[ad_1]
Almanya’daki kurumsal ırkçılık Türklerin eğitim, toplumsal hayat ve istihdamına mahzur oluyor. Prof. Dr. Osman Ünver, Almanya’da Türklere devlet eliyle uygulanan kurumsal ırkçılık ve artan yabancı düşmanlığını kıymetlendirdi.
Kurumsallaşan ırkçılığı, bir ülkeye dışardan gelen yabancıyı, etnik, dini, kültürel kimliği farklı olduğu için yadırganması ve karşısına devlet eliyle çeşitli maniler çıkarılması olarak tanımlayan Ünver, dünyada çok sağ hareketlerin yükselmesi ve yabancı düşmanlığının artışıyla kurumsal ırkçılık kavramının da daha görünür hale geldiğini söyledi.
Ünver, kurumsal ırkçılığın en çok Avrupa kıtasında görüldüğünü, Avrupa’da ise en çok Almanya’da Türkler ve Müslümanlara yönelik yapıldığını aktararak, şu değerlendirmede bulundu: “Kurumsal ırkçılıkla Avrupa’nın pek çok ülkesinde karşılaşmak mümkün. 7 milyon kadar Türk nüfusu barındıran Avrupa’da Türklerin karşısına grup meseleler çıkarılıyor. Bu Hollanda’da var, İngiltere’de de var, Fransa’da da var ancak en ağır Almanya’da.”
Eğitimde eşit kaideler sunulmuyor
Almanya’nın göçmen siyasetlerini liberal ve insani göstermek istediğinin fakat uygulamada bunun tam karşıtı halde ırkçılığa meşruiyet kazandırıldığının altını çizen Ünver, bilhassa çocukları amaç alan kurumsal ırkçılığın eğitim hayatında başladığını, genç ve yaşlıları da toplumsal hayat ile istihdam alanlarında etkilediğini belirtti.
Ünver, Alman eğitim kurumlarında Türk çocuklarla öğretmenlerin gereğince ilgilenilmediğine, onları yeterli okullara yönlendirilmek yerine öğrenme zahmeti çeken bireylerin yerleştirildiği okullara sevk ettiğine değinerek, şu sözleri kullandı: “Devamlı lisana getirilen şikayetlerden biri de Türk çocuklarının okullarda dışlanması ve öğrenme zahmeti çeken öğrencilerin gönderildiği okullara zorla nakledilmesi. Öğretmenler ‘Bu çocuklara harcayacağımız vakti, Alman öğrencilere harcarız’ formunda tavır sergiliyor.
Bu çok ırkçı bir hal, çocuk çocuktur.” Eğitim sistemindeki bu yaklaşımın gerisinde Türk çocuklarının mühendis, tabip yahut avukat olması yerine sanayi alanında çalıştırılabilmesi fikri olduğuna dikkati çeken Ünver şunları lisana getirdi: “İlerleyen yıllarda 4-6’ncı sınıf ortasında, Türk çocuklarının liseye gidemeyeceği istikametinde raporlar hazırlanıyor, taban seviyede eğitim alabilmeleri için daha alt düzeydeki okullara, meslek okullarına yönlendiriliyor.
Mühendis, hekim ya da diğer bir meslektense Alman endüstrisine hizmet edecek orta eleman yetiştirmek için bu yapılıyor. ‘Babaları üzere personel olsunlar’ bakış açısıyla karar veriliyor. Burada öğretmenin şahsi kanısının ötesinde kurumsal ırkçılık olduğunu görüyoruz.”
Sosyal hayat ve istihdamda ayrımcı uygulamalar artıyor
Ünver, Almanya’da Türklere istihdam ve toplumsal hayatta da çeşitli mahzurların çıkarıldığına, bilhassa Türk girişimcilerin keyfi vergilendirmelere tabi tutulduğuna değinerek, kelamlarını şöyle sürdürdü: “Geçtiğimiz aylarda Berlin’de Türk girişimcilerle bir ortaya geldik. Burada teşebbüsçüler ve iş insanlarıyla yaptığımız araştırmada kendi işini yapan çabucak her Türkün vergi dairelerinde çok baskı uygulamalarıyla karşılaştığı şikayetini aldık.
Vergi daireleri Almanlara yahut başkalarına yapmadığı kontrolü Türk girişimcilerine uyguluyor. Bu sırf münferit bir iki denetçinin yaptığı uygulama olsa önemsenmeyebilir, lakin Türk iş insanlarının çabucak hepsinin üye olduğu toplulukta yaptığımız odak küme çalışmasında bu sonucun çıkması önemli bir sorun.”
Der Spiegel mecmuası ve Bayerischer Rundfunk radyotelevizyonu tarafından yapılan araştırmaya nazaran yabancıların konut sahibi olması yahut konut kiralamasında Almanlara oranla daha çok ayrımcılığa uğradığı halindeki tespitini kıymetlendiren Ünver, kelamlarını şöyle tamamladı: “Ev ilanları üzere iş ilanlarında da yabancılara geri dönüşler daha düşük, reddedilmeler daha fazla. Bizim vatandaşlarımızın iş bulmak yahut mesken kiralamak için yaptıkları görüşmelerde telefonda onay veriliyor ancak yüz yüze gelindiğinde Alman olmadığı ortaya çıkınca reddediliyor. Bu nitekim düşmanca ve katiyetle kabul edilemez.”
Dünya
HABER İÇERİĞİ : Dünya
[ad_2]
