İzmir’deki İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde konuşan YETERLİ Parti Genel Lider Yardımcısı Ümit Özlale, yetişmiş insan göçünün engellenmesi gerektiğini belirtti, on binlerce insanın yurt dışında ömrü seçtiğini kaydetti.
‘BATIYA BAŞ TUTARMIŞ ÜZERE YAPAN İKTİDAR’
İktidarın batıya baş tutuyormuş üzere yaptığını ama global güç dengesizliğine katkıda bulunduğunu ileri süren Özlale; kelamlarını şöyle sürdürdü;
*Geçtiğimiz 10 yılda Türkiye Cumhuriyeti’nin bin bir emekle yetiştirdiği on binlerce eğitimli insan siyasi istikrarsızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik, ekonomik belirsizlik üzere nedenlerle ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
*On binlerce eğitimli insanımız daha uygun ekonomik fırsatlar, nefes alabilme, çalışma şartları yahut ömür kalitesi arayışıyla batı ülkelerine göç ettiler.
*Arkalarından da ‘Varsın gidiyorlarsa gitsinler’ diyen iktidar, bu ülkenin kaynaklarıyla yetişen ve tahminen de yetişmesi en sıkıntı olan gelişmiş insan kaynağını bir kere daha öteki ülkelerin yaratacakları ekonomik mucizeye armağan etti.
*İşte batıya baş tutarmış üzere yapan bu iktidarın, bilerek yahut bilmeyerek; zira maalesef pek çok şeyi daha uygununu bilmedikleri için de yapıyorlar, çanak tuttuğu şey global bir güç dengesizliğine katkıda bulunmaktı.
*Batıya baş tutarmış üzere yaşayan bu iktidar büyük nitelikli emek göçünü durduracak hiçbir şey yapmadığı için tabipler, mühendisler, öğretmenler için yaşanılacak bir yer olmaktan çıkardığı için bu yüzyılda da batının ekonomik ve teknolojik hâkimiyetini mümkün kıldı.
“TÜM EMELİ ÇARESİZLİĞİ YÖNETMEK”
Dünyadaki değişimi öngörmek ve onu yönetmek zorunda olunduğunu söz eden Özlale kelamlarını şöyle sürdürdü:
* Bu iktidar bağımsız kanıya, yaratıcılığa, liyakate karşıydı. Zira bu iktidarın tüm hedefi çaresizliği ve yoksulluğu yönetmekti.
*Bundan 100 yıl evvel iktisat kongresini düzenleyen bağımsızlıkçı ruh, Türkiye’yi geriye götürecek bu zihniyetin tam 100 yıl evvel farkına varmış.
*Bakın o yüzden birinci oturumun 7’nci unsurunda şöyle yazılmış: Her Türk her yerde hayatını kazanabilecek biçimde yetişir ama her şeyden önce memleketinin malıdır.
* Artık içimize kapanarak, dünyayı kendimizden ibaret sayarak sahip olduğumuz büyük öngörüsüzlük ve cahillikle bu dünyayla rekabet edemeyiz.
*Dünyadaki değişimi ön görmek ve onu yönetmek zorundayız.
“CUMHURİYETİN FIRSAT EŞİTLİĞİ”
* Temel sorumluluğu vatandaşlarına değil piyasaya duyan bu zihniyet yaşatmaz, yaşatamaz, yaşatamayacak da…
* Yıkılan kentleri eşitsizlik ve rantın hayatı belirlediği bir eskiye dönüş için değil, 21. yüzyılın temel sorunu olan salgınlara, afetlere hazırlıklı yaşanabilir kentleri inşa etmek için kullanmalıyız.
* Bakın bugün cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Rizeli bir kaptanın çocuğu ile Dersimli 7 çocuklu bir ailenin çocuğu ortasında seçim yapacaksak bu cumhuriyetin bize sunduğu fırsat eşitliği sayesindedir.
* Şayet ben bugün İzmit’in bir köyünde doğup, üniversitede öğretim vazifelisi olan, İçişleri Bakanlığı yapan bir bayanın yardımcısı olarak çalışıyorsam bu cumhuriyetin bize sunduğu fırsat eşitliği sayesindedir.
* Fırsat eşitliğini, toplumsal hareketliği tesis etmek için elimizdeki en temel kamusal araç ise eğitimdir. Tüm çocukların içine doğdukları ailenin ekonomik durumuna bakılmaksızın, kaliteli bir eğitime erişiminin sağlanması yoksullukla uğraşta ve kalkınmada en temel kuralımız olmalıdır.
* Büsbütün çökmüş eğitim kurumlarını revize etmek ve ayağı üzerinde durabilecek bireyleri yetiştirmek zorundayız.
KAYNAK : Sözcü
