7.2 C
New York kenti
Perşembe, Kasım 28, 2024

Buy now

spot_img

Oyun – BASIN BÜLTENİ PR

[ad_1]


Oyun, çocuğa kendini anlatma, yeteneklerini anlama ve dil, akıl, sosyal, duygusal, duyusal ve motor becerilerini geliştirmede, önemli bir olay olarak tanımlanabilir.

Oyunun Çocuğa Katkıları

Yeni doğan bebek kendi vücudu ile oynayarak, onları kullanmayı öğrenir. Çevresindeki nesnelerle oynamaya başlayan çocuk, onların işlevlerini öğrenir ve alıştırmalar sonucunda o işlevleri yerine getirebilme yetisini artırır. Ardından yaşamsal olayları taklit eden çocuk, o olaylarda deneyim kazanır ve onları daha iyi anlar. En sonunda ise oyununa kurallar koymayı ve onlara uymayı öğrenen çocuk, sosyal bir birey olarak, kendi başına toplumda yer almaya hazırdır.

Oyuncak Seçimi

Çok küçük çocuklar, renkli bir çıngırak gibi, tüm duyularını uyaran oyuncaklardan hoşlanırlar ve bu oyuncaklar onların tam olgunlaşmamış duyularının gelişimine önemli katkıda bulunur. Yeni yürümeye başlayan çocuklar, farklı şekil ve boyutlardaki küpleri yerleştirme çıkarma oyunlarını severler. İki yaşlarındaki çocuklar, yeni kazanmakta oldukları bilek çevirme yeteneğini kullanıp, geliştirebilecekleri basit legoları diğer oyuncaklara yeğlerler. Okul öncesi devreye ulaşan çocuklar ise, yaratıcı yönlerini destekleyen her türlü nesneden ve resim yapmaktan hoşlanırlar. Bu açıdan bakıldığında görülür ki çocuk, içinde bulunduğu yaş döneminde edindiği becerileri geliştirecek olan, oyuncaklara doğal olarak daha eğilimlidir. Çünkü aslında her yeni edindiği beceri, onun için bir oyundur. 1-2 yaşlarında tek başına oynayan, diğer çocukları seyreden çocuklar 2-3 yaşına geldiklerinde yan yana ve kendi oyuncaklarıyla ya da oyuncaklarını paylaşarak oynarlar. 3-4 yaşlarındaki çocuklar ise öykünme ve düş gücünü gösteren evcilik, doktorculuk veya kovboyculuğu yeğlerler. 4-5 yaşlarında oyunda iş birliğini keşfeden çocuk 5-6 yaşında tüm bu oyun deneyimini belirli kurallar üzerine oturtur. Yine 4-8 yaşındaki çocuklar oyun ve oyun arkadaşı seçiminde cinsiyet farklılıklarını gözeterek davranırlar.

Oyunu Sınıflamak

Piaget’nin sınıflaması, oyunun zihinsel gelişmedeki yerini en açık ortaya koyandır. 0-2 yaşındaki çocuk için ilk oyuncak, kendi bedeni ve çevrede ona en yakın olan annesidir. O yaşlardaki oyun alıştırmalı oyundur; yani çocuk bazı hareketleri yineleyerek, kendi bedeninin ve çevresindeki nesnelerin işlevlerini öğrenir. Kolunu ve elini açıp kapayan bebek, onun nereye kadar uzandığını ve neyi tutabileceğini öğrenerek kullanmaya alışır. 2-12 yaşları arasındaki çocuk, yaşadığı olayları ve çevresindeki kişi, nesne ve hayvanları taklit ederek, insan yaşamı için önemli olayları yaşamaya başlar. Bunun sonucunda, yaşamın içindeki banyo yapmak, giyinmek vb. olayları anlayışı, algılayışı ve uygulayışı gelişir. Bu dönem, Piaget’nin sembolik oyun dönemidir. Bu dönemin sonlarına doğru oyunun gerçeğe yakınlıları artar. On iki yaşın üstündeki çocuk artık daha mantıklı, gerçekçi ve sosyaldir. Bu nedenle kendi çevresindeki fantezi dünyası azalır ve oyuna belli kurallar getirilirse, oyunlar daha karmaşık durum alır.

