3.7 C
New York kenti
Cuma, Kasım 22, 2024

Buy now

spot_img

Çin’deki çok uluslu şirketler, tedarik zincirleri için alternatif arayışında

Pekin

Ülkenin kuzeyindeki Şandong eyaletinin liman kenti Çindgao’da düzenlenen “Üçüncü Çok Uluslu Şirketler Zirvesi”nde, salgın tedbirlerinin üretimde ve tedarik zincirlerinde yol açtığı aksaklıkların etkileri tartışıldı.

Çin iş dünyası temsilcileri, Kovid-19 salgını, ABD ile rekabet ve dünya ekonomisindeki diğer olumsuz etkiler nedeniyle küreselleşmede “düşüş” veya yavaşlama eğiliminin gözlendiği, tedarik zincirlerindeki aksaklıklara ve kopuşlara karşı ikame edici yerel alternatiflere yönelmek gerekebileceğine işaret etti.

Çin merkezli ve Çin’de iş yapan çok uluslu şirketlerin yöneticilerinin katıldığı zirvede, iş dünyası temsilcileri salgın tedbirleri nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları, geliştirdikleri çözümleri ve geleceğe ilişkin öngörülerini paylaştı.

Çin’de yıl başından bu yana Omicron varyantının tetiklediği salgınlar nedeniyle yeniden uygulamaya konulan karantina tedbirleri, salgının etkilerini atlatmaya çalışan çok uluslu şirketleri yeni sınamalarla karşı karşıya bıraktı.

Çin’in en önemli ticaret limanlarından birinin bulunduğu, ülkenin en büyük kenti Şanghay başta olmak üzere; kalabalık nüfuslara sahip, kritik sanayi ve iş kollarına ev sahipliği yapan büyük şehirlerdeki kapanmanın ve karantina tedbirlerinin ekonomi üzerindeki etkileri belirgin şekilde hissedildi.

Kısıtlamalar, üretimde ve tedarik zincirlerinde aksaklıklara yol açarken birçok sektörde ekonomik etkinlik, Vuhan kentinde ilk vakaların görülmesinden bu yana kaydedilen düşük seviyelere geriledi.

Küreselleşmede “düşüş” eğilimi

Çingdoa’daki zirvenin en dikkati çekici toplantılarından biri, Çin iş dünyasından üst düzey isimlerin katıldığı “Çoklu Şoklar Altındaki Küresel Sanayi ve Tedarik Zincirlerini Yeniden İnşa Etmek” başlığıyla düzenlenen panel oldu.

Panelin katılımcılarından Çin Uluslararası Ekonomik İlişkiler Merkezi (CCIEE) Baş Araştırmacısı Profesör Cang Yangşıng, halihazırda küresel ekonominin salgın ve diğer olumsuz koşulların tetiklediği zorluklarla karşı karşıya bulunduğuna dikkati çekti.

Dünya ekonomisinde son 40 yıldaki küreselleşme eğiliminin “düşüşe” geçtiğini, herkesin birbirine destek olduğu günlerin geride kaldığını vurgulayan Cang, tedarik zincirlerindeki kısıtlamalar ve kopuşlar nedeniyle çok uluslu üreticileri geniş envanter bulundurmak zorunda bıraktığını, bunun da maliyetleri artırdığını belirtti.

Cang, Çin’in küresel ekonomide oynadığı rolün, küresel tedarik zincirlerindeki merkezi konumunun değiştiğine, uluslararası üreticilerin “Çin+1” formülüyle Çin dışı tedarik alternatiflerine yönelmeye başladığına işaret etti.

İki paralel sistem

Tedarik zincirlerinin istikrarının, jeopolitik rekabet ve ideolojik tercihlerden de etkilenmeye başladığını ifade eden Cang, ABD ile Çin arasındaki etki mücadelesinin dünya ekonomisinde iki paralel sistemin ortaya çıkmasına yol açabileceğini kaydetti.

Aynı zamanda Çin’in ana ekonomik planlayıcı kurumu olan Ulusal Kalkınma ve Reform Komisyonunun Akademik Komitesinin Genel Sekreterliğini yürüten, Pekin yönetiminin önde gelen ekonomik danışmanlarından biri olan Cang, ABD ile Çin arasındaki rekabetin, zorlukların yanında fırsatlar da sunduğunun altını çizdi.

