[ad_1]
Bu yıl ‘Katılıma ilham ver’ temasıyla kutlanan 8 Mart Dünya Bayanlar Günü’nde küresel çapta birçok aktiflik gerçekleştirilirken, ülkemizde de çeşitli tertipler düzenlendi.
Son olarak bayanların iş dünyasındaki varlığını güçlendirmek için eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılığa dair çalışmalar yürüten İn-an Hareketi ve Derneği, 8 Mart özel lansman yayınında iş dünyasıdan başarılı isimleri ağırladığı bir panel düzenledi. Sunuculuğunu Twiser CGO’su (Chief Growth Officer) ve İn-an Hareketi ve Derneği’nin Kurucusu Bahar Taşkın Öztürk’ün üstlendiği Harvard Business Review’daki (HBR) online panelde çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığın (ÇEK) iş dünyasındaki tesirleri masaya yatırıldı.
“Cinsiyet eşitliğine dair meselelere bütüncül bir formda yaklaşıyoruz”
Panelin açılışında muvaffakiyet için herkesin fırsat eşitliğine gereksinimi olduğunu aktaran Bahar Taşkın Öztürk, “Çeşitliliğe sahip kurumlar, %19 daha fazla inovasyon geliri, %33 daha fazla kâr elde ediyor. Kararlarının başarısı da %60 daha yüksek oluyor. Kurumların geleceğinde sayılar aslında bize ÇEK’in ne kadar kritik bir rol oynadığını gösteriyor. İn-an Hareketi ve Derneği olarak bu noktada, sivil toplum kuruluşlarına ve teşebbüslere takviye olurken, onlardan farklı olarak meselelere daha bütüncül bir formda yaklaşıyoruz. Cinsiyet eşitliğini uygulayan şirketlerin sayısını çoğaltmak açısından meşaleyi tutan kurum, teşebbüs olarak konumlanıyoruz. Bilinçdışı dediğimiz önyargıların farkına varılmasını sağlıyoruz. Cinsiyet eşitliğinde kapsayıcılığa giden yolda gerçek ve kalıcı tahliller üretebileceğimize inanıyoruz” dedi.
“Kapsayıcılığı, tertiplerin DNA’sına entegre etmeliyiz”
İn-an Hareketi ve Derneği’nin özel yayınına katılan HBR Türkiye Genel Yayın Direktörü Serdar Turan da, “Artık bir devinim içindeyiz ve sabit formüllerin işlemediği bir devirden geçiyoruz. Bu noktada bize farklı bakış açıları sunacak beşerler lazım. Belirsizliğin içinde hareket edebilmek için bizim çeşitliliğe muhtaçlığımız var. Farklı bakış açılarının bir ortaya gelmediği ortamda istatistikler bize hiçbir şey göstermiyor. Ne kârlılık artıyor ne de inovasyon gelişiyor. Hasebiyle, kapsayıcılığı yalnız imajda değil, tertibin DNA’sına entegre ederek benimsememiz gerekiyor. İnsan eli, aklı ve kalbiyle bir bütün. Bunlardan bir adedini görmezden geldiğimizde, o insanın potansiyelini açığa çıkaramayız. İnsan kıymetini azamide anlayıp içselleştirilmesini sağlamalıyız” tabirlerini kullandı.
İş dünyasında rekabetin ağırlaştığı bir ortamın hakim olduğuna dikkat çeken BOYNER CHRO’su (Chief Human Resources Officer) Seda Kayrak Kızıltan ise şu açıklamada bulundu: “Artık bir şirketin kıymetini ölçerken finansal sonuçlara bakılmıyor. Beşere ve topluma kattığı kıymetler göz önünde bulunduruluyor. ÇEK, bu noktada gündemimizde yer alıyor. Biz de ‘değişim için değiştiren lazım’ mottosunu benimsiyoruz. Değişimin mimarlarının evvel önderler ve sonra onlara inanan çalışanlar olduğunu düşünüyoruz. Bu doğrultuda önderler, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için ÇEK’i hem etik hem de stratejik olarak gündemine almak zorunda. ÇEK’i tertiplerin her düzeyine indirmemiz gerekiyor. Bütün süreçlere ve departmanlara eşit derecede yakın olan İK çalışanlarına farklı bir sorumluluk düşüyor. İn-an Topluluğu da bu noktada, İK profesyonellerini paydaş olarak tanımlıyor.”
