[ad_1]
İrlanda’daki University College Cork’taki araştırmacılar, toplumsal anksiyeteye sahip bir beşerden aldıkları bağırsak mikroplarını farelere yerleştirdi. Fareler yerleştirmeden 10 gün sonra toplumsal fobi davranışları gösterdi. Takım, hayvan deneklerin güç, bağışıklık tepkileri ve gerilim reaksiyonlarının düzenlenmesinde rol oynayan kortikosteron hormonu düzeylerinin de azaldığını tespit etti.
Araştırmacılara nazaran bulgular, insanlarda toplumsal anksiyeteyi uygunlaştırmak için mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseninin semptomları güzelleştirecek yeni tedavilerin belirlenmesi için ülkü bir amaç olduğunu öne sürüyor.
Bu sonuçlar, bağırsak sistemi ile beyin ortasında karmaşık bir temas olduğunu gösteren giderek artan araştırmalara katkıda bulunuyor; anksiyete, depresyon, otizm ve öteki beyin rahatsızlıklarının bağırsakta başlayan problemlere değinilerek en azından kısmen tedavi edilebileceğini öne sürüyor.
Daha da değerlisi, bağışıklık sistemi belirteçleri, farelerin nakilden sonra bağışıklık sistemlerinin bozulduğunu gösterdi. Bu da ‘bağırsak-beyin ekseni’ olarak isimlendirilen bu eksenin, bağırsaktan beyne gidebilen inflamatuar molekülleri içerdiğini düşündürüyor.
12 BİREYDEN ÖRNEK ALINDI
Çalışmanın ardındaki bilim insanları, araştırmaya resmi olarak toplumsal anksiyete bozukluğu teşhisi konmuş altı bireyden ve toplumsal anksiyetesi olmayan altı şahıstan alınan toplam 12 mikrobiyom örneğiyle (dışkı örneği) başladı.
Fareler, ‘yerleşik mikrobiyotayı tüketmek için’ bir hafta boyunca dört farklı antibiyotik ilacının bir karışımıyla beslenerek çalışmaya hazırlandı. Öbür bir deyişle, bağırsakları temizlendi.
Daha sonra her bir iştirakçinin mikrobiyom örneği altıya bölünerek altı farklı fareye nakledildi ve toplamda 72 fare elde edildi. Farelerden 36’sı toplumsal korku bozukluğu tanısı konan bireylerden, 36’sı ise toplumsal korku bozukluğu olmayan şahıslardan nakil aldı.
Tedaviye başladıktan 10 gün sonra fareler, toplumsallık, genel dert, bağırsak işlevi, depresyon ve kaygı üzere bir dizi işlevi incelemek için birçok testten geçirildi. Birden fazla testte iki fare kümesi benzeri biçimde performans gösterdi.
Ancak toplumsal anksiyete bozukluğu olan insanlardan nakil alan kümenin çok daha makûs performans gösterdiği bir test vardı; toplumsal dehşet testi. Bu deneyde bilim insanları farelerde toplumsal ipuçlarının tetiklediği bir endişe yarattı ve akabinde bu endişenin ne kadar müddette geçtiğini ölçtü.
Bu fareler öteki açılardan sağlıklı kaldılar lakin yeni keşfedilen toplumsal tasalarına ek olarak beyinlerinde kimi eşsiz değişiklikler de gösterdiler. Bilhassa beyin bölgesi, ebeveyn ve çocuk ortasındaki bağın yanı sıra hem toplumsal hem de romantik ortamlarda bireyler ortasındaki bağ için kıymetli olan ‘aşk hormonu’ oksitosin düzeylerini düşürdü.
Ek olarak, toplumsal anksiyete bozukluğu olanların mikrobiyomlarının naklinin yapıldığı farelerde medial amigdala ve prefrontal korteksin her ikisinde de oksitosine bağlı genlerin ekspresyonu azaldı. Bu beyin alanları sırasıyla dehşet ve kişilikle ilgilidir. Açıkça görülüyor ki, mikrobiyomlarındaki değişiklikler davranışlarda birtakım kıymetli farklılıkları tetiklemişti.
Bir değişikliğin başkasına nasıl yol açtığı tam olarak belirli değil lakin bilim insanları bunun bağışıklık sistemiyle ilgili olduğundan şüpheleniyor; toplumsal anksiyete bozukluğu olanlardan nakil yapılan farelerde inflamasyon belirteçleri arttı ve bu belirteçler kan-beyin bariyerini geçebiliyor.
Çalışmanın müellifleri, “Bu durum, mikrobiyotanın hastalıkta toplumsal endişe reaksiyonlarının artmasında nedensel bir rol oynayabileceğini gösteriyor. İleriye yanlışsız bakıldığında, mikrobiyota-bağırsak-beyin ekseni, toplumsal anksiyete bozukluğu semptomları düzgünleştirmek için yeni tedavilerin belirlenmesi için ülkü bir hedeftir” dedi.
KAYNAK :Hürriyet
[ad_2]
