Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, gazeteciler Murat Ağırel ve Timur Soykan'ın gözaltına alınmasına gerekçe gösterilen iddiaların temelsiz olduğunu savunarak önemli açıklamalarda bulundu. Pehlivan, sürecin geçmişteki "kumpas davalarıyla" benzerlik taşıdığına dikkat çekti. Peki, Pehlivan'ın bu çarpıcı açıklamalarının ardında yatan sebepler neler?
Pehlivan'dan Erkan Kork İddiası
Barış Pehlivan, Flash Haber TV'nin sahibi Erkan Kork'un ifadesinde, gazetecilerle kanalın satın alınmasından iki ay sonra görüştüğünü açıkladığını belirterek, bu durumda satış sürecine müdahale iddialarının mantıksız olduğunu vurguladı. Bu durum, gazetecilere yöneltilen suçlamaların dayanağının ne kadar zayıf olduğunu gözler önüne seriyor. Pehlivan'a göre bu durum, Ergenekon dönemiyle benzerlik gösteren bir tablo çiziyor.
Savcılığın Rolü ve Anadolu Ajansı Vurgusu
Pehlivan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Kork'un sahibi olduğu Payfix şirketine dair yürüttüğü yasa dışı bahis soruşturmasına dikkat çekerek, bu iddiaların kamuoyuna Anadolu Ajansı aracılığıyla duyurulduğunu hatırlattı. Pehlivan, gazetecilere yöneltilen suçlamaların dayanağının yetersiz olduğunu belirterek, bu sürecin Ergenekon dönemindeki "kumpaslarla" benzerlik taşıdığını ifade etti. O dönemde suçluların yalan beyanlarla kurtulduğunu hatırlatan Pehlivan, bugün benzer yöntemlerle gazetecilerin susturulmaya çalışıldığını söyledi.
"Ergenekon Kumpaslarıyla Birebir Aynı"
Pehlivan konuyla ilgili olarak şunları aktardı:
“Eğer “karalama” ve “suçlama” diye bir şey varsa bunu bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmasına dayanarak Anadolu Ajansı yapmıyor mu? Bakınız. Lafı hiç dolandırmayacağım. Yaşadığımız, Ergenekon kumpaslarıyla birebir aynıdır. O dönemde hapisteki gerçek katiller, tecavüzcüler ya da örgüt liderleri özgürlüğe çıkış kapısını yalan itiraflarda bulmuştu. Gün geldi, merdiven yapılan o suçlu tanıklar yine itirafçı oldu ve bu kez de kendilerini kullanan yargı mensuplarını şikâyet etti. Demem o ki bugün gazetecileri susturmak için suç uyduran savcılar o tanıklara hiç güvenmesin.”
Türkiye'de basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti konuları sık sık gündeme geliyor. Bu tür olaylar, gazetecilerin üzerindeki baskıyı artırarak, kamuoyunun doğru bilgiye ulaşmasını zorlaştırabilir. Barış Pehlivan'ın açıklamaları, bu endişeleri daha da derinleştiriyor. Umarız, yargı süreci adil bir şekilde yürütülür ve gerçeklerin ortaya çıkması sağlanır.