Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun gündeme getirdiği işkence iddiaları ile sarsıldı. Tanrıkulu'nun Meclis kürsüsünden okuduğu ve ardından yere fırlattığı kağıtlarda yer alan ifadeler, salonda büyük bir gerginliğe neden oldu. İddialar, gözaltına alınan gençlerin yaşadığı kötü muameleleri ve insanlık dışı uygulamaları içeriyordu. Meclis'teki tartışmaların odağında, 19 Mart 2025 tarihinde başlayan protestolar sırasında yaşanan hak ihlalleri ve bu ihlallere zemin hazırlayan süreçler yer aldı.
İşkence İddiaları Meclisi Karıştırdı
TBMM'nin 28'inci dönem 73'üncü Birleşiminde, Yeni Yol grubunun verdiği önerge ile başlayan tartışmalar, İYİ Parti ve DEM Parti'nin benzer önergeleriyle devam etti. Önergeler, 19 Mart 2025'te başlayan protestolar sırasında yaşanan insan hakları ihlallerinin araştırılması ve sorumluların adalet önüne çıkarılması amacını taşıyordu. Ancak, önergeler Meclis'te kabul görmedi. Bunun üzerine söz alan Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Çağlayan Adliyesi'nde gözaltına alınan gençlerle yaptığı görüşmeleri ve tanık olduğu olayları anlattı. Tanrıkulu'nun ifadeleri, salonda derin bir sessizliğe neden oldu.
Tanrıkulu, gözaltındaki gençlerin avukatlarıyla görüştüğünü ve bizzat tanık olduğu olaylar karşısında büyük bir üzüntü yaşadığını ifade etti. "O tabloyu görünce arkamı döndüm, bir duvara uzaklaştım ve ağladım, bir milletvekili olarak, bir insan hakları savunucusu olarak ağladım ama hiçbirinizin umurunda değil, insanların ne yaşadığı da umurunuzda değil gerçekten." diyen Tanrıkulu, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı'nın "Türkiye'de işkence yoktur" açıklamalarına tepki gösterdi.
Meclis Tutanaklarına Geçen İşkence İfadeleri
Tanrıkulu, konuşmasının devamında, gözaltındaki bir genç kadının yaşadıklarını Meclis tutanaklarına geçirdi:
- "Saçımdan çekildim -bir kız, bir genç kadın- yerde sürüklendim."
- "Kelepçe takılmaya götürülürken 'Seni dövmeyeceğim, tamam.' deyip ambulansın arkasına götürdü."
- "Sakallı, bıyıklı, renkli gözlü ve uzun boylu, 185-190 boylarında olan erkek polis 'Senin göğüslerin mi var?' diyerek göğüslerime dokundu, ben de o esnada altıma kaçırdım."
Bu ifadeler üzerine Tanrıkulu, "Değerli arkadaşlar, bu, sözün bittiği yerdir. Biraz, bakın, biraz utanma olsa, biraz vicdan olsa biraz, bu kürsüde konuştuktan sonra Adalet Bakanı 'Böyle bir şey yoktur' demez, İçişleri Bakanı 'Böyle bir şey yoktur' demez, en azından şüpheyle bakar, en azından." şeklinde konuştu.
"Lanet Olsun! İşkenceye İzin Verene de Lanet Olsun!"
Konuşmasının sonunda sinirlerine hakim olamayan Tanrıkulu, elindeki kağıtları yere fırlatarak "Lanet olsun gerçekten, lanet olsun ya! İşkenceye izin verene de lanet olsun gerçekten ya! Hakikaten ya! Ayıp ya gerçekten! Bu kadar sessizlik olmaz ya!" şeklinde tepki gösterdi. Tanrıkulu'nun bu sözleri, Meclis'te büyük bir yankı uyandırdı.
Vicdanların Sesi Meclis'te Yükseldi
Sezgin Tanrıkulu'nun Meclis'te dile getirdiği işkence iddiaları, Türkiye'nin gündemine oturdu. İnsan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, iddiaların derhal soruşturulması ve sorumluların adalet önüne çıkarılması çağrısında bulundu. Meclis'te yaşanan bu olay, vicdanların sesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. İşkence iddialarının Meclis'e taşınması, konunun ciddiyetini ve çözülmesi gereken bir sorun olduğunu vurguladı. Umuyoruz ki, bu iddialar titizlikle araştırılır ve sorumlular hakkında gerekli işlemler yapılır. Türkiye'nin insan hakları konusunda daha hassas ve duyarlı bir yaklaşım sergilemesi, gelecekte benzer olayların yaşanmasının önüne geçecektir.