Cang, ülkelerin ve şirketlerin tercih yaparken, makro ekonomik politikalarını göz önüne alması gerektiğini vurgulayarak, Washington’ın enflasyonla mücadeleyi önceleyen politikasına karşı Pekin’in büyümeyi önceleyen politikalarının, uluslararası iş birliği, paylaşım ve güvenlik vadettiği, çok uluslu şirketlerin Çin’in merkezinde olduğu bir sistemde iş birliğinden ve kalkınmadan yana tavır alacağı görüşünü dile getirdi.

“Yeniden açılmayı savunmalıyız”

Panelde konuşan küresel kimyasal fiber malzeme pazarının yüzde 70’ini tedarik eden İsviçre merkezli Oerlikon Grup’un Çin Başkanı Vang Cun, tedarik zincirlerinin yeniden inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.

İkame alternatifine B planı olarak başvurulmasını öneren Vang, daha esnek ve makul bir yönetimle zincirlerin sürekliliğinin sağlanması gerektiğini belirtti.

Küreselleşme eğiliminde yavaşlama ve hatta geriye dönüşün ciddi bir tehlike olduğuna dikkati çeken Vang, geçmişte küreselleşme sayesinde tüm yatırımın Çin’e aktığını fakat bugün seyahat kısıtlamaları nedeniyle yatırımcıların tereddüt ettiğini ifade etti.

Vang, “Yeniden açılmayı savunmalıyız. Daha fazla fırsat yaratılmalı. Esnek yönetim ve yüksek kaliteli üretime ihtiyacımız var.” dedi.

Tedarik darboğazlarına karşı yerli alternatifler

Apple, Amazon, Microsoft ve Sony’ye imalat hizmeti sağlayan Çin merkezli Foxconn şirketi Birimler Arası Uyumdan Sorumlu Üst Yöneticisi Cui Çiçıng da tedarik darboğazlarının önüne geçmek için zincirleri çeşitlendirmek ve ikame etmek için alternatifler geliştirdiklerini belirtti.

10 binden fazla tedarikçi ile çalışan Foxconn’un “dünyanın fabrikası” olduğunu ifade eden Cui, salgın döneminde uluslararası ulaştırmadaki aksaklıklara karşı yaklaşık 1200 bileşen için yerli alternatiflere yöneldiklerini aktardı.

Bütünleşik dijital yönetim

Çin’in en büyük bilgisayar üreticisi Lenovo’nun küresel tedarik zincirlerinin etkinliğinden sorumlu Üst Teknoloji Yöneticisi Şu Hı, tedarik zincirlerinin etkinliğini sağlamak için üretim operasyonlarıyla bütünleşik bir yönetim sistemi oluşturduklarını anlattı.

Çinli şirketin üretimde taşeron kullanmak yerine her üretim biriminin bağımsız esnekliğe sahip olduğu tedarik modeli geliştirdiklerini ve etkinliği geliştirmek için şirketle çalışan 3 bin tedarikçiyi bir araya getiren dijital platform oluşturduklarını aktardı.

AA muhabirinin zirve sırasında konuştuğu çok sayıda şirket yöneticisi de salgın tedbirlerinin üretimlerine ve tedarik zincirlerine etkilerine dair bilgi verdi, aldıkları tedbirleri, kısa ve orta vadedeki öngörülerini paylaştı.

Otomasyona artan ilgi

Almanya merkezli endüstriyel kontrol ve otomasyon teknolojileri şirketi Festo’nun Çin’deki operasyonlarından sorumlu Başkan Yardımcısı Ciang Zuolin, Çin’de salgın durumu ve “dinamik sıfır vaka” politikasının tüm şirketleri olduğu gibi kendilerini de olumsuz etkilediğini, Şanghay Limanı ve diğer bölgelerdeki bazı siparişlerini planlandığı gibi gönderemediklerini, kapanmalar nedeniyle üretimlerinde de aksamalar olduğunu belirtti.

