number: https://doi.org/10.46872/pearson.399

137

2022 Volume 7 Issue 22 www.pearsonjournal.com
Bu araştırmanın bir diğer önemli sonucuna göre ise flört ederek evlenen kadınlar görücü usulü
evlenen kadınlara kıyasla daha fazla kıskançlık davranışında bulunurken, flört ederek evlenen
erkekler görücü usulü evlenen erkeklere kıyasla daha az kıskançlık davranışında bulunmaktadır
(Hoşoğlu- Sevim,2019:149).
Facebook kıskaçlığı son dönemlerde özellikle romantik ilişkisi bulunan bireyler üzerindeki
olumsuz etkisi nedeniyle çoğu araştırmacının dikkatini çekmiştir (Aktaş-Çopur,2018:142)
Partnerinin sosyal medya hesaplarına erişememe paranoyak düşüncelere, kıskançlığa,
çatışmalara ve güven problemlerine yol açmaktadır (Tiryaki-Karakuş,2018:422). Öyle ki çoğu
zaman bireyler Facebook da partnerlerini takip etmekten çok onların eski sevgililerini takip
etmektedir. Sosyal medyanın ilişkiler üzerindeki bu olumsuz etkileri ne yazık ki çoğu
birlikteliğin ayrılıkla sonuçlanmasına yol açmaktadır (Güleç,2018:105).
Facebook Kıskançlığı ve Romantik İlişkilerde Güven Üzerine Görgül Çalışmalar
Günümüzde bireylerin Facebook sosyal medya ağı kulanım sıklığının artması beraberinde
özellikle çiftler arasında kendini gösteren Facebook kıskançlığı kavramını da getirmiştir.
Facebook sosyal medya ağının çiftler üzerindeki etkisine yönelik literatür incelendiğinde eşler
arasındaki anlaşmazlıkların genelde ekonomik nedenlerle ilişkili olarak ele alındığı
görülmektedir. Literatürde çiftler arsındaki stresi farklı değişkenler üzerinden inceleyen çok
fazla çalışmaya rastlanırken Facebook kullanımının çiftler arasındaki strese etkisini araştıran
çok az sayıda çalışma vardır (Aktaş -Çopur,2018:142).
Tiryaki ve Karakuş (2018)’un yaptıkları araştırmada evli bireylerin Facebook kullanım sıklığı
ile partnerlerine olan güven duyguları arasında anlamlı bir ilişki bulmuştur. Bu araştırma
bulgularına göre evli bireylerin partnerlerine olan güvenleri azaldıkça Facebook kıskançlıkları
artmaktadır. Aynı çalışmanın diğer bulgularına göre ise evli bireylerin yaşam doyumları ve
mutluluk hisleri azaldıkça daha çok Facebook kıskaçlığı yaptıklarını bunula birlikte bireylerin
yalnızlık hisleri artıkça daha çok Facebook kıskançlığı yaptıklarını ortaya koymuştur.
Aktaş ve Çopur (2018)’un yaptığı benzer bir araştırmada ise bireyin partnerinin sosyal medya
kullanımına ilişkin olumsuz bir tutumunun bulunmadığını ancak partnerinin sosyal medya da
geçirdiği süre artıkça bireyde stresin de arttığı bulgusu Facebook kullanımın çiftleri kıskançlık
ve güven açısından olumsuz etkilediğini ortaya koymuştur.
Demirtaş Madran (2016)’da Facebook kıskaçlığına yönelik yaptığı çalışmada Facebook
kıskaçlığının cinsiyetlere göre farklılık göstermediği, kadın ve erkeklerin birbirlerine göre daha
çok Facebook kıskançlığı yapmadığını ortaya koymuştur (Demirtaş,2016:93). Ancak Demirtaş
ve Dönmez (2006)’in çalışmalarında kadınların erkeklere göre daha fazla kıskançlık
reaksiyonu gösterdiğine yönelik elde ettiği aksi yönde bulgularda vardır. Kara ve Yüksel Şahin
(2018)’in evli bireylerle yaptıkları çalışmada güven duygusunun cinsiyetlere göre anlamlı bir
farklılık gösterdiğini bulmuştur. Ancak aynı araştırmada kadınların erkeklere göre
partnerlerine daha çok güvendiği ortaya konulmuştur ancak bu durum Kara ve Yüksel Şahin’in
bu araştırmayı sadece evli bireylerle yürütmesiyle ilişkili olabileceği düşünülebilir.
Sonuç ve Öneriler
Facebook kıskançlığı ile romantik ilişkilerde güven duygusu arasında anlamlı bir ilişki olduğu
batılı ve Türkiye örneklemlerinden elde edilen bulgular ile ortaya konmuştur. Bu bağlamda
yapılan çalışmalar Facebook kıskançlığının bireylerin partnerlerine olan güvenlerini zedelediği
ve partnerine karşı güvensizliği arttırdığına ilişkin görüşleri desteklemiştir. Diğer yandan
Facebook kıskançlığı ile romantik ilişkilerde güven duygusu arasındaki ilişkide başka
faktörlerinde etkili olabileceği açıktır. Facebook kullanım sıklığı, romantik ilişkinin süresi,
çiftlerin medeni durumları, partnerlerin kültürleri ve eğitim seviyeleri gibi değişkenlerde
çiftlerin Facebook kıskaçlığını ve ilişkideki güven algılarını etkileyebilir.