  1. Alıştırmalı Oyun (İşlevsel oyun- Duyu motor dönem): 0-2 yaş döneminde çocuklar bedenlerini ve çevrelerini öğrenme ve tanıma aşamasındadırlar. Bu dönemde bakma, emme, ellerini açıp kapama gibi temel motor becerilerin tekrarlanması çocuğun doyum sağlamasına ve bu hareketleri yinelemesine sebep olur ve bu hareketler çocuk için oyuna dönüşebilir. Piaget’in bu dönemde işlevsel oyun olarak tanımladığı oyun, çocuğun bedenini, nesneleri ve bunların fonksiyonlarını öğrenerek tekrarlaması ve bunu oyun haline getirmesidir. Bu dönemde, çocuk çevresindeki objeleri idare etmeyi ve bedenini yönetmeyi öğrenir ve daha sonra da bu hareketleri tekrarlayarak oyun oynar. Kaşığı bir yere vurduğunda ses çıkardığını duyan çocuk, bu sesi tekrar duymak için kaşığı çeşitli eşyalara vurabilir ve çıkardığı sesleri tekrarlayarak ses oyunları yapabilir.
  2. Sembolik Oyun (Taklit simgesel oyun ): 2-12 yaşlar arasını kapsayan bu dönemde çocuk, çevresinde yaşadığı olayları, kişileri, nesneleri ve hayvanları taklit etmeye başlar. Çocuk, oyunda gerçek model olmaksızın bir kaptan yalancıktan su içebilir veya at gibi davranabilir. Bu aşamanın başlangıcında çocuk, oyununda banyo yapmak, giyinmek, yemek yemek, oynamak gibi insan yaşamı için önemli olayları yaşamaya başlar. Bu olayları taklit ederken, onun olayları anlayışı, algılayışı farklılaşır, gelişir ve tamamlanabilir. Bu dönemin sonuna doğru, çocuğun oyunu gerçeğe daha uygun olmakta ve işbölümüne daha fazla dayanmaktadır. 7-8 yaşlarından sonra ise, oyunun gerçeklere uygun oynanması, onun kurallarının ve amaçlarının daha önceden detaylı olarak belirlenmesine sebep olmaktadır.
  3. Kurallı Oyun: Piaget’e göre bu oyun şekli 12 yaşından sonra yani somut işlemler aşamasından sonra ortaya çıkmaktadır. Çocuk oyunda artık daha mantıklı, daha sosyaldir ve zihninde gerçekler daha da kesinleşmiştir. Ayrıca egosantrizm ve fantezi (hayal-imge) oyunlar azalmış ve oyun belirli kurallara bağlanmıştır. Bu dönemde genellikle, kesin ve bazen de karmaşık kuralları olan oyunlar oynanır. Örneğin; saklambaç, sek sek oyunu veya organize spor oyunları gibi beceri oyunları ve satranç, dama gibi zekâ oyunları bu dönemin en popüler oyunları arasındadır. Bu dönemin çocuk oyunları, beceri, zekâ ve hepsinden de öte kural bilgisi gerektirmektedir. Bu oyunlara “yapısal oyunlar” da denilir ve oyunun temel kurallarını bilmeyen veya uymayan çocuklar ya cezalandırılır ya da bir daha oyuna kabul edilmezler.

Oyun Gelişimi

Bebeklik döneminde; nesneleri ve çevreyi tanıma çabası içerisindedirler. Çocuklar oturmaya başladığı dönemde eline geçen her nesneyi ağzına götürür, yürümeye başladığında eline geçen şeyleri yere atmaktan zevk alırlar.

1-3 yaş döneminde; buldukları nesneler ile taklit oyunlarına başlarlar. Bir bardak ile su içme, telefon ile konuşma taklitleri yaparlar. 0-2 yaş döneminde kendi başlarına oynarlar. Etrafta başka çocuk olsa bile onları sadece izler, iletişim kurmaya çalışmazlar. Karşılıklı oturtsanız bile herkes elindeki ile oynar ya da karşısındaki çocuğun elindeki oyuncağı ister. 2-3 yaş arası dönemde çocuklar hayali oyunlar oynamaya; çevresinde gördüğü insanları ve olayları taklit etmeye başlarlar. Oyunlarında anne, baba olur, bebeğini besler. Çocuk, oyunda hayvanlarla konuşur sopayı at , bir kapağı direksiyon olarak kullanır. Çocuk tahta blokları yan yana ya da üst üste koyarak şekiller yapabilir. Basit yap-boz oyunu oynayabilir.