Kapanma nedeniyle Şandong ve Cilin eyaletlerindeki fabrikalarda kapalı devre salgın koruma tedbirleri altında üretimi sürdürdüklerini aktaran Ciang, yeni bir kapanma olasılığına karşı fabrikaları işçilerin yaşayıp çalışabileceği şekilde düzenlediklerini, malzeme stokunu genişleterek üretimin kesintisiz şekilde sürdürülmesine yönelik önlemler aldıklarını ifade etti.

Ciang, son 3 yılda yalnızca salgın etkisiyle değil öncesinde de süregelen eğilim dahilinde otomasyona yönelik ilginin arttığına dikkat çekerek, sanayi kuruluşlarının verimlilik artışı için üretimde otomasyona öncelik verdiğini, güneş panellerinden yeni enerji araçları üretimine, gelişen sanayi kollarında teknolojilerine olan talebin arttığını vurguladı.

Bir haftalığına ülkesine dönebilmek için 5 hafta karantinada kaldı

Japon otomotiv firması Toyota’nın Çin’deki iştiraki, kaldıraçlı yükleyici araç üreticisi Taillift’in Genel Müdür Yardımcısı Takayiki Şomura, salgın koşullarında tedarik zincirlerindeki aksaklıkların sürebileceği beklentisine yönelik hazırlıkları olup olmadığı, çeşitlendirme ve ikame seçeneklerini düşünüp düşünmedikleri sorusu üzerine şunları kaydetti:

“Envanteri genişletmek ilk akla gelen seçenek fakat bu maliyetleri yükseltiyor. Ayrıca bazı kilit bileşenleri sağladığımız tedarikçileri yerel piyasadan seçmek zorundayız ama bunu yapmak da zaman alıyor. Bir diğer seçenek de tedarik zincirini daha etkin hale getirecek tedbirler almak, bu konuda çözümler üretmeye çalışıyoruz.”

Çin’deki seyahat kısıtlamalarının Japon personelin ülkeye giriş çıkışlarını güçleştirdiğine işaret eden Şomura, kendisinin normalde her 2-3 ayda bir şirket merkezi ile istişarelerde bulunmak üzere Japonya’ya gidip geldiğini fakat son iki yılda ülkesine ancak bir kez, o da ailevi sebeplerle gittiğini, o seyahatte de 2’si Japonya’da, 3’ü Çin’de olmak üzere toplam 5 haftayı karantinada geçirmek zorunda kaldığını anlattı.

“Uluslararası uçuşların sayısı artırılmalı”

Almanya merkezli seyahat teknolojileri şirketi Amedeus’un Çin Başkanı Vu Cingkui de güncel durumda dünya ülkelerinin seyahat kısıtlamalarını kaldırmaya ve normale dönemeye başlarken, Çin’in seyahat kısıtlamalarını sürdürmesinin yarattığı ikiliği nasıl değerlendirdiğine ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

“Çin nüfusunun büyüklüğü göz önüne alındığında özellikle yaşlı nüfusta aşılanma oranının istenilen düzeye ulaşmaması, Çinli karar vericileri, salgın koşullarında ülkeyi yeniden dışa açma konusunda tereddüde sürüklüyor. Çin Sivil Havacılık Otoritesi, geçen hafta uluslararası uçuşların sayısının 2023’ten itibaren yeniden artırılacağını açıkladı. Bizce tutulması gereken yol, aşılanma oranını ve buna paralel olarak uluslararası uçuşların sayısı artırılmak olmalı.”

Çin’in, Kovid-19 vakalarını ortaya çıktığı yerde bastırmayı ve bulaşma zincirini kesmeyi hedefleyen “sıfır vaka” stratejisi; karantina, seyahat kısıtlamaları, toplu testler, imalat, ticaret ve hizmetler sektöründeki işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması gibi katı ve geniş ölçekli tedbirleri gerektiriyor. Tedbirler, hayatın olağan akışına müdahalesi ve ekonomik maliyeti açısından da tartışmalara yol açıyor.

Diğer ülkeler, Kovid-19’a karşı salgın koruma tedbirlerini büyük ölçüde kaldırıp normalleşmeye giderken Çin’in mücadele stratejisini zaman içinde nasıl uyarlayacağı belirsizliğini koruyor.

Kaynak: AA

Related Articles

Stay Connected

0BeğenenlerBeğen
0TakipçilerTakip Et
0AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Latest Articles