[ad_1]
Avdagiç, bundan sonraki süreçte kısır döngüye girilmemesi gerektiğini belirterek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Burada vakit içinde natürel ki dokunuşlar yapılacak lakin biz kalıcı ve süratli bir formda enflasyonu düşürmek zorunda olan bir ülkeyiz. Hepimizin selameti için; iş dünyası, vatandaşlar, hükümet, milletlerarası prestijimiz, fiyat istikrarı açısından, daha uygun kurallarda iç ve dış borçlanmanın sağlanması açısından en öncelikli maksadımız enflasyonu kalıcı halde düşürmek. Hasebiyle bunu düşürmek için ortaya konan paketin sıhhatli çalışması konusunda daima birlikte çaba göstermemiz lazım. Bu yalnızca iş dünyasının, ihracatçıların, ithalatçıların, kamunun yapacağı bir adımla olmaz. Topyekun, toplum olarak bunu benimsemeli, özümsemeli, içselleştirmeliyiz. Siyasetin uygun bir halde yürütülebilmesi için 85 milyonun, çocukları çıkartırsak 65-70 milyonun ortak sorumluluğu var. Bu ortak sorumluluk içinde bunu en kısa vakitte başarabiliyor olmamız lazım.”
Avdagiç, iktisat siyasetleriyle alakalı olarak rasyonel bir sürecin devam ettiğini, burada birtakım ferdî irrasyonel çıkışların genelleme yapılıp oradan hareket edilmemesi gerektiğini belirtti.
Son 12 aylık enflasyon ile son 12 aylık kur değişimi ortasında bir korelasyon olduğunu lisana getiren Avdagiç, şu anda kur ile enflasyon ortasındaki ilginin makul bir istikrarda gittiğini anlattı.
“Asgari fiyat yıl başında 1 yıllık açıklandı”
Şekib Avdagiç, minimum fiyatta orta artırım beklentilerinin sorulması üzerine, minimum fiyatın 1 yıllık açıklandığını, hasebiyle bütün iş dünyasının bütçelerini buna nazaran yaptığını söyledi.
Avdagiç, “Bizim spekülasyonlarla işimiz yok. Biz İstanbul Ticaret Odası’yız. Kamunun belirlediği bir taban fiyat var. Bunu belirlerken ortaya koyduğu bir çerçeve var. Biz ve temsil ettiğimiz şirketler, kamunun ortaya koyduğu bu çerçeveyi ve buradaki takdiri gündeme alarak bütçemizi yaptık. Devletin bununla ilgili gündeme getirdiği bir telaffuz var, biz bu telaffuzun bu sene geçerli olduğunu öngörüyoruz.” diye konuştu.
“Türkiye iş hayatının katılığı açısından dünyada açık orta “1 numara”
Şekib Avdagiç, iş kanununun kümülatif olarak kıymetlendirilmesi gerektiğini belirterek, mesai saatlerinin kısaltılması üzere yalnızca bir-iki alt başlığın tek başına değerlendirilmesinin hakikat olmayacağını vurguladı.
Yapılan araştırmalara nazaran Türkiye’nin, iş hayatının katılığı açısından dünyada açık orta “1 numara” olduğunu, bu türlü bir katılığı Türk iş dünyasının uzun mühlet kaldıramayacağını lisana getiren Avdagiç, bütün ülkelerde iş garantisi açısından birtakım başlıklar bulunduğunu lakin Türkiye’de bu başlıkların daha detaylı olduğunu söyledi.
Avdagiç, bu başlıkların; kıdem tazminatı, patronun emeklilik durumunda karşı karşıya kaldığı ek yük, işsizlik sigortası, iş teminatı ve sendikal tazminat olduğunu kaydederek, Türkiye’nin bu 5 sistemin uygulandığı tek ülke olduğunu bildirdi.
