19.5 C
New York kenti
Salı, Ekim 8, 2024

Buy now

spot_img

İçişleri Bakanı Soylu: Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin birlik mutabakatını ortaya koydu

Diyarbakir

Diyarbakır annelerinin dağa kaçırılan evlatları düşüncesince HDP Diyarbakır İl Başkanlığı uğrunda sürdürdüğü yerleşme eyleminin 1000’inci haset zımnında kente gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, merkez Sur ilçesindeki zamanı İçkale’de mevcut Saint George Kilisesi’nde meydana gelen TRT Kurdi yayınında TRT Kurdi Kanal Koordinatörü Kemal Gümüş ve gazeteci İdris Kardaş’a mihman oldu.

Hayırlı pazarlar dileyerek konuşmasına süregelen Soylu, Diyarbakır annelerinin aşırı manalı direnişinin, itirazının, evlatlarına ve geleceklerine eş çıkmalarının ve birlikte mahalle baskısını kırarak bunu yapmalarının 1000’inci haset bulunduğunu vurguladı.

Anne yüreğinin aşırı altın olduğunu, gücünün kelimelerle tanım edilemeyeceğini dile getiren Soylu, anneler çeşidinden direncin yürütülüyor olmasının şişman ve zamanı birlikte görüngü şekilde değerlendirdiğini söyledi.

Diyarbakır’ın aşırı varlıklı zamanı medeniyete eş bulunduğunu kaydeden Soylu, Diyarbakır annelerinin eyleminin Hacire anneden başlayan, bugün 299 ailenin katıldığı, birlikte baskıyı ortadan kaldıran, birlikte baskıyı iten, duraksama etmeden teröre huzur duran, zat çoluğunu çocuğunu teröre kurban geçirmek istemeyen annelerin feryadı bulunduğunu belirtti.

Bu feryadın büyüyerek Şırnak’a, Van’a, Hakkari’ye, Muş’a, İzmir’e, Berlin’e yayıldığına dikkati çekici Soylu, “Terörizmin acısını çektik. Çocuklarımız okuyamadılar. Aileler parçalandı. Kalkınma ve evolüsyon engellendi. Aslında düşünmemize künde vurdular doğrusu düşünmemizi engellediler, halis muhlis bunlar, madden kayıplara kere açtı. Zaman kaybettik. Acılar ve travmalar birikti doğrusu camianın acıları da şişman hasarlar bırakır. Maddi hasarlar arada sırada onarılabilir fakat camianın bu travmaları asırlar sürebilir.” ifadelerini kullandı.

“Bizim birlikte biricik derdimiz var: Terör”

Çok varlıklı birlikte coğrafyanın evlatları olduklarını özetleyen Soylu, bu coğrafyayı zat küllerinden, gereklerinden, tarihin bıraktıklarından enerjik tutmaya çalışanlardan olduklarını vurguladı.

6-8 Ekim vakalarına da yer veren Soylu, bu vakalarda tarihin baltalama edildiğine inandığını, okullar,
kütüphaneler, camiler, kiliseler, halis muhlis bunların seçilmesinin şuurlu birlikte yeğleme olduğunu, kültürün ortadan kaldırılmasına, tarihle, medeniyetle, geçmişle bağın kesilmesine çalışıldığını söyledi.

Soylu, konuşmasını şöyleki sürdürdü:

“Başarabildiler mi? Başaramadılar, kılıç gidelim bu coğrafyadan bin sene geçse Cizre’yi değiştiremez kimse, buradan El Cezeri’yi, peygamberlerimizin mezarlarını kaldıramazsın. Bütün bunlar birlikte zamanlar kıymetlidir. Eğer birlikte zamanlar buna eş çıkmazsanız, korumazsanız, bedel vermezseniz, kaybedersiniz. Nesil kaybedersiniz. Olur bunlar fakat lezzetsiz tuzsuz, geçmişten kopmuş birlikte biçimde olur. Tam burada
devreye bir tanesi girer: Recep Tayyip Erdoğan girer. Şimdi fasıl dönem, meydana getirilen yıldırı mücadelesi, burada Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya Kürt kardeşlerimize ayrımlı birlikte biçimde anlatılmaya çalışıldı. Bizim birlikte biricik derdimiz var: Terör. İkinci birlikte derdimiz bulunmayan zira kılıç insanımıza, farklılıklarına, zenginliklerine, insanımızın namına inanmak durumundayız zira tamamımız eşitiz doğrusu emniyet terimi çapraz birlikte kavramdır. Eğer çapraz birbirine itimatı organizasyon etmişseniz esasen geleneğinizin de dininizin de gereğini hesabına getirmişsinizdir.

