Adana Müteahhitler Birliği Lideri Haydar Çakıroğlu, kentte 1999’dan evvel inşa edilen binaların üçüncü derece zelzele bölgesine uygun olarak yapıldığını söyledi ve tek cürümlünün müteahhitler olmadığını ve lokal idarelerin de sorumlu olduğunu savundu.
Çakıroğlu, “Bu kadar dayanıksız betonlarla bu inşaatlar yapıldı. O zamanki kaideler böyleydi” dedi.
‘RUHSAT VEREN LOKAL İDARELER DE SORUMLU’
Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki zelzeleler nedeniyle Adana’da 13 bina yıkıldı, 418 kişi de hayatını kaybetti.
Binlerce binanın az ve orta hasarlı olduğu kentte şu ana kadar yapılan incelemelerde, 200 binanın ağır hasarlı olduğu saptandı.
Müteahhitlerin 1999’dan evvel kanuna nazaran iş yaptığını ve tek hatalının onlar olmadığını kaydeden Çakıroğlu, ruhsat veren mahallî idarelerin de sorumlu olduğunu lisana getirdi.
‘BU BİNALARI YAPANLAR SORGULANABİLİR Mİ, BİZE NAZARAN HAYIR’
Müteahhitlerin organizatör pozisyonunda olduğunu ve yapı gereçleriyle personelliği buluşturduğunu anlatan Çakıroğlu, şöyle devam etti:
“Adana üçüncü sınıf sarsıntı bölgesiydi. Osmaniye ise ikinci dereceydi. Osmaniye’de yaptığınız projeyi daha sağlam yapacaktınız, Adana’da ise daha esnek yapılacaktı.
Üçüncü sınıf olan zelzele bölgesi 2018’de ikinci sınıf sarsıntı bölgesi olarak değiştirildi. Bir kolonun 30 demiri olacaksa daha evvelki sarsıntı direktörlüğünde 20 tane demir koyabilirsin, diyorlardı. 2018’de ise çıkan kanunla birlikte Hem 30 demir koyacaksın hem de bu demirler tırtıklı olacak denildi.
1999’dan evvel yapılmış bütün binalar üçüncü sınıf zelzele bölgesine nazaran yapıldı ve dayanıma az olan binalardı. Bu binaları yapanların kabahati sorgulanabilir mi? Bize nazaran, hayır.
Bu kadar dayanıksız betonlarla bu inşaatlar yapıldı. O zamanki koşullar böyleydi. 1999 öncesi bu türlü binalar yapılmasına karşın zelzelede başka vilayetlere nazaran en az hasarla atlatmışız.”
‘ÇAKIL VE KUMU ALIYORDUK, CIVIK OLSUN DİYE SU KATILIYORDU’
‘Yapı Kontrol Kanunu’nun ise 2001’de yürürlüğe girdiğini ve bu tarihten evvel yapılan binaların kontrol görmediğini belirten Çakıroğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
“2001’den sonra kontroller başladı. Hazır beton kullanımı ise 2004’te mecburî hale getirildi.
Biz ve bütün müteahhitler hazır beton olmadan evvel Salbaş Mahallesindeki ocaktan çakıl ve kumu çıkarıldığı üzere alıyorduk. Betoncuda bir ölçü su katıyordu, biraz cıvık olsun da rahat işlensin diye. Halbuki beton ne kadar koyu olursa donduktan sonra o kadar sağlam olurdu. 6 torba da çimento atıp döküyorduk yani 2001’den evvel yapılan binaların durumu ne olacak?” (DHA)
KAYNAK : Sözcü
