İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay sonrası gözaltına alınması, öğrenci grupları tarafından protesto edilmişti. Bu protestoların ardından açılan dava ise oldukça tartışmalı bir iddianame ile gündeme geldi. İddiaya göre, savcılık, öğrencilerin sosyal medya üzerinden yaptıkları "sokağa çıkalım", "hukuksuzluğa karşı bir aradayız" ve "Saraçhane'ye yürüyoruz" şeklindeki paylaşımlarını suç unsuru olarak değerlendirdi ve bu paylaşımlar için ceza talep etti.
Öğrencilerin Protesto Eylemleri ve İddianame
Öğrencilerin, Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasına tepki olarak gerçekleştirdikleri protesto eylemleri, demokratik haklarını kullanma çerçevesinde değerlendiriliyordu. Ancak savcılığın hazırladığı iddianame, bu eylemleri ve özellikle sosyal medya paylaşımlarını suç olarak nitelendirmesiyle büyük bir tartışma başlattı. İddianamede, öğrencilerin paylaşımlarının kamu düzenini bozmaya yönelik olduğu iddia edildi.
İddianamede yer alan bazı ifadeler ise dikkat çekici:
- "Sokağa çıkalım" çağrısının, şiddeti teşvik ettiği,
- "Hukuksuzluğa karşı bir aradayız" ifadesinin, mevcut hükümeti hedef aldığı,
- "Saraçhane'ye yürüyoruz" paylaşımının, izinsiz gösteri yapmaya davet olduğu öne sürülüyor.
Hukukçulardan Tepkiler ve İfade Özgürlüğü Tartışması
Savcılığın iddianamesine hukukçulardan da tepkiler gecikmedi. Birçok hukukçu, öğrencilerin temel demokratik haklarını kullandığını ve ifade özgürlüğünün bu tür paylaşımları kapsadığını savundu. İddianamenin, ifade özgürlüğüne yönelik bir kısıtlama olduğu ve demokratik değerlere aykırı olduğu yönünde eleştiriler yapıldı.
Konuyla ilgili açıklama yapan bir hukukçu, "Bu iddianame, ifade özgürlüğünün ne kadar tehlikede olduğunu gösteriyor. Öğrencilerin barışçıl bir şekilde tepki göstermesi suç olarak değerlendirilemez. Bu, demokratik bir toplumda kabul edilemez bir durumdur" dedi.
Olayın Muhtemel Sonuçları
Bu davanın sonucunda, öğrencilerin ceza alması durumunda, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve protesto hakkı konusunda önemli bir emsal teşkil edeceği düşünülüyor. Hukukçular, bu tür davaların, insanların demokratik haklarını kullanmaktan çekinmesine neden olabileceği ve toplumda bir otosansür ortamı yaratabileceği konusunda uyarıyor.
Bu skandal iddianame, Türkiye'de hukuk devleti ilkesinin ne kadar zedelendiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Umuyoruz ki, yargı süreci adil bir şekilde ilerler ve öğrencilerin ifade özgürlüğü hakkı korunur.