15 Mayıs 2025 Perşembe

Kıbrıs'ta Kirli Oyun! Rumlardan Türk İş İnsanlarına Tuzak mı?

Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs sorununda Türkiye ve KKTC'yi zor durumda bırakmak ve iki devletli çözümden vazgeçirmek amacıyla yeni bir hamle yaptı. Geçmişte de sıkça başvurduğu AB üyeliği ve Avrupa tutuklama emirleri kartını yeniden masaya sürdü. Rum mahkemesi, KKTC'de yap-sat yöntemiyle inşaat yatırımı yapan 4 Türk iş insanı hakkında Avrupa'da tutuklama emri çıkardı. Bu gelişme, bölgede yeni bir gerilim hattı oluşturdu.

Rumların Hedefinde Kimler Var?

Rum yönetimi, 1974 öncesi KKTC'de mülkü bulunan Rumların başvurusu üzerine harekete geçti. Geçitkale kasabasında lüks rezidanslardan oluşan büyük bir site inşa eden yerel inşaat şirketlerinden Noyanlar Grubu'nun Türkiye bağlantılı iş ortakları hakkında Avrupa tutuklama emri çıkarıldı. Tutuklama emri çıkartılan iş insanlarının kimlikleri ise gizli tutuluyor. Rumların "temsili Geçitkale Rum belediye başkanı" Pieris Yipsiotis, tutuklama kararını kamuoyuna duyurdu. Bu durum, Kıbrıs'taki mülkiyet sorunlarının siyasi bir araç olarak kullanıldığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Organize Taciz Mi?

Rum mahkemesinin bu kararı, Kıbrıs'ta iş yapan Türk iş insanlarına yönelik organize bir taciz olarak yorumlanıyor. Geçtiğimiz hafta KKTC'de emlakçılık yapan 2 Macar kadına, "Rum mülklerini pazarladıkları" suçlamasıyla 4 yıl hapis cezası verilmişti. Ayrıca, KKTC'nin en büyük inşaat yatırımcılarından Şimon Aykut'un yargılanmasına devam ediliyor. Bu gelişmeler, Rum yönetiminin KKTC'deki ekonomik faaliyetleri engellemeye yönelik sistematik bir çaba içinde olduğunu gösteriyor.

AİHM Kararlarına Rağmen

Normalde, Rumların 1974 öncesi KKTC'de bıraktıkları mülklerin tazminiyle ilgili davalara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) de tanıdığı Lefkoşa'da kurulu Taşınmaz Mal Komisyonu bakıyor. Ancak Rum mahkemesi, AİHM'le çelişmeme adına, mülkiyet sahipliği yerine mülk üzerine yatırımlarda yer alan iş insanlarını hedef alıyor. Bu durum, Rum yönetiminin mülkiyet sorununu siyasi bir araç olarak kullanma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. AİHM'in kararlarına rağmen bu tür adımların atılması, uluslararası hukuk normlarının ihlali anlamına geliyor.

Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bu hamlesi, bölgedeki gerginliği tırmandırırken, Türkiye ve KKTC'nin tepkisini çekmesi bekleniyor. Mülkiyet sorunlarının siyasi arenada kullanılması, adil ve kalıcı bir çözümün önünde ciddi bir engel teşkil ediyor. Bu tür provokatif eylemlerin, Kıbrıs'ta barış ve istikrarın sağlanması çabalarına zarar verdiği açıkça görülüyor. Uluslararası toplumun, bu tür gerginlikleri artırıcı adımlara karşı daha duyarlı olması ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemesi büyük önem taşıyor.

İlgili Haberler