Belediyeler Komünleşebilir mi? İşte Abdullah Öcalan'ın O İddiası!
Gündem

Belediyeler Komünleşebilir mi? İşte Abdullah Öcalan'ın O İddiası!


20 October 20255 dk okuma9 görüntülenmeSon güncelleme: 20 October 2025

Abdullah Öcalan'ın Yeni Yaşam Gazetesi'nde yayınlanan ve PKK'nin 12. Kongresine gönderdiği perspektifte yer alan "belediyeler komünleşebilir mi?" sorusu, Türkiye'de yerel yönetimler ve siyaset alanında önemli bir tartışma başlattı. Öcalan, komün kavramını belediyeler üzerinden değerlendirerek, halkın özgür yaşamının komünle mümkün olduğunu ve belediyelerin bu komünal yapının örgütlenmesinde potansiyel bir zemin oluşturabileceğini belirtiyor. Bu iddialar, belediyelerin mevcut yapısı ve komün kavramının tarihsel ve teorik arka planı ışığında yeniden değerlendirilmeye muhtaçtır.

Komün ve Belediye Kavramları: Temel Farklılıklar

Komün ve belediye kavramları, yerel düzeyde toplumsal örgütlenme biçimleri olsalar da, tarihsel kökenleri, işleyiş mantıkları ve temsil ettikleri anlayışlar açısından önemli farklılıklar gösterir. İşte bu iki kavram arasındaki temel ayrım:

  • Komün: 19. yüzyıl devrimci hareketlerinde ortaya çıkmış, halkın doğrudan kendi kendini yönetmesini, merkezi otoriteye bağlı olmadan eşitlikçi ve katılımcı bir yapı kurmayı hedefleyen bir örgütlenme biçimidir. Anarşist, sosyalist ve özgürlükçü düşüncelerde sıkça başvurulan bir modeldir.
  • Belediye: Modern ulus-devletlerin idari yapısı içinde yer alan, yerel yönetim birimidir. Devletin yasaları çerçevesinde çalışır, merkezi hükümete bağlıdır ve temel işlevi kamu hizmetleri sunmaktır.

Komün, doğrudan demokrasi ve katılımcılık esas alınırken, belediyeler temsili demokrasi ile işler. Komünlerde üretim araçlarının kolektifleştirilmesi ve toplumsal çıkar ön planda tutulurken, belediyelerin ekonomik işlevi sınırlıdır ve mülkiyet düzeni özel sektöre dayanır. Bu temel farklılıklar, belediyelerin komünleşmesi fikrinin pratikte nasıl uygulanabileceği sorusunu gündeme getirmektedir.

Belediyeler Komünleşebilir mi? Pratik Adımlar

Abdullah Öcalan'ın "belediyeler komünleşebilir" önerisinin hayata geçirilmesi, mevcut yasal çerçevede bazı zorluklar içermektedir. Ancak, belediyelerin komünleşme hedeflerine yaklaşabilmesi için atılabilecek bazı pratik adımlar bulunmaktadır:

  • Katılım ve Demokrasi: Belediye meclisleri, mahalle ve semt meclislerinin kararlarını dikkate alarak, halkın doğrudan katılımını sağlamalıdır. Seçilmiş temsilciler geri çağrılabilir hale getirilmeli ve kararlar halk oylamasıyla alınmalıdır.
  • Ekonomi ve Mülkiyet: Belediye eliyle yürütülen hizmetler, kooperatifleşme ve kolektif üretim temelinde halk ile birlikte işletilmelidir. Yerel bütçeler halk meclislerinde tartışılarak şeffaf ve katılımcı bir şekilde belirlenmelidir.
  • Toplumsal Örgütlenme: Belediyeler, halkın örgütlenmesini kolaylaştıran bir araç haline gelmeli, kadın, gençlik ve işçi meclisleri gibi yatay örgütlenmeler desteklenmelidir.

Bu adımların yanı sıra, yasal reformlarla belediyelerin özerklik alanları genişletilmeli ve halkın yalnızca hizmet alan değil, yönetimde özne olduğuna dair bir bilinç geliştirilmelidir. Dayanışma kültürü, ortak üretim ve paylaşım pratikleri yaygınlaştırılmalı ve eğitim, medya ve yerel kültürel çalışmalar bu dönüşümü desteklemelidir.

Sonuç: Komünleşme Potansiyeli ve Gelecek Perspektifleri

Abdullah Öcalan'ın belediyelerin komünleşebileceği yönündeki önerisi, yerel yönetimlerin daha katılımcı, demokratik ve toplumsal odaklı bir yapıya kavuşması için önemli bir tartışma zemini sunmaktadır. Mevcut yasal ve yapısal sınırlamalar olsa da, belediyelerin komünleşme hedeflerine yönelik adımlar atması, yerel demokrasinin güçlenmesine ve toplumsal dayanışmanın artmasına katkı sağlayabilir. Bu süreç, sadece idari bir değişiklik değil, aynı zamanda halkın doğrudan katılımını, ekonomik kolektifleştirmeyi ve toplumsal dayanışmayı esas alan radikal bir dönüşüm süreci olacaktır. Belediyelerin komünleşme potansiyeli, yerel yönetimlerin geleceği için umut verici bir perspektif sunmaktadır.