TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısı bugün Ankara’da düzenleniyor.
TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Lideri Tuncay Özilhan, cari açığın finansmanının iktisadın yumuşak karnı olduğunu ve iktisat idaresinin en büyük önceliğinin enflasyonun düşürülmesi olması gerektiğini söyledi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Lideri Özilhan toplantının açılışında şunları söyledi:
“Yüksek fosil yakıt kullanımımız ithalat faturasının düşürülmesinin önündeki en büyük pürüz.
Cari açık ve açığın finansmanı dün olduğu üzere bugün de iktisadın yumuşak karnı olmayı sürdürüyor. Cari açık üretim yapısından kaynaklanıyor. Yalnızca kurun yarattığı ucuzlatma tesiriyle cari açık sorunu çözülmüyor. Türk lirasının yüksek bedel kaybına karşın dış açık vermeye devam ediyoruz.
‘YABANCI SERMAYE GELMİYOR’
Ekonomideki belirsizliklerin sene başından bu yana sayısı 200’ü aşan mevzuat değişikliklerinin doğurduğu tedirginliklerin yanında hukuk ve adalet sistemine ait dertlerin da tesiriyle yabancı sermaye yatırımları gelmiyor. Gelen de üretim yatırımlarına değil, gayrimenkule geliyor.
Enflasyon faiz makasının hiç olmadığı kadar açılmış olduğu bir ortamda, üstelik bir çok merkez bankası faiz artırıyorken yurtdışından sermaye girişinin yeri olmuyor. Cari açığın finansmanı için elde merkez bankası rezervleri, kimi ülkelerin sağladığı finansmanlar ve kaynağı belgisiz ‘net hava ve noksan’ kalemi yer alıyor.
Bu çeşit finansmanın da devam edip etmeyeceği iktisat ile ilgili değil. Bu yüzden önümüzdeki aylarda cari açığın finansman şartlarının ne olacağını bilemiyoruz.
Üretim yapısını değiştirmeden, ithalata bağımlılığı azaltmadan, ihracatın katma paha içeriğini yükseltmeden, yüksek teknolojinin hissesini artırmadan döviz sıkıntısını çözemeyiz. Döviz problemini çözmeden enflasyonu çözemeyiz.
ENFLASYONDA TEK HANE VURGUSU
Enflasyonu tek haneye indiremezsek büyümeyi kalıcı olarak hızlandıramayız, istihdam yaratamayız, gelir adaletsizliklerini düzeltemeyiz. Bu nedenle iktisat siyasetinin bir numaralı maksadı bu olmalıdır.
Krediye ulaşmaktaki zorluklar üretimi etkiliyor. Bu türlü giderse üreticiler üreticiler ithalat yapamaz, üretemez hale gelecek. İzlenmekte olan para siyasetinin piyasalar üzerindeki tesir gücü zayıflarken kullanılabilecek araçlar da süratle daralıyor.
Hukuk devletini güçlendirmek, yargı bağımsızlığını tesis etmek, kuvvetler ayrılığını yerleştirmek, denetleyici ve düzenleyici kurumların özerkliğini sağlamak ve yürütmenin hukuka bağlılığını güçlendirmek zorundayız.”