Kardeşlik birlikte dünyadır, şayet bunu yaparsanız, şurası burada bizlere izleyenlere anlatmak istiyorum: Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin elden cumhurbaşkanlığını ve başbakanlığını yapmadı, Türkiye’nin beraberlik mutabakatını ortaya koydu. Kendisi kendince ne söylenirse söylensin bundan vazgeçmedi, kendisi kendince fasıl fasıl tanrısız eleştiriler yapılsa da bu kardeşlikten vazgeçmedi ve nazar boncuğu an küsmedi. Kim olursa olsun, ne olursa olsun istikametine bitmeme etti.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şehirlerin güzelleşmesinden, tarihiyle bütünleşmesinden, uran siteleriyle birlikte araya gelmesinden, 81 ildeki üniversitesinden, havalimanından, ulaşım, eğitim, sağlıktan, öğretmenlerinden, nazar boncuğu şeyden vazgeçmediğini tamlayan Soylu, “İçişleri Bakanı oldum, bu ülkede kepenkler kapanıyordu. Bu ülkede Doğu ve Güneydoğu’da mahkemeler kurulmuştu. Vergiler, baç alınıyordu, arada sırada tün ezanı 16.00-17.00’den sonradan insanoğlu sokağa çıkmaktan çekinme ediyorlardı, çocuklarına ‘Aman eve gel!’ diyorlardı.” ifadelerini kullandı.

“Bu makus büyüklük yenildi”

Şimdi Doğu ve Güneydoğu’nun değme tarafında üniversitelerin bulunduğunu, İstanbul’da sarıklı eksikliği bulunduğunu fakat alanda sarıklı eksiğinin bulunmadığına ayraç fail Soylu, eskiden makus talihin bölgeyle özdeşleştiğini anımsattı.

Bakan Soylu, “Bu makus büyüklük yenildi ve bunu Recep Tayyip Erdoğan yendi. Kimse kendine hisse biçmesin. Elbette henüz başlangıçta yapılanlar var. Bu makus talihin kırılması düşüncesince tam değildi. Biz fakat evlatlarımızın geleceğinin aşırı dimdik olmasını, görüntü kurmalarını isteyebiliriz. İnsan, hayalden mahrum bırakılabilir mi? Silahın, yıldırı örgütünün, çatışmanın gölgesinde görüntü nite kurarsınız?” ifadelerini kullandı.

Geçmişte “Kürt’üm” demenin töhmet kadar algılandığını, bu algıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kırdığını vurgulayan Soylu, bugün her insanoğlunun ferah ferah Kürt bulunduğunu söyleyebildiğini anlattı.

Soylu, şunları dile getirdi:

“Yani sarsıntı elden Kürtlük üstünden değil, halis muhlis kimlikleri baskılamaya müteveccih birlikte sarsıntı vardı Türkiye’de. Hakikaten Romanlar ötekileştirilmişti, demin bizim değme vilayetimizde, değme valiliğimizde birlikte Roman temsilcimiz var. Devletin valisi, aşure ayı orucunda iftar zamanı vakti veriyor, kaymakamı iftar zamanı vakti veriyor. Cemevlerine gidip iftara katılıyor. Kimseyi ötekileştirmeyen birlikte iklimi yapmaya çalıştık fakat bizim neye ihtiyacımız var? Bu medeniyetin kodlarından sıyrılmamaya ihtiyacımız var. Bize bizim medeniyetimiz yetiyor. Yani bu ülke, yaşanmışlıklarıyla, tarihî gerçeklikleriyle birlikte müzedir. Her haliyle birlikte müzedir. Sadece maddesel eserleriyle, halis muhlis tarihiyle bu arada birlikte müzedir. Bu ülkenin Kürtlüğü, Türklüğü, Aleviliği, Sünniliği, dindarlığı, camileri, süresince yaşanmışlıkları, bu ülkenin kiliseleri, bütünü birlikte müzedir. Bunu hakeza kullanmak lazım. Biz nerede konuşuyoruz? TRT Kurdi’de. 20 sene önceki hakeza birlikte şeyi eyitmek muhtemel mü?

Şimdi diyorlar ki: ‘Kürtçeyi engelliyorlar.’ Neyi engelliyoruz, kimisi engelliyoruz? Şimdi sabık tün ezanı Silvan’da binlerce insanoğlunun katılmış olduğu birlikte dinleti yapıldı. Kürtçe de söylendi, değme obje söyleniyor zaten. Böyle birlikte farklılık yok.”

Kadın Destek Uygulaması’nın (KADES) önceki Türkçe başladığını özetleyen Soylu, sonradan ihtiyaca gereğince Farsça, Arapça, Fransızca, Rusça, Almanca, İspanyolca, Kürtçe, Özbekçe ve Kırgızcaya akla yatkın gittiğini belirtti.

“Kötü eyyam geride kaldı”

Bölgeye akış cereyan şahısların geleceğini dile getiren Soylu, Diyarbakır’da darülfünun okumanın imtiyazlı olacağını, çirkin günlerin geride kaldığını, değme sabık günün birlikte evvelkinden aşırı henüz güzel olacağına ayraç etti.

