CHP Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Çayırhan maden ocağında yaşanan ve 14 işçinin yaralanmasına neden olan göçük sonrası sert tepki gösterdi. Karaca, özelleştirme sürecinin işçilerin canını hiçe sayarak yapıldığını iddia etti.
Özelleştirme mi, İnfaz mı?
Gülizar Biçer Karaca, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, maden işçilerinin aylarca özelleştirmeye karşı direndiğini ancak seslerinin duyulmadığını belirtti. Ocağın kısa süre önce özelleştirildiğini vurgulayan Karaca, özelleştirme sürecinin hukuksuz bir şekilde ve işçilerin canı hiçe sayılarak yapıldığını iddia etti. Karaca, "AKP’nin ‘özelleştirme’ dediği şey, emeğin ve toprağın sistematik infazıdır. Özelleştirme bu düzende, imha yöntemidir. Çünkü bu rejimin odağında, işçinin sesi değil, sermayenin ihalesi vardır" ifadelerini kullandı.
"Kaza Değil, Suç Ortaklığı"
Karaca, Çayırhan'daki santralin, devletin gözetim görevinden çekildiği ve sermayeye devrettiği halkın malı ve işçinin canı olduğunu belirtti. Yaşanan göçüğün bir kaza olmadığını savunan Karaca, "ranta dayalı rejimin işçinin bedenindeki suç ortaklığı" olarak nitelendirdi. Karaca, "Ve AKP, bu cinayet düzeninin siyasal müteahhididir" şeklinde konuştu.
Özelleştirmenin Ardındaki Gerçekler
Türkiye'de özelleştirme uygulamaları uzun yıllardır tartışma konusu olmuştur. Savunanlar, özelleştirmenin verimliliği artırdığını ve rekabeti teşvik ettiğini öne sürerken, eleştirenler ise kamu hizmetlerinin kalitesinin düştüğünü ve işçi haklarının ihlal edildiğini savunmaktadır. Özelleştirme süreçlerinde şeffaflık ve denetim mekanizmalarının yetersizliği, yolsuzluk iddialarını da beraberinde getirebilmektedir.
- Özelleştirme süreçlerinde işçi hakları korunmalı mıdır?
- Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi halkın yararına mıdır?
- Özelleştirme süreçlerinde şeffaflık sağlanmalı mıdır?
Bu sorular, özelleştirme tartışmalarının temelini oluşturmaktadır.
Sonuç
Çayırhan maden ocağında yaşanan göçük ve CHP Milletvekili Gülizar Biçer Karaca'nın açıklamaları, özelleştirme uygulamalarının sonuçlarını ve işçi hakları konusundaki hassasiyeti bir kez daha gündeme getirmiştir. Bu tür olaylar, özelleştirme süreçlerinin daha dikkatli ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini göstermektedir. İşçi sağlığı ve güvenliği ön planda tutulmalı, kamu hizmetlerinin kalitesi korunmalı ve özelleştirme uygulamalarının toplumsal etkileri detaylı bir şekilde analiz edilmelidir. Aksi takdirde, özelleştirme uygulamaları, sadece ekonomik kazanç sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda sosyal ve insani maliyetlere de yol açabilir.