Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş merkezli zelzelelerin akabinde dördüncü sefer zelzele bölgesine geldi. Dün Malatya’da gelen Kılıçdaroğlu, geceyi Kahramanmaraş’ta bir çadırkentte geçirdi. Kılıçdaroğlu, bugün Kahramanmaraş’ın ilçelerini ziyaret ederek sarsıntıdan etkilenen yurttaşların meselelerini dinledi.
Kılıçdaroğlu’na; CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP Genel Lider Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, CHP Lokal İdarelerden Sorumlu Genel Lider Yardımcısı Seyit Torun, CHP Genel Lider Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel ile Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş ile Çankaya Belediye Lideri Alper Taşdelen eşlik etti.
Kılıçdaroğlu, bir çadırda Kahramanmaraş’taki sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, esnaf, ticaret, sanayi ve ziraat odalarının temsilcileriyle bir ortaya geldi, meselelerini dinledi. Görüşlerini temsilcilere aktaran Kılıçdaroğlu, daha sonra basın mensuplarına açıklama yaptı.
“FAİZ BORÇLARININ KESİNLİKLE SİLİNMESİ LAZIM”
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
* “Kahramanmaraş’ta sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları, ticaret ve sanayi odası, esnaf odası, ziraat odası yetkilileri ile görüştük. Pek çok sorun aktardılar bize. Düşündüklerimizi, sorunun nasıl aşılacağı konusunda fikirlerimizi kendileri ile paylaştık. Kısa vadeli, orta vadeli ve uzun vadeli programların kesinlikle yapılması ve kamuoyuyla paylaşılması lazım. Kısa vadede esnafın, endüstricinin, tüccarın, konutu, dükkanı yıkılan insanın faiz borçlarının kesinlikle silinmesi lazım. Bunu kendilerine aktardık. Kredi borçlarını ise onların kaldırabilecekleri bir vakit dilimine nazaran ayarlanması ve taksitlendirilmesi lazım.
“SANAYİ KURULUŞLARININ YİNE AYAĞA KALDIRILMASI LAZIM”
* Önemli sorun yaşayan sanayi kuruluşları var. Bu sanayi kuruluşlarının yine ayağa kaldırılması lazım. Bu hususta da kredi takviyeleri muhtaçlıkları var. Bu gereksinimlerin da kesinlikle sağlanması gerekiyor. Bankaların bu mevzuda iktidarla oturup konuşarak bu sorunu aşması için ya proje üretmeleri gerekiyor ya da siyasal iktidarın aşikâr hususta bankalara garanti vermesi gerekir. Bu sorunu bu formuyla aşabilirler.
“ÇOK SAYIDA İNSAN KAHRAMANMARAŞ’I DA TERK ETMİŞ DURUMDA”
* En değerli meselelerden birisi de nitelikli eleman sorunu. Çok sayıda insan Malatya’yı, Hatay’ı terk ettiği üzere Kahramanmaraş’ı da terk etmiş durumda. Bunlar büyük ölçüde Kahramanmaraş’ın dışında. Çocuklarını da bunlar okula verdi ve nitelikli işçi, usta, mühendis üzere olmadığı için fabrikalar verimli çalışamıyor, birtakım fabrikalar hiç çalışamıyor. Münasebetiyle nitelikli işçinin fabrikaya, iş başına dönmesi ve çalışması için de aşikâr teşviklerin getirilmesi gerektiği tabir edildi. Bir endüstrici ‘bir maaşı biz verelim, en azından belirli bir mühlet içinde bir maaş da devlet versin’ diye tabir etti. Bu yapılabilirse beşerler gelip iş başı yapabilir, biz onlara konteyner imkanı sağlayabiliriz, burada çalışabilirler diye tabir ettil Ben de bunu dillendireceğimi, kamuoyuna yansıtacağımı tabir ettim.
“GÜBRE, YEM DAYANAĞI VERİLECEK”
* Çiftçilerin problemleri var. Ankara Büyükşehir Belediye Liderimiz bir protokol yaptı, burada esnaf ve çiftçilerle ilgili. Burada aşikâr düzenlemeler olacak. Ankara Büyükşehir Belediye Liderimiz kendilerini destekleyecek protokol çerçevesinde. Ankara’ya gelecekler, aşikâr imkanlar sağlanacak, rastgele bir kira alınmayacak. Gübre, yem dayanağı verilecek. Bütün bunların tamamını yapacağız. Ankara Büyükşehir’in Kahramanmaraş’a verdiği takviyesi İstanbul, Muğla, Aydın üzere büyük belediyelerimiz de başka sorumlu oldukları kentlere birebir dayanağı verecekler.