“İş dünyasının geleceğinde insan var”
Programda, teknolojiye karşın işin geleceğinde insanın var olduğunu vurgulayan Twiser CEO’su Ongun Demirler’in “Gündemimizde teknoloji yapay zeka otomasyon olsa da, aslında işin geleceğinde insan var. ÇEK’in en büyük katkısı burada ortaya çıkıyor. İş dünyasının geçirdiği böylesi bir dönüşüm sürecinde, grupları geleceğe hazırlamak ise önderlerin sorumluluğunda. Büyümek isteyen kurumlar için farklı bakış açılarını, kültürleri, cinsiyetleri kapsamak kaide. İş dünyasının bu derece çok istikametli geliştiği bir evrede ÇEK bu işin olmazsa olmazı. Zira insanların memnun olduğu çalışma ortamları yaratmak gelişmelerini teşvik eder. Böylelikle, gelişen kurumların gereksinimleri tabiatıyla karşılanmış olur” kelamlarını kaydetmesinin akabinde mikrofonu alan Unlearn Akademi Kurucu Ortakları Ecmel Ayral ve Mine Öztürk de panelde bahse dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“ÇEK, bir kurumun stratejik var oluşu için çok değerli. Bunu sunabiliyor ise daha sürdürülebilir oluyor. Türbülanslı iş dünyasında, kurumların kendilerini ayakta tutmaları için çatlak seslere gereksinimi var. ÇEK, kurumun gerektiğinde taraf değiştirmesini sağlarken hem çalışan hem de kurum çift taraflı yarar elde ediyor. Önderler bu noktada çalışanlarla yöneticiler ortasında köprü misyonu görüyor.”
“Akademi ve iş dünyası tıpkı ekosistemin farklı parçaları”
İn-an Hareketi ve Derneği’nin işbirliği yaptığı eğitim kurumlarından Koç Üniversitesi Cinsiyet Eşitliği Ofisi Yöneticisi Behice Pehlivan da “Akademi, dışarıdaki dünyanın bir mikro-kozmosu üzere. Akademi ve iş dünyası bir ekosistemin modülü. Bu yüzden, iş dünyasının burada öğreneceği çok şey var. İki dünya ortasında işbirliğini güçlendirecek düzenekleri ortaya koymak gerekiyor” formunda konuşurken Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği hazırlık sınıfı öğrencisi Seyfedtin İtimat de üniversitenin farklı kültürlerden insanların bir ortaya geldiği dinamik bir ortam olduğunu söyleyerek burada benimsenen kıymetlerin bireylerin meslek hayatını şekillendirdiğini aktardı.
Panelin kapanış oturumuna konuk olan Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin de bayan teşebbüsçü konusuna değinerek bu taraftaki çalışmalarını paylaştı. Hoşluk dalının başta teşebbüsçüler olmak üzere, tüm bayanlara ilham olduğunu belirten L’Oréal Türkiye Ülke Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen de kapanışı şu sözlerle yaptı: “Bir hoşluk şirketi, ihtilallerine paydaşlarını da ortak ederse dünyayı değiştirebilir. Bizim de benimsediğimiz ve uyguladığımız kapsayıcılık bu noktada kritik bir kıymete sahip. Sadece kendimizin değil, tüm paydaşlarımızın bedellerini sorumluluk kabul ediyoruz. İşbirlikleri gerçekleştirirken girişimcilik konusunda da bayanları destekleyen nitelikte adımlar atıyoruz.”
Ekonomi > Şirketler
HABER İÇERİĞİ : Dünya
[ad_2]
