Avrupa nedeniyle döneme erken başlayan ve forma tutan Fenerbahçe, ligin birinci haftalarında saha içinde rakiplerine kurduğu üstünlüğü artık koruyamadığını görüyoruz. Ekip fizik ve mental açıdan çökmüş bir manzara veriyor. İkili çabalara girmekten korkan, girdiğinde kaybeden yahut faul almaya çalışarak durumu kurtarma kaygısına düşen bir oyuncu kümesi var alanda.
Oynadıkları oyundan keyif almadıkları ortada. Dönem başında önde presle rakibini boğan, bizon sürüsü üzere atağa kalkıp rakip savunmanın üstüne çöken Fenerbahçe gitmiş; topu üç sefer dürtmeden denetim edemeyen, pas yanılgısı yapmaktan korktuğu için daima garanti oynamaya çalışan ancak onu da birçok vakit beceremeyen, kadro olarak ne hamlesi ne de savunmayı tam yapamayan Fenerbahçe gelmiş…
Disiplinsizlik ve şımarıklık
İrfan Can podyumda yürür üzere alanda dolaşıyor, Rossi freni patlamış kamyon misali ordan oraya koşturuyor, Valencia dört kişi çalımlayıp en kolay olanı yapmak yerine şımarıkça beşinci çalımı deniyor, kontrat beğenmeyen Altay konutlara şenlik goller yemeye devam ediyor… Kenarda da, müddet aldığı her dakikanın hakkını veren futbolcular bu eziyeti izlemekle cezalandırılıyor. Jesus üzere sert bir hocanın kadrosunda bu kadar disiplinsiz ve şımarık olunması, Portekizli hocanın ipleri saldığının göstergesi.
Gaziantep maçından sonra da söyledim. Elbette berbat oyuna karşın 3 puan çok bedelli. Lakin ligin son virajına girmişken haftalardır makus oyun sergiliyorsanız, şampiyon olamazsınız. Bu futbol yalnızca sizin öz inancınızı zedelemekle kalmaz, rakiplerinizi de cesaretlendirir. Jesus kendisini toparlamazsa Fenerbahçe’nin işi güç da dedim. Anlaşılan toparlamaya da niyeti yok üzere.
Jesus, Okan Buruk kadar olamıyor
Bu grup ne vakit Arao-Crespo ikilisiyle alana çıksa, yaratıcılık ve üretkenlik konusunda kabızlaşıyor. Dönem sonu muhtemelen küme düşecek kadroya karşı bu kadar korkak bir takımla çıkmak, şampiyonluk hedefleyen bir ekibe yakışmıyor. Jesus, Fenerbahçe derbisine Gomis ve Icardi’yi yedek oturtup, Barış Alper’i santrfor oynatan Okan Buruk kadar bile bahadır olamıyor. Ya da olmak istemiyor… Hocanın saha dışında bir külfeti olduğu kesin. Ve bu saha içi performansına yansımaya devam ediyor.
Fenerbahçe’yi Ferdi sırtlıyor
Bundan tam 6 ay evvel oynanan Dinamo Kiev maçında, durumunu kaybeden ve kadronun gol yemesine neden olan Ferdi Kadıoğlu, ortadan geçen müddette kendisini öylesine geliştirdi ki, ben dahil tüm tenkitlere tokat üzere karşılık verdi. An prestijiyle Fenerbahçe’nin ayakta kalan tek oyuncusu. Yazının başında saydığım tenkitlerin tamamından muaf. Tek başına kadrosu sırtlamış durumda ve ona ayak uydurabilen bir kişi bile yok. Grup arkadaşı olsam, Ferdi’nin gösterdiği eforun hakkını veremediğim için utancımdan yerin tabanına girerim.
Futbolu kaosa sürüklüyorlar
Maçın hakemi Abülkadir Bitigen ve yardımcıları hakkında çok şey söylenecektir elbet. En hakikat tespitleri hakem yorumcuları yapacaktır. Fakat Fenerbahçe’nin ikinci golünden evvel, 5 metre geriden çıkan Valencia’ya ofsayt bayrağı kaldıran yardımcı hakem ve Ümraniye’nin iptal edilen golünden evvel gözünün önünde Batshuayi’ye yapılan faulü vermeyen Abdülkadir Bitigen zihniyeti, Türk futbolunun kanserli hücreleridir. İkisi de dehşetinden gördüğünü çalamıyor. Dehşetin hakim olduğu yerde adalet olmaz. Adaletin olmadığı yerde kaos karar sürer.
Alican Özcan
KAYNAK : Sözcü
