[ad_1]
LEFKOŞA’YA GİDEN YOL
1935 Balıkesir doğumlu Şehit Pilot Binbaşı Fehmi Ercan, 181’inci filo kumandanıydı.
1971’de, yani Barış Harekatından üç yıl evvel 10 ay kadar Kıbrıs Türk Alayı’nda vazife yapmıştı. Bu periyotta Türkiye’nin beklenen bir müdahalesi sırasında vurulacak maksatları belirlemişti. Kendisinden sonra adaya gelen havacı subaylar da bu misyonu sürdürmüşlerdi.
Binbaşı Ercan, 1974’deki Kıbrıs Barış Harekatının birinci günü 20 Temmuz’da adaya çıkarma yapan birliklerin içerisindeydi. Misyonu, Türk Hava Kuvvetlerine ilişkin jetleri yerden düşman gayelerine yönlendirmekti. Yavuz Çıkarma Plajına ayak basar basmaz 50’nci Piyade Alayı Harekat Komuta Merkezi ve Alay Karargahı olarak kullanılan binaya geçti. Telsizler kuruldu. “Yakın Hava Desteği” sağlayacak üç hava irtibat subayı hummalı bir çalışma içerisine girdi. Hava kararıncaya kadar Türk savaş uçaklarına yerden bilgiler aktarılmaya devam etti.
Ne var ki karargah merkezi 21 Temmuz sabaha karşı bir roket saldırısının amacı oldu. Akında 50. Piyade Alayı’nın kumandanı Albay İbrahim Karaoğlanoğlu’yla birlikte Binbaşı Fehmi Ercan ve beş er şehit düştü.
Binbaşı Ercan’ın çıkarma günü Türk jetlerine gösterdiği amaçlar sayesinde Lefkoşa’ya giden yol açılmıştı. Beşparmak Dağları üzerindeki düşman mevzileri vurulurken 39 yaşında şehit olan Havacı subay Fehmi Ercan’ın ismi, elbetteki silah arkadaşları tarafından sonsuza kadar yaşatılacaktı.
“ERCAN BÖLGENİZDEYİZ”
Ercan Havaalanı, sivil hava trafiğine 3 Şubat 1975 yılında Türkiye’den gelen F-28 tipi 65 kişilik yolcu uçağı ile açıldı. Bu olay dünyada büyük yankı uyandırdı, zira Lefkoşa havaalanı savaşta devre dışı kalmıştı ve şimdi Rumların Larnaka havaalanı faaliyete geçmemişti.
Ana pist 15 Haziran 1976 yılında hizmete girerken, Hava Trafik Denetim Hizmeti de 21 Mart 1977 yılı prestijiyle verilmeye başladı.
Böylece Ortadoğu ile Avrupa ortasında bir köprü konumunda bulunan Ercan dünya havacılığının hizmetine sunuldu. Ama, Kıbrıs Türklerinin işlettiği bu yeni havaalanına karşı memleketler arası önyargı ve “savaş ihtimalinin” tedirginliği devam ediyordu.
21 Mart günü geç saatlere kadar telsiz frekansında sessizlik karar sürdü. Nihayet geceyarısına gerçek denetim kulesindeki telsiz frekansından bir ses duyuldu; “Ercan, Ercan… Bölgenizdeyiz.”
İtalya Havayollarına ilişkin yolcu bir uçağı Kıbrıs semalarından Türklerin toprağındaki Denetim Kulesine uçuş bilgisi veriyordu. Bayrak görülmüştü. Kıbrıs Türkleri dünya çapında tanınma yolunda bu halde birinci kere kabul görmüştü. “ECN” harfleri, memleketler arası havacılıkta resmen tanınan bir meydanın rumuzuydu artık.
Ercan’daki vazifeliler gözyaşları içerisinde birbirlerine sarıldılar.
Bundan sonra, bölgeden geçen uçaklar belirsizliğin getirdiği tedirginliği yaşamadan emniyet içinde rahatça uçabileceklerdi.
Ne var ki, “Ercan” ismi Türkler için yalnızca bir havacılık sembolü değildi.
15 Kasım 1983’de bağımsızlığını ilan edecek bir ulusun bu yolda verdiği gayretin sembol isimlerinden biri haline gelecekti.
Bir şehidin isminden bir ulusun varoluş uğraşına “Ercan”, Kıbrıs Türkleri için tanınma yolunda parola olacaktı.
[ad_2]