Kızılcık Şerbeti: Aşk mı Reyting mi? RTÜK Şoku!
Gündem

Kızılcık Şerbeti: Aşk mı Reyting mi? RTÜK Şoku!


26 September 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 26 September 2025

Kızılcık Şerbeti dizisi, muhafazakâr ve seküler yaşam biçimlerini aynı evrende buluşturarak Türkiye'nin hassas fay hatlarını ekranlara taşıyor. Yeni sezon fragmanındaki "yasak ilişki" iması, tepkilere yol açınca RTÜK'ün "aile yapısına zarar" gerekçesiyle uyarılarını tetikledi ve fragman geri çekildi, senaryo değişti. Bu olay, televizyonun bazen bir ayna, bazen de o aynayı tutan el olduğunu bir kez daha gösterdi. Aileyi tartışma masasına yatıran, inançla sekülerliği yan yana getiren, değerlerle arzuları çarpıştıran her sahne, bilinçli bir tercihtir. Televizyonun gösterdikleri, masum bir kurmaca olmaktan çıkar ve ekranın her seçimi, toplumsal bir hesaplaşmanın kapısını aralar. Ekranlarımızda gördüğümüz şey, "örf ile reyting, ahlak ile algoritma, sanat ile sansasyon" arasındaki mücadelenin en güncel halidir.

Gündüz Kuşağı vs. Prime Time Diziler: Fark Ne?

Dizilere yöneltilen eleştirilere karşı sıkça duyulan "Gündüz kuşağında daha fazlası yaşanıyor, dizilerde neden olmasın?" savunması, medyanın işlevini ve topluma etkisini göz ardı eden yüzeysel bir yaklaşımdır. Gündüz kuşağı programları toplumsal yozlaşmayı teşhir ederken, diziler aynı yozlaşmayı estetikleştirip normalleştirir. Televizyon, gündüz kuşağında "toplumsal ayıpların pazarlandığı" bir sahne açarken, prime time dizilerinde aynı ayıpları romantik ve kabul edilebilir kılar. İnsanlar gündüz kuşağını ibretle izlerken, dizilerle duygusal bağ kurarak tüketir. Senaristlerin, her iki alandaki çürümeyi fark edip medyanın toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeyi denemeleri gerekir.

Tepkiler Neden Gecikmeli Geliyor?

Toplumsal tepkilerin genellikle gecikmeli ve belirli bir eşiğe bağlı olarak ortaya çıkmasının üç temel nedeni vardır:

  • Kademeli Normalleştirme: Aykırı içerikler küçük dozlarla sunulur ve zamanla kabul eşiği yükseltilir.
  • Gündem Ekonomisi: Sosyal medya algoritmaları itirazları görünmez kılar, kriz anlarını ve patlama noktalarını ödüllendirir.
  • Ahlaki Muhasebe ve Bilişsel Çelişki: Haftalarca izleyip susan bireyler, kritik bir noktada biriken rahatsızlıklarını dışa vurur.

Sonuç olarak, bir tepki-reyting-tekrar sarmalı oluşur. Tepki, diziyi daha fazla konuşturur, konuşulurluk reytinge dönüşür ve reyting benzer şokların yeniden üretilmesini teşvik eder. Bu nedenle, çoğu zaman "patlayınca konuşuruz."

Şok Sahneler: Sanat mı, Sansasyon mu?

İki temel motivasyon çoğu zaman üst üste biner: piyasa rasyonalitesi ve temsil/tartışma arzusu. Rekabet ortamında konuşulma garantisi, şok etkisi yaratan sahnelerdedir. Aykırılık sansasyon üretir ve sansasyon viral biçimde yayılır. Görmezden gelinen toplumsal olguları gündeme taşıyarak tartışma açma isteği de devreye girer. Ancak asıl problem, sunum dilinde başlar. Romantize ederek, bir aşk şarkısı eşliğinde sevimli hale getirerek ya da mizahla yumuşatarak normalleştirme algısı yaratılır. Bu durum, tartışmayı temsiliyetin cesareti ile etik sunum arasındaki dar koridorda büyütür. "Kötülüğü göstermek" ile "kötülüğü estetikle meşrulaştırmak" farklı şeylerdir ve tartışmanın düğümü tam buradadır.

90'lar ve 2000'ler, orta yaş görünümlü oyuncuların "liseli" rolleriyle gençliği karikatürize eden bir miras bıraktı. Sınav kaygısı, kimlik arayışı gibi gerçek meseleler, pastel çatışmalara indirgenerek ciddiyet buharlaştırıldı. Mekân ve sınıf tasarımı açısından ise okul, iş yeri ve ev toplumsal laboratuvar olmaktan çıkıp romantik komedi setine dönüştü. Bugünün "ilişki estetiği" tartışmaları, bir yönüyle dünün bu hafifletilmiş imgelerine de dayanıyor. Çünkü yıllarca eğlence kisvesi altında kötü davranış normları izleyicinin ruhuna kodlanmış oldu.

Büyük resmi görmek isteyenler için temel denklem şudur: Kurgu + Piyasa + Denetim + Algoritma = Davranış Normu. Bu denklemin "eleştirel öznesi" olabildiğimiz ölçüde, neyin sanatsal cesaret, neyin normalleştirme olduğunu ayırt edebiliriz. O zaman ekran, bilinçli toplumun kendi aynasını parlatacağı bir meydan olur. Dizilerde tabular yıkıldıkça, sınırlar zorlandıkça dizi sosyal medyada trend oluyor, herkes o sahneyi konuşuyor. Bu durum, yapımların bizi getirdiği noktanın sorgulanmasına yol açıyor.