PEARSON JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES

& HUMANITIES ISSN: 2717-7386
DOI Number: https://doi.org/10.46872/pearson.399

138

2022 Volume 7 Issue 22 www.pearsonjournal.com
Bu alandaki açıklık düşünüldüğünde bu değişkenler baz alınarak yeni çalışmaların yapılması
alandaki hem kuramsal hem de uygulamaya dönük boşluğun doldurulmasına katkı sağlayabilir.
Bireylerin sosyal medya hesaplarına sığınmaları yalnızlıktan ya da mutsuzluktan bir kaçış
olarak yorumlanabilir. İlişkide partnerlerin mutsuz oluşu, ilişki doyumunun eksikliği, iletişim
sorunları, anlaşmazlıklar vs. gibi değişkenler partnerleri yalnızlığa ve bu yalnızlık da Facebook
sosyal medya ağında daha çok vakit geçirmeye itmektedir. Partnerlerin Facebook da
harcadıkları zaman arttıkça bununla ters orantılı olarak aralarındaki güven duygusu
azalmaktadır. Türk örneklemlerinin bazılarında Facebook kıskaçlığı ile cinsiyet arasında
anlamlı bir ilişki bulunmamasına karşın bazı örneklemlerde anlamlı bir ilişki olduğu ortaya
konmuştur. Dolayısıyla Türk örneklemlerinde bu konuyla ilgili yapılacak daha çok çalışmaya
ihtiyaç vardır. Yapılan çalışmalarda kullanılan ölçüm araçlarının kıskaçlık, eşine karşı güven
ve evlilik doyumu gibi özel konuları ölçmede katılımcıların doğru yanıt vermede tereddüt
etmesi, utanması yönüyle yetersiz ve yanıltıcı olabilmektedir. Bu bağlamda gelecek
çalışmalarda bu kavramlar üzerine çalışacak araştırmacıların katılımcılara öz bildirime dayalı
ölçeklerin uygulanmasına ek olarak bireysel görüşmeler yaparak daha geniş kapsamlı bilgilere
ulaşabilir.
Romantik ilişkilerin sağlıklı bir şekilde devam etmesi, evliliklerin bozulmaması ve en önemlisi
toplumun en temel kurumu olan aile kurumunun korunması için bireylerin Facebook kullanımı
konusunda bilinçlenmesi çok önemlidir.
KAYNAKÇA
Aktan, E. (2018). Üniversite öğrencilerinin sosyal medya bağımlılık düzeylerinin
çeşitlideğişkenlere göre incelenmesi. Erciyeş İletişim Dergisi, 5(4), 402-421.
Aktaş, M., & Çopur, Z. (2018). Sosyal medya kullanımının eşler arasındaki strese
etkisi. Education Technology and Scientific Researches(6), 142-153.
Atak , H., & Taştan, N. (2012). Romantik ilişkiler ve aşk. Psikiyatride Güncel
Yaklaşımlar, 4(4), 25-37.
Demirtaş Madran, H. A. (2016). Facebook kıskançlığı ölçeğinin türkçe formu:
Üniversite öğrencileri üzerinde geçerlik ve güvenirlik çalışması. Anadolu Psikiyatri Dergisi,
17(1), 93-99.
Demirtaş, H. A., & Dönmez, A. (2006). Yakın ilişkilerde kıskançlık: Bireysel ilişkiler
vedurumsal değişkenler. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(3), 181-191.
