“İyi bir doktorda dört nitelik vardır:
Nezaketle dinlemek, makul konuşmak, dikkatlice düşünmek ve tarafsızca karar vermek.”
Sokrates
Kendinizi çaresiz hissettiğinizde birinci yapmanız gereken kendi öz kaynaklarınızı harekete geçirmek olmalıdır.
Yaşam seyahatinin farklı duraklarında ve vakitlerinde hissedebileceğiniz çaresizlik, yanlışsız bir kıymetlendirme, yeterli bir müşahede, hakikat kararlar ve yerinde müdahalelerle birçok vakit basitçe üstesinden gelebileceğiniz bir histir. Lakin kendinizde bunları yapacak gücü bulamadığınız, çözülemeyen sıkıntıların büyüyerek içinden çıkılması gitgide zorlaşan bir kısırdöngü halini aldığı vakitler da olabilir. İşte bu noktada size kılavuzluk ederek içinizdeki gücü açığa çıkarıp kullanmanıza yardımcı olacak bir dayanağa muhtaçlık duyarsınız. Bu takviyesi de “psikoterapi” ile bulabilirsiniz.
Psikoterapi nedir?
Ruhsal sıkıntılardan ötürü bozulan ruhsal dengeyi düzeltmek, fikir ve his alışverişi kurmak, bireylerin kendilerini tanımalarını sağlamak, iç çatışmalarını çözümlemek, bu çatışmalardan doğan telaş ve gerginlikleri azaltmak, bağları düzgünleştirip olgunlaştırmak için kullanılan tüm teknik ve usullere “psikoterapi” ismi verilir.
Bir diğer deyişle psikoterapi, zihinsel ve duygusal meseleleri olan ve bu meselelerle baş etme gücü yetersiz kalan bireylere, muhakkak bir gaye ve plan doğrultusunda belirli teknik ve sistemlerin uzman şahıslarca uygulandığı profesyonel yardım hizmetidir. Zihinsel ve duygusal meseleleri olan bireylerle zihinsel ve duygusal irtibat kurularak yürütülen tedavi etme bilim ve sanatı olan psikoterapi, bireylerin ruhsal ömürlerinde duygusal ve davranışsal sıkıntılarının tahlilini, ruh sıhhatlerinin geliştirilmesini ve korunmasını gayeler.
Psikoterapi, yalnızca ruhsal problemlerin çözümlenmesi ile sonlandırılamaz, tıpkı vakitte sağlıklı bireylerin daha şuurlu olmasına da yardımcı olabilir. Zira terapi kişinin his ve kanılarından ötürü yargılanmadan inançlı bir ortam içinde meselelerini incelemesine imkân yaratır ve geçmişte yaşanan sıkıntılarla şimdikileri manalı bir biçimde birleştirerek farklı bir bakış açısı getirir.
Psikiyatriden farklı bir bilim kısmı olan psikoterapi, bir kişinin ruhsal nedenlerden kaynaklanan şikayetleri olduğunda gereklidir. Ruhsal hastalıklar, ruhsal ve bedensel hastalık belirtileri ve kişilerarası bağlantılarda problemler olarak kendini gösterebilir. Psikoterapi, psikoterapistin kendisi ile danışan/hasta ortasında profesyonel olarak yapılandırdığı terapötik ilgi ve bu münasebet çerçevesinde aşikâr aralıklarla yapılacak görüşmelerle gerçekleştirilir. Psikoterapide çoklukla ilaç kullanılmaz. Psikoterapi ruhsal hastalıkları uygunlaştırmak ya da hafifletmek gayesiyle bilimsel olarak doğrulanmış ve tesiri kanıtlanmış teknik ve metotların kullanıldığı planlı ve denetimli bir tedavi sürecidir.
Psikoterapiste ne vakit başvurulur?
Herkes vakit zaman içinde bulunduğu şartlar nedeniyle inişli çıkışlı ruh halleri ve çeşitli ruhsal ezalar yaşayabilir ve kendi başına bu tıp ruh hallerinin üstesinden gelebilir. Çoğunlukla badire yaratan şartlar değiştiğinde ya da ortadan kalktığında her şey olağana döner. Bu durumdaki şahıslar, kahırlarını eşleri yahut arkadaşlarıyla paylaşarak içsel istikrarlarını tekrar sağlar. Fakat bazen itimat duyulan bireylerle yapılan görüşmeler kâfi olmaz ve kişinin ruhsal meseleleri kendi başına çözmeyeceği kadar karmaşıklaşır ve içinden çıkılmaz bir hal alır.
Sürekli kaygılı, bitkin ve halsiz hissetme, hayattan zevk almama, buhran, içine kapanma, yaşamak istememe üzere ruh hallerinin birkaç haftadan uzun sürmesi ya da organik nedenleri bulunmayan baş ağrısı, kalp çarpıntısı, mide ve sindirim meseleleri üzere fizikî rahatsızlıkların olması durumunda yapılması gereken bir psikoterapiste başvurmaktır. Örneğin, iki haftadan uzun bir mühlet, neredeyse her gün, günün büyük bir kısmını isteksiz geçiren, daima bitkin olan ve hiçbir şeye ilgi duymayan, hiçbir şeyden zevk almayan birinin psikoterapiye gereksinimi var demektir ve muhtemelen ona depresyon tanısı konulabilir.
Web
YouTube
KAYNAK : Onedio
