[ad_1]
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış merasiminde bir konuşma gerçekleştiriyor.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“İstanbulumuzun ulaşımını rahatlatacak bir projenin daha açılışı vesilesiyle bir ortadayız. Metro ve raylı sistem seferberliğimizi sürat kesmeden sürdürüyoruz.
Ocak ayının son günlerinde İstanbul Havalimanı’na kadar uzanan metro çizgisinin Gayrettepe-Kağıthane ortasındaki kısmını hizmete sunmuştuk. Böylelikle İstanbulumuzu suratı saatte 120 kilometreye çıkan, günlük 600 bin yolcu kapasiteli çok değerli bir yatırıma kavuşturduk.
İki hafta evvel de Kazlıçeşme-Sirkeci raylı sistemini devreye aldık. Neredeyse 1,5 asır boyunca kentimize hizmet etmiş bu çizgisi, yeni bir dizaynla tekrar ayağa kaldırdık.
“5 YIL BİTTİ… İBB KAÇ METRO SINIRI YAPTI?”
Uğraştıran değil, ulaştıran İstanbul… 5 yıl bitti, 5 yıl… Büyükşehir belediyesi sanki kaç metro sınırı yaptı? Palavradan öteki bir şey yok. Merhum Kadir Bey’in yaptıklarına sahip çıkıyor. Bizim yaptıklarımıza sahip çıkıyor. Metronun adımı atılıyor, geliyor ona dolgu yapıyor…
Sen busun… Yaptığın bir şey yok. Dürüst ol, dürüst. 31 Mart akşamı İstanbullu kardeşlerim bu palavraya, talana prim vermeyecek. Yolun açık olsun diyecek. Bu duvarlardaki hani ‘tam ileri’ diyor ya… Artık ona ‘tam ileri, yolun açık olsun’ demek lazım. İstanbul bu kararı verdi diyorum. Yeni ulaştırma projelerini tek tek hayata biz geçiririz.
“BİZ GİTTİK, 5 YIL EN UFAK BİR ŞEY YOK”
Şu andaki belediye sanki kaç tane metrobüs çizgisi yaptı? Nereye kadar metrobüs sınırı uzadı? Hiçbir şey duydunuz mu? Yok. Yapmaz ve yapamazlar. Yalnızca palavra. Metrobüsü İstanbul’a kazandıran AK belediyecilik… Belediye başkanlığımdan başlayan süreçte, Kadir Bey’le devam eden süreç ve biz gittik, geldi 5 yıl en ufak bir şey yok. İşte bu sınırın devreye girmesiyle çok geniş bir etrafta yaşayan İstanbullu kardeşlerimizin hayatı kolaylaşacaktır.
“BUNLARI BİR İSTANBULLU OLARAK SÖYLÜYORUM”
Çam ve Sakura Hastanesi’nin yolunu yapmadı yolunu… Ulaştırma Bakanlığı’na talimat verdim, hastanenin yolunu yeniden biz yaptık. Yahu ne işe yarıyorsun. Şunu da ben yaptım de… Yok. Bunları söylerken İstanbul’un dışından birisi olarak değil, bir İstanbullu olarak söylüyorum. Burada doğmuş, büyümüş bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Sıkıntılıyız, sıkıntılı. Bunlara gereken dersi 31 Mart akşamı verelim diye söylüyorum.
“İSTANBUL BİZİM İÇİN AŞKTIR”
İstanbul kentlerden bir kent değil, bizim için aşktır. Bu kent Türkiye’nin en büyük hazinesidir. İstanbul’u daha yaşanacak bir hale getirebilmek için çalışıyoruz. Bu kentin her sıkıntısını, kendi problemimiz olarak görüyoruz. Şunu altını çizerek belirtmek isterim; İstanbul’a bu nazarla bakmayan hiç kimse Fatih’in emaneti olan bu kenti anlayamaz. İstanbul o denli büyük bir adanmışlık gerektirir ki kendi dışında diğer hiçbir işle meşgul olunmasını kaldırmaz. Yani yarım gün mesaiyle İstanbul yönetilmez. İstanbul’u bırak kayağa git… İstanbul’u sel almış götürüyor; nerede… Anlayın işte.
“TRAFİK ZULÜM HALİNE GELDİ”
Trafik İstanbul’da problemden öte zulüm haline geldi. İstanbullu kardeşlerimizin ömrü trafikte geçiyor desek yanlış bir tabir kullanmayız. Şayet biz Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, Kuzey Marmara Otoyolu’nu yapmasaydık bugün durum çok daha berbat olurdur.”
[ad_2]
