
CHP'den Çalık Çağrısı: Düşman Hukuku Son Bulmalı!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz, İBB'ye yönelik operasyonlar kapsamında tutuklanan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık'ın sağlık durumunun kötüleşmesi üzerine sert tepki gösterdi. Şahbaz, Çalık'ın tutukluluğunun "düşman hukukuna" dönüştüğünü savunarak derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Çalık'ın Sağlık Durumu Endişe Verici
Şahbaz, basın toplantısında Çalık'ın geçmişte iki kez lösemi ve bir kez lenfoma tanısı aldığını, ağır bir onkolojik tedavi süreci geçirdiğini hatırlattı. Bağışıklık sistemi hassas olan bir bireyin cezaevi koşullarında tutulmasının yaşam hakkını tehdit ettiğini vurguladı. Çalık'ın ailesinden ve avukatlarından yüzlerce kilometre uzağa İzmir Buca Cezaevine nakledildiğini, burada kötü yaşam koşulları ve stresli ortam nedeniyle kısa sürede 15 kilo kaybettiğini belirtti. Şahbaz, avukatların açıklamasına göre Çalık'ın lenf nodlarında büyüme ve hastalığının tekrarı şüphesiyle hastaneye kaldırıldığını da sözlerine ekledi.
Şahbaz, "Sağlık durumu bu kadar ağır bir belediye başkanının tutuklu yargılanması tutukluluğu, insan yaşamını tehdit eden ağır bir düşman hukuku uygulamasına dönüştürmüştür" dedi. İnsan ve toplum vicdanını yaralayan, yaşam hakkına doğrudan saldırı anlamı taşıyan tutukluluk halinin devamına derhal son verilmesi gerektiğini savundu. Çalık'ın sağlık durumu dikkate alınarak tutuksuz şekilde yargılanması gerektiğini belirtti.
Şahbaz, Mehmet Murat Çalık'ın seçilmiş bir belediye başkanı olarak görevini hiçbir kaçma, delilleri karartma ya da yargılamayı engelleme şüphesi doğurmadan yürüttüğünü vurguladı. Yerleşik ikametgâhı, kamuya açık görev konumu ve bilinen yaşam biçimi dikkate alındığında, tutuklamaya gerekçe oluşturabilecek hiçbir somut durum bulunmadığını ifade etti. Yetkililere çağrıda bulunarak, Mehmet Murat Çalık’ın hem bir yurttaş olarak yaşam hakkı, hem de seçilmiş bir belediye başkanı olarak yargı sürecinin derhal tutuksuz biçimde devam ettirilmesini istedi.
Tayfun Kahraman'ın Durumu da Gündemde
Şahbaz, Gezi eylemleri esnasında TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı olarak görev yapan Tayfun Kahraman'ın da durumuna değindi. Kahraman'ın Nisan 2022’de tutuklandığı zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı görevini yürüttüğünü hatırlattı. Aradan geçen 38 ay boyunca MS hastası olarak Silivri Kapalı Cezaevinde tutulduğunu belirtti. Cezaevinde sağlık hakkına ulaşımı ayrıca cezalandırmaya dönüştüren uygulamalara bir örnek olarak, MS hastalığı nedeniyle cezaevinden sağlık kurumuna sevk esnasında aç susuz, elleri kelepçeli, 1 metrekarelik çelik bir hücre içinde yolculuk ettirilerek bu halde saatlerce araçta bekletildiğini söyledi. MS hastalığı için hastane kontrollerinde istenen MR randevusu için üç ay sonraya, Eylül 2025’e randevu verilmesinin kabul edilemez olduğunu, sağlık hakkına bir saldırı olduğunu vurguladı. Tayfun Kahraman'ın ailesinin yanında doktorları ile birlikte tedavisini sürdürmesi gerektiğini ifade etti.
Nükleer Saldırılar Halk Sağlığını Tehdit Ediyor
Şahbaz, İran'daki nükleer tesislere yönelik saldırılara da değinerek, bu saldırıların halk sağlığı krizi yaratma riski taşıdığını söyledi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) nükleer ve kimyasal sızıntılar meydana geldiğini açıkladığını hatırlattı. Bu gelişmelerin sadece İran halkını değil, tüm bölgeyi ve Türkiye'yi de tehdit ettiğini vurguladı. Milyonlarca insanın yaşam hakkını, sağlıklı çevrede yaşama hakkını ve nesiller boyunca sağlık güvenliğini tehdit ettiğini belirtti. İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılar sonrası ortaya çıkan iyonizan radyasyon ve toksik kimyasalların, kısa vadede Akut Radyasyon Sendromları ve organ yetmezliklerine kadar giden hasarlara, uzun vadede ise tiroid kanseri ve lösemi gibi kanserden, çocuklarda gelişim bozuklukları ve nesiller boyu aktarılacak genetik hastalıklara, ve kitlesel ruh sağlığı sorunlarına ve sağlık sisteminde çöküşe neden olabileceği uyarısında bulundu.
Şahbaz, Çernobil ve Fukuşima'da yaşananların acıları hala dinmemişken, şimdi yeni bir felaketin kapıda olduğunu söyledi. Bu krizin sadece İran halkını değil, komşu ülkeleri ve tüm bölge halklarını dolayısıyla Türkiye’yi de tehdit ettiğini belirtti. Özellikle Van, Hakkari, Ağrı, Kars, Ardahan ve Iğdır illerimizde radyasyon riskine karşı acil önlemler alınması gerektiğini ifade etti.
Acil Talepler ve Öneriler
- BM, WHO ve IAEA katkılarıyla İran’da ve bölge sınırlarında sağlık ve çevre etkileri izlenmeli, şeffaf raporlama yapılmalıdır.
- Radyasyon riski altındaki bölgelerde halkın tahliyesi, potasyum iyodür dağıtımı ve sağlık hizmetlerinin güvenliği sağlanmalıdır.
- Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, AFAD ve İlgili Kurumlarından, Tarım ürünleri ve su kaynaklarında acil analiz ve denetimler başlatılarak halkın bilgilendirilmesini, Van, Hakkâri, Ağrı, Kars, Ardahan, Iğdır gibi sınır illerimizde radyasyon izleme ve halk sağlığı denetimlerinin artırılmasını ve tüm bulguların kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılmasını bekliyoruz.
- Olası kitlesel göç hareketlerinde radyasyon kontaminasyonu da göz önüne alınarak, uygulanacak önlemlerin kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılmasını bekliyoruz.
CHP olarak sivil halkı korumanın uluslararası bir sorumluluk olduğunu hatırlatıyor, barıştan ve yaşam hakkından yana tüm siyasi güçleri, bilim insanlarını, sağlık meslek örgütlerini ve yurttaşlarımızı birlikte bölgemizdeki savaşa, nükleer silahlanmaya ve nükleer tesislerin vurulmasına karşı ses yükseltmeye çağırıyoruz. Tüm bu gelişmeleri yakından izlemeye, halk sağlığını ve yaşam hakkını savunmaya devam edeceğiz.