Bu katılıkla Türk iş dünyasının rekabetçiliğini sağlamasının mümkün olamayacağını belirten Avdagiç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İstihdam üzerindeki yüklerde çok kademeli bir husus var. Kıdem tazminatı var. Her yıla 30 gün. Patron, emeklilikle ilave bir yükle karşı karşıya. İşsizlik sigortamız var. Defakto olarak bunu da patron ödüyor. İş teminatı var. İşten çıkardığınız vakit 8 ay artı 4 ay işe iade tazminatı var ve sendikal tazminat var en az 12 ay. Münasebetiyle bu 5 sistemin uygulandığı tek ülkeyiz. OECD ve AB ülkelerinde bu türlü 5’li bir yapı yok. Çalışan, ‘ben gidiyorum’ dediği vakit gidiyor, onunla ilgili patronu koruyan hiçbir şey yok. En fazla ihbar mühleti kadar bir çalışma mecburiyeti var. Münasebetiyle bu katılıkla önümüzdeki periyotta Türk iş dünyasının rekabetçiliğinin sağlanması mümkün değil. Yani istihdamın üzerinde hem kamunun yüklerini azaltması lazım hem de bu 5 etaplı katılığın azalması lazım.”
“İşverenin cebinden çıkan paranın yalnızca yüzde 55’i çalışanın eline geçiyor”
Şekib Avdagiç, aylık 100 bin lira brüt maaşlı çalışanın eline geçen oranın yüzde 55 olduğunu belirterek, “Yani patronun cebinden çıkan paranın yalnızca yüzde 55’i çalışanın eline geçiyor. Bu bahisteki düzenlemeleri gözden geçirmemiz gerekiyor.” formunda konuştu.
Kayıt dışılığın önlenmesi, çalışanların rastgele bir hak kaybı yaşamamasını ve patronların daha rekabetçi olmasını konuştuklarını lisana getiren Avdagiç, “Hem çalışan ve fiyatlar üzerindeki kamu yükünü optimize etmemiz lazım hem de bu 5’li mekanizmayı gözden geçirmemiz lazım.” sözünü kullandı.
Avdagiç, iş kanunu görüşülürken kapsayıcı bir yaklaşımla sürecin yürütülmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Eximbank kredileri 40-45 milyar dolar düzeylerine yükselmeli”
İTO Lideri Avdagiç, Eximbank’ın ihracatçılara verdiği dayanağın ticaretin seyrini çok olumlu etkilediğini belirterek, fakat reeskont kredisi alan firmaların, bunu hedefine uygun kullanması gerektiğini vurguladı.
Reeskont kredilerinin, ihracatı daha rekabetçi hale getirecek firmalara kullandırılması gerektiğini kaydeden Avdagiç, “Daha önceki KGF kredilerinde olduğu üzere bir kısım reeskont kredisi kullanıcıları bunu gerçek hedefi dışında kullanırlarsa, bu sefer devlet reeskont kredisi kullananların külliyen ilgili önlem almak zorunda kalır.” açıklamasında bulundu.
Beklentilerinin, Eximbank kredilerinin Türkiye’nin 2 aylık ihracatına denk gelecek düzeylere, yani 40-45 milyar dolar civarına yükseltilmesi tarafında olduğunu kaydeden Avdagiç, bunun gerçekleşmesi durumunda sürecin daha rahat yürütülebileceğini aktardı.
Avdagiç, savunma endüstrisinde atılan adımları çok kıymetli bulduklarının altını çizerek, “Türkiye’de savunma endüstrisi konusunda önemli bir ekosistem oluştu. Burada yalnızca ana savunma sanayi şirketlerinin olması yetmez. Alt eser, hizmet, sistem üreten firmaların oluşması da değerli. Türkiye’nin dünya savunma endüstrisi pazarında da şu andakinden çok daha tesirli bir noktaya yanlışsız süratle gittiğini görüyorum. Bu, Türkiye’nin dış siyasetine da çok önemli bir katkı sağlayan öge durumuna gelmiştir.” sözlerini kullandı.
“Kırmızı ette ana girdilerde bu türlü bir artışı gerektirecek maliyet oluşmadı”
Şekib Avdagiç, kırmızı et fiyatlarıyla ilgili süreci güzel takip etmek gerektiğinin altını çizerek, son bir yılda yem fiyatlarının yüzde 27, kırmızı et fiyatlarının ise yüzde 100’ün üzerinde arttığını, bunun rasyonel olmadığını söyledi.
Bazı market zincirlerinde kırmızı et fiyatlarının ramazan ayı boyunca sabit kalması konusundaki adımların tesirli olduğunu lisana getiren Avdagiç, buna karşılık kırmızı et fiyatlarının daha makul bir noktaya gelmesi gerektiğini vurguladı.
Avdagiç, kırmızı ette ana girdilerde bu türlü bir artışı gerektirecek maliyet oluşmadığını kelamlarına ekledi.
[ad_2]
