Irak’ta ortaya çıkıp akabinde Türkiye’de de görülmeye başlanan SAT-2 serotipi şap hastalığına ait konuşan OMÜ Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Kolu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Hoş, hastalığın süratle yayılabilen virüsten kaynaklandığını söyledi.
Hastalığın spesifik tedavisinin olmadığını belirten Prof. Dr. Hoş, “Ağızda salya artışı, aft ve ülser oluşumu, topallık, göğüs derisinde ülserasyonlar ve vasküler üzere çeşitli semptomlar görülüyor. Virüs, etraf kurallarına hayli güçlü ve dirençlidir. Hayvandan hayvana teneffüs yolu ile bulaşan bu hastalık, beşerler tarafından da enfekte olmamış öteki bir hayvana bulaştırılabiliyor. Ayrıyeten rüzgar ve kuşların taşıması yoluyla da kilometrelerce ötedeki hayvanlara taşınabiliyor. Hasta bir hayvanı kara yolunda yürütün, yürüdüğü güzergahtaki köylerde bile hastalık görülebilir” dedi.
‘HALK SIHHATİNİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK DURUM YOK’
Hastalığın görülmesinde denetimsiz hayvan hareketliliğinin de tesirli olabileceğini belirten Hoş, “Hastalığın taşınmasına neden olabiliyor. Türkiye, Şap Enstitüsü bulunan nadir ülkelerden biri. Bu enstitüde aşı üretiyoruz lakin virüsün çok fazla tipi ve bu tiplerin de alt kolları var. Bu noktada üretilen aşı, yeni tipe karşı koruyuculuk sağlayamayabiliyor. Türkiye’de çiftlik hayvanları yılda 2 kere aşılanıyor. Fakat bu hastalık ülke iktisadı açısından değerli. Hayvanların karantinaya alınıp, vilayetler ortası hayvan hareketliliğinin durması, elde edilen sütlerin kullanılmaması üzere nedenlerle hayvancılık iktisadı olumsuz etkileniyor. Şap hastalığı beşere da bulaşabilir lakin halk sıhhatini olumsuz etkileyecek bir durum yoktur. Şap hastalığı görülen hayvanların eti, 4 derecede en az 24 saat bekletildikten sonra yenebilecek duruma gelir. Et bu noktada hem virüslerden büsbütün arınmış olur hem de aroması daha düzgün hale gelir” diye konuştu. (DHA)
KAYNAK : Sözcü
