İstanbul'da 9 yıl önce kayıtlara geçen ve doğal ölüm olarak değerlendirilen engelli Arda Karaman'ın ölümü, üvey babasının itirafıyla cinayet olduğu ortaya çıktı. Hüseyin Çavdar, küçük Arda'yı "çok ses yaptığı" gerekçesiyle öldürdüğünü kabul etti. Annesi Fatma Çavdar ise "suça yardım etme" suçlamasıyla tutuklandı. Bu olay, Isparta'da kayıp Mehmet Çetin soruşturması sırasında ortaya çıkan bir tanık ifadesiyle aydınlatıldı.

Cinayet Nasıl Ortaya Çıktı?

Olay, Isparta'nın Senirkent ilçesine bağlı Büyükkabaca Köyü'nde 2013 yılında kaybolan Mehmet Çetin soruşturması sırasında gündeme geldi. Bir televizyon programına bağlanan tanık, Fatma Çavdar'ın eski kayınvalidesi Remziye Y.'nin, Fatma Çavdar'ın bir yakınına engelli Arda Karaman'ın 2016 yılında Hüseyin Çavdar tarafından öldürüldüğünü söylediğini iddia etti. İlk başta iddiaları reddeden Fatma Çavdar, daha sonra tartışmalar nedeniyle cinayet iddiasını dile getirdiğini ancak sonra bu beyanından vazgeçtiğini belirtti. Ancak, başka bir tanığın da benzer yönde ifade vermesi üzerine soruşturma yeniden açıldı.

Çavdar Çifti Gözaltına Alındı ve İtiraf Geldi

Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla Fatma ve Hüseyin Çavdar çifti gözaltına alındı. Hüseyin Çavdar, emniyetteki sorgusunda Arda'yı çok ses çıkardığı için öldürdüğünü itiraf etti. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Hüseyin Çavdar, "çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan tutuklandı. Anne Fatma Çavdar ise "suça yardım etme" suçlamasıyla tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Mehmet Çetin Dosyasında Yeni Gelişmeler

Öte yandan, 2013 yılında kaybolan Mehmet Çetin dosyasında da yeni gelişmeler yaşandı. Çavdar çiftinin gözaltına alındığı gün, Mehmet Çetin'in eski eşi Derya K., arkadaşı Bayram A. ve Bekir B. de gözaltına alınarak Isparta'ya getirildi. Şüphelilerin emniyetteki ifadeleri devam ediyor. Bu iki olay arasındaki bağlantı ve Mehmet Çetin'in akıbetiyle ilgili soruşturma derinleştirilerek sürdürülüyor.

Arda Karaman cinayetinin aydınlatılması, yıllardır süren bir sır perdesini araladı. Üvey babanın itirafı, hem aileyi hem de kamuoyunu derinden sarstı. Bu trajik olay, savunmasız çocukların korunmasının ve aile içi şiddetin önlenmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.