Duran, Ş., & Hamamcı, Z. (2010). Evliliik öncesi ilişki geliştirme programlarının
romantik ilişkiler yaşayan üniversite öğrencilerinin iletişim becerileri veçatışma iletişim
tarzları üzerine etkisinin incelenmesi. Aile ve Toplum Yıl, 11(6), 87-99.
Ercan, H. (2016). Üniversite öğrencilerinin aşk stillerinin demografik değişkenler ve
anne babaya bağlanma ile ilişkisi. Eğitim Bilimleri Dergisi, 7(11), 25-37.
Güleç, V. (2018). Aile ilişkilerinin sosyal medya ile çöküşü. e-Journal of Media, 2(1),
105-120.
Hoşoğlu, R., & Sevim, S. (2019). Üniversiteli öğrencilerinin romantik ilişkilerde
kıskançlıkla başa çıkma biçimlerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi. Türk Psikolojik
Danışma ve Rehberlik Dergisi, 9(52), 149-179.
İspir , B., Birsen, H., Binark, F. M., Özata, F. Z., Bayraktutan, G., Öztürk, M. C.,
Ayman, M. (2013). Dijital iletişim ve yeni medya. Anadolu Üniversitesi Yayını, 2-193.
Kara , E., & Yüksel Şahin, F. (2018). Evli bireylerde kişisel yılmazlık, evlilik yakınlığı
ve ikili ilişkilerde güvenin demografik değişkenlere göre incelenmesi. Akademik Sosyal
Araştırmalar Dergisi(86), 379-398.
Kaya, Ö. S. (2018). Romantik ilişkilerde problem çözme becerilerinin empati ve iyi
oluş açısından incelenmesi. Yüksek Öğretim ve Bilim Dergisi, 8(1), 62-72.

PEARSON JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES

& HUMANITIES ISSN: 2717-7386
DOI Number: https://doi.org/10.46872/pearson.399

139

2022 Volume 7 Issue 22 www.pearsonjournal.com
Rousseau, D. M., Sitkin, S. B., Burt, R. S., & Camerer, C. (1998). Not different after
all: A crossdiscipline view of trust. Academy of Management Review, 23(3), 393-404.
Saraç, A., Hamamcı, Z., & Gökçay, S. (2015). Üniversite öğrencilerinin ilişkinin
yordanması. Türk Psikoloji Danışma ve Rehberlik Dergisi, 5(43), 69-81.
Şensoy, G., Asıcı, E., & İkiz, F. E. (2019). İlişki doyumunun mükemmelliyetçilik ve
güven aracılığıyla yordanması. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi(46), 230-246.
Tiryaki, S., & Karakuş, M. (2018). Evli bireylerin sosyal medya kullanımları üzerine
bir saha araştırması. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Uluslararası Hakemli
Dergisi, 26(3), 422-443.
Uluç, G., & Yarcı, A. (2017). Sosyal medya kültürü. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 55(52), 88-102.

KAYNAK : Doktor Sitesi

[ad_2]

Related Articles

Stay Connected

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
0AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Latest Articles