Ankara
Levent, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden eski Başbakan Abe’nin ailesinin de Japonya siyasetine yön veren güçlü bir aile olduğunu belirtti.
Abe’nin iki kez başbakanlık koltuğuna oturduğu Japonya’da ailesinden 3 başbakan çıktığını aktaran Levent, “Abe’nin ailesi hem Liberal Demokrat Parti içinde hem de Japonya siyasetinde önemli bir aile. Parti 1955’te kuruluyor ve o günden bu yana 5-6 yıl dışında Japonya’yı hep Liberal Demokrat Partili başbakanlar yönetmiş. Abe ailesi, Japon siyasetini tekeli altında bulunduran partinin önemli bir figürüdür. Ailenin çıkardığı 4 önemli siyasetçiden biri ve 3 başbakandan biri de Abe’dir.” diye konuştu.
Dışişleri Bakanlığ yapan babası Abe Şintaro’nun da ölmeden önce geleceğin başbakanı olarak anıldığını hatırlatan Levent, Abe’nin en uzun başbakanlık rekorunu ise dedesinin kardeşi Sato Eisaku’dan devraldığını ifade etti.
Liberal Demokrat Partiyi, Çin Komünist Partisine benzeten Levent, “Japon devleti içinde devletleşmiş bir siyasi partidir. Parti içinde de belli klikler vardır. Bunları ya aileler ya da sermaye yönetir. Aileler tarafından bakılınca da Liberal Demokrat Parti içinde en köklü ailelerden biri Abe’nin ailesidir.” dedi.
Levent, Abe’nin anne tarafından dedesi eski başbakan Kişi Nobusuke’nin ise İkinci Dünya Savaşı döneminde bakanlık ve işgal edilen topraklarda yöneticilik yapmış bir siyasi figür olduğunu hatırlattı.
“A sınıfı savaş suçlusu” olarak savaş sonrası idamla yargılanan Kişi’nin değişen uluslararası siyasi konjonktür sonrası serbest bırakıldığını belirten Levent, Abe’nin baba tarafından ailesinin ise mafyatik yakuza örgütlenmelerinin çokça yer aldığı Yamaguchi bölgesinden toprak zengini kişiler olduğunu anlattı.
– “Abe barışçıl Japon anayasasını değiştirmek istiyordu”
Levent, Abe’nin gelenekçi bir yapıya sahip Japonya siyasetinde ailesinden gelen bir ayrıcalığı olduğuna da işaret ederek, “Abe başa geçti ve ekonomiyi ihya etti denebilir. Ekonomik anlamda liberal ekonomik bir çizgisi vardı. Uluslararası arenada ise G7 ülkeleriyle uyumlu bir çizgideydi. Diplomaside doğrudan sürtüştüğü bir ülke ya da savaşın eşiğine geldiği bir dönem olmamıştır. Japon anayasası savaşmama üzerine kuruludur. Japon ordusuna öz savunma kuvvetleri denir. Yani tek amacı bir saldırı anında kendini savunmaktır. Bu nedenle sınırlı sayıda kuvvetlere sahipti ancak Abe bu barışçıl anayasanın değişmesini istiyordu.” diye konuştu.
Abe’nin bunu gerçekleştirmek için anayasanın 9. maddesini değiştirmek, uluslararası operasyonlara katılmak istediğini ve çıkarmalar yapmak istediğini anlatan Levent, geçmişte de bunu deneyen siyasetçiler olduğunu söyledi.
Bu siyasetçilerin Çin ve Güney Kore’nin tepkisiyle karşılaştığını ifade eden Levent, “Abe de aynı argümanları kullanıyor ancak yöntemi farklıydı. Çin ve Güney Kore’yle sert bir polemiğe girmiyordu. Onların da gönlünü alabilecek bir diplomasi izliyordu. Onlarla çatışmak yerine yumuşak söylemler kullanıyordu. İstediğini yapamadı ama bu barışçıl anayasanın mevcut Çin varken ve ABD çıkarları varken değişeceğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Abe’nin mevcut başbakanın akıl hocalarından olduğunu belirten Levent, Abe suikastının parti içinde bir değişim dalgası oluşturacağına da işaret ederek, “Bu olayların Japonya siyasetinde örneği çok görülmüştür. Abe’nin dedesi Kişi de başbakanlığı bıraktıktan sonra düzenlenen veda resepsiyonunda bıçaklanmıştı ancak ölmemişti. Bir değişim olacağını yorumluyorum. Abe gibi güçlü bir simaya yapılan suikast, parti içinde ve siyasette bir boşluk oluşturur.” diye konuştu.
Kaynak: AA