13 Mayıs 2025 Salı

PKK Lozan'a Neden Saldırdı? Öcalan'la Araları Açıldı Mı?

Terör örgütü PKK'nın kendini feshettiği yönündeki açıklamaları ve bu açıklamalar sırasında Lozan Barış Antlaşması'nı hedef alması büyük yankı uyandırdı. Bu durum, örgütün elebaşı Abdullah Öcalan'ın geçmişte Lozan Antlaşması'na dair yaptığı açıklamaları tekrar gündeme getirdi. Öcalan'ın 2008 yılında sarf ettiği "Ben Sevrci değil Lozancıyım" sözleri, örgüt içindeki ideolojik ayrılıkları ve çelişkileri gözler önüne seriyor.

Lozan Antlaşması Neden Hedefte?

PKK'nın Lozan Barış Antlaşması'nı hedef almasının altında yatan sebepler merak konusu. Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusu niteliğindeki bu antlaşma, örgütün ideolojik hedefleriyle çelişiyor olabilir. Lozan, Türkiye'nin sınırlarını ve egemenlik haklarını güvence altına alırken, PKK'nın bölgedeki ayrılıkçı emelleriyle örtüşmüyor. Bu durum, örgütün antlaşmaya yönelik düşmanca tavrını açıklıyor.

Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923'te İsviçre'nin Lozan kentinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi ile İtilaf Devletleri arasında imzalanmıştır. Bu antlaşma, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü uluslararası alanda tescilleyen önemli bir belgedir. Türkiye'nin yanı sıra İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya gibi devletler de antlaşmanın tarafları arasında yer almıştır. Lozan, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının ardından yeni Türkiye'nin uluslararası arenadaki yerini sağlamlaştırmış ve günümüz Türkiye'sinin sınırlarını büyük ölçüde belirlemiştir.

Öcalan'ın Lozan Açıklaması Ne Anlama Geliyor?

Abdullah Öcalan'ın "Ben Sevrci değil Lozancıyım" sözleri, PKK içindeki farklı görüşleri ve stratejik tercihleri yansıtıyor. Sevr Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayan ve Türkiye'ye büyük ölçüde toprak kaybı yaşatan bir antlaşma olarak bilinir. Öcalan'ın bu ifadeyle, Türkiye'nin mevcut sınırları içinde bir çözüm arayışında olduğunu ve Sevr'in radikal taleplerinden uzak durduğunu ima ettiği yorumları yapılıyor. Ancak, bu açıklama örgüt içindeki tüm kesimler tarafından kabul görmemiş olabilir ve Lozan'a yönelik son saldırılar da bu farklılığın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Öcalan'ın bu açıklaması, örgütün taktiksel bir manevrası mı, yoksa ideolojik bir dönüşümü mü temsil ediyor, sorusu hala cevap bekliyor. Ancak, Lozan Antlaşması'na yönelik bu son saldırılar, örgütün içindeki karmaşık dinamikleri ve farklı fraksiyonların varlığını açıkça ortaya koyuyor.

PKK'nın Lozan Barış Antlaşması'na yönelik bu ani ve sert tutumu, örgütün geleceği ve Türkiye ile ilişkileri açısından önemli sonuçlar doğurabilir. Öcalan'ın geçmişteki açıklamalarıyla çelişen bu durum, örgüt içinde bir liderlik krizi veya stratejik bir değişim işareti olarak yorumlanabilir. Türkiye'nin bu gelişmelere nasıl bir yanıt vereceği ve bölgedeki dengelerin nasıl şekilleneceği ise merakla bekleniyor.

İlgili Haberler