[ad_1]
Besine muhtaçlık duyma formunda tanımlanan açlığın da farklı tipleri var. Gerçek açlık fizyolojik nedenlerden kaynaklanırken, duygusal açlık büsbütün hislerimizin tesiriyle oluşur. Pekala bunu nasıl ayırt edebiliriz? İşte Türk Kalp Vakfı Uzman Diyetisyeni Gizem Deniz’in karşılığı:
Gizem Deniz
Gerçek açlık nasıl anlaşılır?
Fizyolojik açlık besin aldıktan muhakkak bir mühlet geçtikten sonra güç düşmesiyle beslenme gereksinimine bağlı olarak gelişen acıkmadır. Fizyolojik açlıkta mide tarafından beyne ‘yemek ye’ sinyalleri gönderilir. Bunun belirtileri midede kazınma hissi, gurultu ve hafif baş dönmesidir. Fizikî açlığın gerçek açlık olduğunu söyleyebiliriz. Öbür bir deyişle, bedenin güç üretimi için besine muhtaçlık duyduğu açlık çeşididir. Uzun müddetli fizikî açlık durumunda kan şekeri düşebilir, konsantrasyon sorunları yaşanabilir ve yorgunluk hissi oluşabilir.
ÖZELLİKLERİ
– Fizikî açlık, yavaş yavaş ortaya çıkar ve ertelenebilir.
– Fizikî açlıkta şahıslar açlık hissinden kaynaklı gergin, mutsuz olabilir. Lakin bu durum bedene besin alındıktan sonra yani bireyler yemek yedikten sonra geçecektir.
– Fizikî açlıkta tek bir besinden çok istek edilen besin kümeleri vardır. Örneğin fizikî açlık içindeyken bir besinden fazla yemek yerine besin kümesinden oluşan çeşitli bir tabağa yönelme gereksinimi hissedilir.
– Bu cins açlıkta, bireyler doyduklarını hissettiklerinde yemeği bırakırlar ve daha fazla yemek yeme dileği içinde değillerdir. Yemek yemenin hedefi hissedilen bir duyguyu bastırmak ya da azaltmak değildir. Yemek yemenin gayesi, ömrü sürdürebilmek için gereksinim olunan enerjiyi almak ve doygunluk hissine ulaşmaktır.
– Fizikî açlıktan sonra, bireyler yedikleri yemekten pişman olmaz.
Duygusal açlık nedir?
Duygusalaçlık; iş hayatı ya da günlük hayatta yaşanan hüzün, badire, telaş, gerilim, depresyon üzere nedenlere bağlı olarak daima yemek yeme isteği içinde olma halidir. Bireyler yaşadıkları sorunların tahlilini yemekte ararlar. Duygusal açlığa sahip bireylerde, açlık hissi gece saatlerinde ağır olarak hissedilir. Bireyler bilhassa gece geç saatlerde yüksek kalorili besinler tüketmeye daha meyillidir. Kişi bu döngüyü sıklıkla tekrarladığında yeme tertibi bozulur, kilo alma ve alınan kiloların geri verilememesi üzere sıkıntılar ortaya çıkar.
ÖZELLİKLERİ
– Duygusal açlık, ansızın ortaya çıkar ve ertelenemez. Duygusal açlığa sahip şahıslarda birden teğe yemek yeme isteği gelişir.
– Duygusal açlıkta bireyler gergin, mutsuz, öfkeli, heyecanlı üzere hisler yaşadıkları vakit, bu hisleri bastırmak için kendilerinde bir yeme sistemi oluştururlar. Besin tüketildiğinde ise bu hisler geçmez, tam aykırısı daha da artar.
– Duygusal açlık sorunu olan bireyler fizikî bir açlık çekmedikleri için öğünler ve besin kümelerinden çok tek bir yiyeceğe yönelirler. Bu yiyecekler çoğunlukla atıştırmalıklar ya da abur cubur olarak tabir edilen bedene son derece ziyanlı, yüksek kalorili, süreksiz ve kısa müddetli doygunluk hissi sağlayan besinlerdir.
– Yemekten sonra fizikî açlıkta hissedilen doygunluk hissi, duygusal açlıkta hissedilmez. Duygusal açlığa sahip bireyler fizikî manada bir besine muhtaçlık duymadığı halde kişi içinde olduğu dertli durumdan kurtulmak için yemeğe yönelir. Aslında şahsının buradaki hedefi ruhsal doygunluğu sağlamaktır fakat bu durum mümkün olmadığından, duygusal açlığa sahip şahıslar porsiyonlarını ayarlayamaz.
– Sürecin en sonunda, bireyler bunun ruhsal bir eğilimden kaynaklı olduğunu bildiklerinden ötürü yedikleri yemek, yiyecek, atıştırmalık vs. eserlerden kaynaklı pişmanlık hissi yaşarlar.
BU PROBLEMLE NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Duygusalaçlığın belirtileri görmezden gelinirse ilerler. Daima yeme ve öğütülen besinlerin daha çok sıhhatsiz besinler olması nedeniyle bireyde kilo alımı başlar. Vakitle gelişen obezite sonucunda ise başta kalp-damar hastalıkları ve diyabet olmak üzere pek çok hastalık baş gösterecektir. Duygusal açlığın tedavisinde ilaç ve gibisi destekler kadar besin ve toplumsal hayat tertibi de kıymetlidir. Bilhassa kazanılmış hakikat yemek yeme alışkanlığının hastalığın güzelleşmesinde büyük rol oynadığı kanıtlanmıştır. Yeme–içme bozukluğunun bedende bulunan organik ya da kronik bir hastalıktan, hormonlardan yahut kan kıymetlerinden kaynaklandığının tespit edilmesi gerekir. Şayet sorun bunlardan kaynaklı değilse dahiliye tabibi hastayı psikiyatri ve buna bağlı olarak diyetisyene yönlendirir. Bunun ruhsal bir alt yapısının olduğunun teşhisi halinde uygulanacak en yanlışsız tedavi tekniğini belirleyecek olan psikiyatristlerdir. Buna ek uygun beslenme rutini için kesinlikle bir diyetisyenden dayanak alınmalıdır.
Besin,Açlık,Hissi,Yemek,Duygusal,Yemek Yeme,Yeme,Kişiler,Baş,Duygusal Açlık,Süre
Haber Kaynak : Sözcü
[ad_2]