İçişleri Bakanı Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Şimdi sonuç günlerde ‘İşte sanatçılara bariyer konuluyor.’ Bu bulunan hadisat benim dışımda birlikte kere. Şöyle birlikte obje var, şurası ayırmamız lazım. Elbette ki kimsenin şarkısının dili sebebiyle, Arapça söyleyebiliyor mu, Kürtçe de söylüyor, anlatmaya bitmeme ediyor. Orada terörden meydana gelen birlikte bağlantı görülmüşse bir takım hassasiyetlerin oluşmasını bulunmayan uyumak lazım. Kimse Kürtçe liet söylüyor, sanatını yürütme ediyor sanarak engelleniyor değil bu ülkede, engellenemez fakat şu var. Bakın, bunu fasıl fasıl mahalli meselelerde de yaşıyoruz. Kürtçe evcil şarkıcılar var. Çalıyorlar mı düğünlerde? Çalıyorlar mı? Ne devir birlikte aksülamel bahis konusu olmakta arada sırada amme çeşidinden arada sırada de insanoğlu tarafından? Bu şarkılar teröre evrildiği zaman, yıldırı propagandasına döndüğü andan itibaren, ‘Bir dakika dur.’ diyor. Bu, birlikte politikacı istismardır.

Burada dilin ve sanatın birlikte kusuru yok. Bunu hakeza kullanmak aşırı yanlıştır. Bunu Türkçe de söylese, Kürtçe de İngilizce de Arapça da söylese aynısıdır. Arapça DEAŞ propagandası yapsa ego destur mi edeceğim yahut yurttaş destur mi edecek? Allah rızası düşüncesince hakeza birlikte obje bahis konusu değil. Kimse dilinden, sanatından çevre ötekileştirilemez fakat teröre huzur eskiden birlikte irtibat, bitişme görülmüşse burada halkın, vatandaşın yahut kasıntı ve kuruluşların, bir takım ticari müesseselerin, ‘Ben buna destur vermiyorum’ endişesini yaşamasının da terörle alakaları yok. Şimdi ferda baki gündüz diyelim ki birlikte yerde çıkarmadılar yahut engellediler yahut ‘Ben destur vermiyorum.’ dedi fakat şurası düşünün, bu, elden terörle ek de değil, apayrı birlikte saikle de buna birlikte can zat arzusuyla destur vermiyor olur fakat terörle ek destur vermemesi meselesini de ortaya koyabilir.”

“Eski tartışmalar üstünden toy birlikte döşeme bulma arayışıdır”

Bu konuların siyasallaştırılmasını, buradan birlikte gönül ve konuşma ayrımının ortaya konulmasını, dile huzur birlikte gelişim şekilde değerlendirilmesini elden el gözetiminde itibarını kaybedenlerin, yıldırı örgütü siyasilerinin kendilerine ilgilendiren toy birlikte döşeme bulma arayışı şekilde kullanmak icap ettiğini kail Soylu, konuşmasını şöyleki tamamladı:

“Buradan nan sokak zira Tayyip Erdoğan, Türkiye’de bu zihniyeti dönüştürdü. Kimsenin hakeza birlikte problemi yahut endişesi bahis konusu değil. Bunu birlikte refah şekilde görüyor ve bunu birlikte insanoğlu hakkı şekilde görüyor. Bunu ortaya koyuyor. Bu geçmişteydi, hakeza elverişsiz karşıt bakarlardı insanlara, ne konuşuyorlar bunlar? Burada görmemiş olabilirsin fakat İstanbul’da böyleydi. Bugün hakeza birlikte obje yok. Bu hoşgörü bizim doğrusu uygarlık kodlarımızın ortaya koyduğu birlikte süreçtir. Herkesin birbirine toleransı böyledir. Doğumdan bulunan birlikte iştir. Bu, bildirme etmedir, beraberlik hukukudur. Temel insanoğlu hakkının birlikte tartışması da bahis konusu değil. Böyle birlikte münakaşanın bünyesinde olmamamız gerekir. Yani dönerek burada bu tartışmaların halen yapılabilmesi, zat güvenilirliklerini, itibarlarını, politikacı şekilde durdukları zemini kaybedenlerin emektar tartışmalar üstünden toy birlikte döşeme bulma arayışıdır. Buradaki hemşehrilerimizin bizlere güvenç etmesi gerekir. Esas itibarıyla, kılıç iyilikleri anlatıp kötülüklerden sakındırmakla işyar bulunan varlıklarız. Bunu sağlamak, yapmak zorundayız. Günlük bir takım gayeler, laflar olabilir, bunları sömürme geçirmek arzu edenler olabilir.

Çağımızın 21. asrın gine neşet fail hastalıklardan biri dezenforme etmek, kundak almak arzu edenler olur fakat insanoğlu dört dörtlük birlikte varlıktır. İnsan iyiyle kötüyü, doğruyla yanlışı, kendisi düşüncesince olanla olmayanı ayırabilecek anlayışlı birlikte varlıktır. Biz ona güvenç ediyoruz. Ferasetine inanıyoruz, medeniyetimize de güveniyoruz. Yarın değme obje aşırı henüz tekamül edecek, henüz güzel olacak.”

Kaynak: AA

Related Articles

Stay Connected

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
0AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Latest Articles