3-6 yaş dönemi; oyun dönemi olarak da adlandırılır. Çocuklar 3 yaşa kadar nesneler ve çevreleri ile deneyim kazanırlar ve 3 yaşından sonra oyun kurmaya başlarlar. Fakat çoğu 3 yaş çocuğu hala oyuncakları paylaşmada, iş birliği yaparak oyun oynamada problem yaşar. Çocuklar bu dönemde bedensel hareketlerinin gelişmesiyle top oynama, koşma, atlama, tırmanma, gibi oyunlardan hoşlanır. Üç tekerlekli bisiklete binebilir. 3-6 yaş döneminde; çocuk gün boyu soru sorar, konuşur, yorulmadan oyun oynar. Toplumsal kuralları öğrendikçe arkadaşlarıyla oyun kurmaya ve birlikte vakit geçirmeye başlar.

4-5 yaş çocukları; çoğunlukla evcilik, askercilik gibi hayali oyunlar oynamayı tercih ederler, izledikleri filmlerdeki karakterleri taklit ederler. Ahşap bloklar ve legolarla çeşitli inşa oyunları oynarlar. Bazen bu oyun materyallerini oynadıkları oyunda farklı amaçlarla kullanırlar. Bu dönemde kız ve erkek çocuklarının oyunları farklıdır. Kızlar bebeklerle ve evcilik oyunu oynamaktan hoşlanırken, erkekler tabanca, tüfek gibi oyuncakların kullanıldığı savaş oyunları ile araba ile oynamayı tercih ederler.

5-6 yaş çocukları; çocuklarda birlikte oyun kurarak oynama yaklaşık 5-6 yaş civarında görülür. 5-6 yaş çocukları masa oyunlarına daha çok ilgi duyarlar. Kesme yapıştırma, resim yapma, rakamları yazma, yapbozlar ile oynamayı tercih ederler.

7-9 yaş çocukların okula başlamaları ile oynadıkları oyunlarda değişiklik görülür. Kurallı oyunların oynanmaya başladığı dönemdir. Örneğin seksek, ip atlama, saklambaç, basketbol, futbol, dama, satranç, tombala, kızmabirader gibi kurallı oyunlar oynarlar. Çocuklar bu dönemde sessiz sinema oyunları, yap-boz oyunları, mekanik oyuncaklarla ve maketlerle de oynarlar. Erkekler daha çok takım oyunlarından ve yarışmalardan hoşlanırken, kızlar da yakın arkadaşlıklar kurarak birlikte seksek, ip atlama vb. oyunlar oynarlar.

Ergoterapide Oyun Kullanımı

Ergoterapi ve duyu bütünleme seanslarında amaçlarımızdan biri de nöroplastisiteyi (beyinde nöronlar arasında yeni snaptik bağlantılar oluşturma) gerçekleştirmektedir. Bu anlamda yaptığımız müdahaleler ile beyindeki nöroplastisite olayını hızlandırmak ve gelişimi desteklemek için seanslarda oyunu kullanmaktayız.

Ergoterapide Kullanılan Oyun Türleri

Duyusal Oyun: Duyusal oyunlar ile birlikte çocuğun sinir sistemini gelişimini destekleriz. Böylece duyusal entegrasyonu sağlamada performans çıktısı oluştururuz. Bu oyun türü ile sahip olunan 8 duyu aktif bir şekilde çalışmaktadır. Bu da günlük yaşam becerilerini daha işlevsel hale getirmekte ve çocukları bağımsızlaştırmaktadır.

Yapılan araştırmalarda aktif şekilde duyusal oyun oynayan çocukların bilişsel gelişimi, dil gelişimi, ince-kaba motor gelişimi, sosyal becerileri ve problem çözme yeteneği pozitif yönde ilerlemekle beraber hafıza becerilerinin de güçlendiği, kaygılı-stresli çocukların kendilerini sakinleştirebildikleri gözlemlenmiştir.

Bilişsel Oyun: Çocukların bilişsel becerilerini geliştiren, akıl yürütme becerisini destekleyen, mantığı etkin şekilde kullanmasını sağlayan, problemler karşısında strateji geliştirmesine katkı sağlayan, sıra beklemeyi-kazanmayı-kaybetmeyi öğreten oyunlardır.

Egemen, A., Yılmaz, Ö., & Akil, İ. (2004). Oyun, oyuncak ve çocuk.

KAYNAK : Doktor Sitesi

[ad_2]

Related Articles

Stay Connected

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
0AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Latest Articles