Pamukkale Üniversitesi’nde genel sekreter olarak misyon yapan Tamer Ceylan, YÖK tarafından vazifeden alınan evvelki devir rektörü Hüseyin Bağ tarafından misyonundan alınarak Arkeoloji Enstitüsü’ne enstitü sekreteri olarak atandı.
Denizli Yönetim Mahkemesi’ne başvuran Ceylan sürecin iptali davası açtı. Mahkeme Ceylan’ın vazifesine iadesi kararını verdi. Lakin kararın akabinde mevcut rektör Ahmet Kutluhan, Ceylan’ı misyonuna iade etmek yerine genel sekreterlik bünyesinde koordinatör olarak atadı.
‘YARGI KARARINA UYULMADI’
Bir sefer daha yargıya başvuran Ceylan, yönetim sürecinin durdurulması istemiyle iptal davası açtı. İzmir Bölge Yönetim Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi yürütmenin durdurulmasına karar verdi.
Karar münasebetinde yargı kararını etkisiz kılmaya yönelik teşebbüslere dikkat çekilerek; koordinatör görevlendirmesi, ‘hizmet gereklerinden çok yargı kararının etkisiz bırakılması ve davacının takım vazifesinden uzaklaştırılması’ olarak nitelendirildi. Danıştay tarafından da onanan karara karşın Ceylan ikinci sefer tıpkı ünitede ‘koordinatör’ olarak görevlendirildi.
Rektör Ahmet Kutluhan
‘BU DEFA TAZMİNATA HÜKMETTİ’
Yargı kararlarına uyulmaması üzerine Ceylan bir kere daha Denizli Yönetim Mahkemesi’nin kapısını çaldı. Birinci koordinatör atamasına ait davada karar çıktı. Münasebetinde 5. İdari Dava Dairesi kararına atıfta bulunularak; “Dava konusu edilen görevlendirmenin yönetimin yargı kararını etkisiz kılmaya yönelik tesis ettiği bir süreç olduğu ve davacının misyonundan uzaklaştırılması hedefiyle tesis edilmiş olduğu dikkate alındığında kişilik haklarının ve manevi bütünlüğünün ziyana uğradığı ve yönetimin ağır hizmet kusuru bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır” denildi. Mahkeme Ceylan’ın 50 bin liralık tazminat talebine karşın 25 bin lira ödenmesine hükmetti.
‘İKİNCİ DAVA SÜRÜYOR’
PAÜ’nün misyondan alınan genel sekreteri Ceylan ikinci koordinatör atamasını da mahkemeye taşıyarak 100 bin lira tazminat talebinde bulundu. Tamer Ceylan’ın avukatı Bayram can Çapar; “Suçu işleyen rektör, parayı ödeyen üniversite. Yani kamu, yani bu millet… Yargı kararlarını etkisiz bırakan, hukuk devletine sadakatle bağlı olmaktan kaçınan, bu tarafta süreçler tesis eden yüksek yönetimciler; işledikleri bu cürümler nedeniyle sorumsuz ve dokunulmaz oldukları sanrısı içerisinde hareket etmeye haklarının olduğu hayaline kapılmışlardır.
Mahkeme kararlarını dahi uygulamama, bu kararları etkisiz bırakma cüretine erişmiş hale gelmişlerdir. Bu idari bir dava üzere gözükse de genel bağlamda yürütme organlarının yargı kararlarını tanımama istikametinde resmi ve idari süreçler tesis ettiğini gösteren can alıcı örnektir. Yönetimlerin genel tablosu bu vaziyette olup, hukuk devleti prensibinden epeyce uzaklaşılmıştır” diyerek reaksiyon gösterdi.