“DEVLET İDARESİ CİDDİYET İSTER”
* İşin özü şu, devleti yönetenler kısa vadede ne yapacaklarını açıklasın, orta vadede ne yapacaklarını açıklasın, uzun vadede ne yapacaklarını açıklasın. Devlet dediğiniz kurum liyakatle yönetilir. Devlet dediğiniz kurum, bir riskle, tehlike ile karşı karşıya kaldığında neyi, nasıl yapacağını, hangi vadede yapacağını oturup topluma söz eder. Kendilerine, endüstrici arkadaşlara sordum, sanki değişik alanlardan Hazine, Maliye, Bayındırlık, Planlama’dan bürokratlar gelip de sizinle konuştular mı? Var olan meselelerini için size bir proje sundular mı? Bunun yapılabilirliği konusunda sizi tatmin edip etmediği konusunda bir çalışma yaptılar mı diye… Yok arkadaşlar, yok. Devlet idaresi ciddiyet ister. Günübirlik kararlarla devlet yönetilmez. Bu anlayış meseleleri çözmez, var olan meseleleri çok daha büyük yeni sıkıntılar ekler. Türkiye’nin güzel yönetilmesi lazım.
“VAR OLAN SIKINTILARIN TAMAMINI MİLLET İTTİFAKI OLARAK SIRTLANACAĞIZ”
* Buradan bütün vatandaşlarıma şunu söylemek isterim; hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın. Bunların tamamını ancak tamamını, var olan meselelerin tamamını sırtlanacağız. Millet İttifakı olarak sırtlanacağız. Bütün meseleleri çözeceğiz. Bütün vatandaşlarım emin olsunlar. Hiç kimse ümitsizliğe kapılmasın. Türkiye güçlü ve kâfi kaynakları olan bir ülkedir. Şayet yeterli bir idare, halkına hesap veren, saydam bir idare olduğu takdirde pek çok kuruluştan yardım da alabiliriz, pek çok kuruluştan düşündüğümüzden çok daha uygun şartlarda kredi de alabiliriz. Türkiye bu sorunu aşar.
“EMİN OLUN BÜTÜN SIKINTILARI ADALET İÇİNDE ÇÖZECEĞİZ”
* Ayrıyeten sarsıntı bölgesiyle ilgili alınacak kararların bir bütün halinde alınması lazım. Burada konutlar yıkıldı, fabrikalar ziyan gördü. Tıpkı şey Adıyaman’da da Hatay’da da oldu. Hasebiyle kararların bir bütünlük içinde ele alınıp kıymetlendirilmesi lazım. Bu bütünlükten uzak modül parça kararlar alınırsa yeniden meseleler çözülemez. Fakat biz Millet İttifakı olarak bütün problemlere talibiz ve emin olun bütün meseleleri adalet içinde çözeceğiz.
“GÜZEL BİR GELECEK İNŞA EDİYORUZ”
* Bir binanın, bir iş yerinin üretiminde yalnızca bir kişinin sorumluluğu yoktur. O binanın, o iş yerinin üretiminden meskene taşınıncaya kadar olan süreçte, onlarca kişinin imzası vardır. Ve onlarca kişinin her birisinin de farklı ayrı sorumluluğu vardır. Sorumlular hakkında da davaların açılması lazım. Yani… Bu kadar insanın vefatından sorumlu olanların, imza atanların ellerini, kollarını sallayarak kentlerin sokaklarında gezmesini asla kabul etmiyorum. Yeri geldiğinde onların da hesap vermesi lazım. Yazıktır; günahtır.
* Bu kadar insanın kanı yerde kalmamalı. Şayet bu kadar insanın kanı yerde kalıyorsa biz, hoş bir gelecek, inançlı bir gelecek, adaletli bir gelecek inşa edemeyiz. Biz hoş bir gelecek inşa ediyoruz ki hesap verilsin ki o imzayı atanlar bir daha imza atarken o binayı o dükkânı satın alacak kişinin sıhhatini düşünebilsin. Ona nazaran imza atabilsin. Yaptığı binanın sağlam olduğunu, altına attığı imzanın da sağlam imza olduğunu herkese duyurabilsin.” ANKA
KAYNAK : Sözcü
