
Atatürk'ü Kahkahaya Boğan Film! Kadın Erkek Eşitliği Başladı
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, sanata ve sanatçıya verdiği değerle bilinen bir liderdi. Ancak onun sinemaya olan özel ilgisi, Charlie Chaplin’in “Şarlo İdam Mahkumu” adlı kısa filmiyle bambaşka bir boyut kazandı. Bu film, sadece Atatürk’ü kahkahaya boğan bir yapım olmakla kalmayıp, aynı zamanda kadın ve erkeklerin Türkiye’de ilk kez birlikte sinema izlediği tarihi bir anın da sembolü oldu.
Atatürk ve Sanat Anlayışı
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, sanatı bir ulusun uygarlık yolundaki en önemli pusulası olarak görmüştür. Onun "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sözü, bu inancın en açık ve net ifadesidir. Atatürk sadece bir devlet adamı olmakla kalmayıp, aynı zamanda tiyatrodan müziğe, resimden sinemaya kadar her alanda sanatın gücünü derinden hisseden bir insandı. Özellikle sinemaya olan ilgisi, o dönemin tanıkları tarafından da sık sık dile getirilmiştir.
Atatürk'ün sanata verdiği önem, sadece sözde kalmamış, hayata geçirdiği uygulamalarla da kendini göstermiştir. Ülkenin dört bir yanında sanat okullarının açılmasına öncülük etmiş, yetenekli gençlerin yurt dışında eğitim almasını sağlamış ve sanatçıları her zaman desteklemiştir. Onun bu vizyonu sayesinde, Türkiye Cumhuriyeti kısa sürede sanat ve kültür alanında önemli adımlar atmış ve dünya sahnesinde saygın bir yer edinmiştir.
"Şarlo İdam Mahkumu": Kahkahalarla Gelen Eşitlik
Atatürk’ün sinemaya olan ilgisinin en bilinen örneklerinden birisi, Charlie Chaplin’in “Şarlo İdam Mahkumu” adlı kısa filmine verdiği içten tepkidir. Bu filmi izlerken kahkahalarını tutamayan Atatürk, yanındaki Cemil Fikir’e dönerek şöyle demiştir: “Cemil, hayatımda hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. Şunu bir kere daha izlesek olmaz mı?” Ve film derhal yeniden başlatılmıştır. Atatürk, filmi ikinci kez izlerken de aynı keyifle gülmüş ve eğlenmiştir.
O gün Atatürk, filmi eşi Latife Hanım ile birlikte Ankara Sineması’nda izlemekteydi. Ancak içeriye girdiğinde dikkatini çeken bir şey olmuştur: Salonda hiç kadın izleyici bulunmamaktaydı. Cemil Fikir’in anlattığına göre, Atatürk hemen sormuştur: “Cemil, neden burada hiç kadın yok?” Alınan cevap oldukça şaşırtıcıdır: “Paşam, kadınlara özel olarak sadece salı günleri sinema gösterimi yapıyoruz.” Atatürk, bu cevaba karşılık olarak derhal yaverine dönmüş ve şu tarihi talimatı vermiştir: “Dışarıdaki tüm kadınları hemen içeriye alın!” Bir anda sinemanın kapıları açılmış, dışarıda bekleyen kadınlar salona girmiş ve Gazi Paşa’yı coşkulu alkışlarla selamlamışlardır.
Kadın ve Erkek Eşitliğine Doğru Atılan Sembolik Bir Adım
O akşam, Türk sinema tarihinde gerçekten bir ilk yaşanmıştır. Kadınlar ve erkekler, aynı salonda yan yana birlikte film izleme fırsatı bulmuşlardır. Atatürk’ün bir komedi filmi izlerken attığı bu oldukça küçük fakat bir o kadar da devrim niteliğindeki adım, Türkiye’de kadın-erkek eşitliğinin toplumsal hayata yansımaya başladığı en önemli anlardan biri olarak tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. O gece sadece bir film izlenmemiş, aynı zamanda bir toplumun modernleşme sürecinde yepyeni bir perde açılmıştır.
Atatürk'ün bu davranışı, sadece bir sinema etkinliğiyle sınırlı kalmamış, aynı zamanda kadınların toplumdaki yerinin güçlenmesine ve eşit haklara sahip olmasına yönelik önemli bir mesaj niteliği taşımıştır. O günden sonra, kadınlar Türk toplumunda daha aktif bir rol oynamaya başlamış ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılar sağlamışlardır.
Atatürk'ün Charlie Chaplin filmiyle başlayan bu tarihi an, Türkiye'de kadın-erkek eşitliği mücadelesinin sembolü haline gelmiş ve gelecek nesillere ilham kaynağı olmuştur. Onun vizyonu ve kararlılığı sayesinde, Türk kadını bugün toplumun her alanında başarıyla yer almakta ve ülkenin geleceğine yön vermektedir.










