[ad_1]
IŞİD’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda düzenlediği canlı bomba hücumları sonucu 103 insanın öldüğü katliama ait, ihmali olduğu kuşkusuyla soruşturulan polislere “kınama” cezası verildiği ortaya çıktı.
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerinin 26 Şubat 2016 tarihli, “(06-2) 172” numaralı ve 3 bin 145 modül evraktan oluşan raporuna nazaran; katliamın yaşadığı periyodun Ankara Emniyet Müdürü, Emniyet Müdür Yardımcısı, 5 şube müdür yardımcısı, bir komiser ve 3 polis memuru hakkında disiplin soruşturması yürütüldü.
Disiplin soruşturmasında, katliamda bu 11 emniyet mensubunun ihmali olup olmadığı incelendi.
Soruşturmanın sonucunda hazırlanan raporun büyük bir kısmının sansürlenerek katliama ait yargılamanın sürdüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
“ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER EKSİK”
Raporda, haklarında disiplin soruşturması yürütülen emniyet mensuplarının isimlerinin sansürlendiği ve raporun büyük bir kısmının içeriğinin çıkarıldığı görüldü.
Raporda, 10 Ekim günü emniyet önlemlerinin “bazılarında eksikler olduğu” tespit edilerek, “Artan terör tehdidine karşı üstteki olumlu önlemlerin emniyet üniteleri tarafından alındığı, bununla birlikte 10 Ekim 2015 tarihli toplantı ve şov yürüyüşünde alınması gereken emniyet önlemleri bazında birtakım eksikliklerin de bulunduğu…” tabirleri kullanıldı.
Raporda “bazı eksikliklere” ait sorumluluk değerlendirmesi de yapıldı. Raporda, IŞİD’in 4 ay içinde Diyarbakır ve Suruç’ta katliamlar yaptığı ve yeni katliamlara ait istihbarat bilgileri geldiği belirtilerek, şu değerlendirmeler yapıldı:
“Yasal olarak gerçekleştirilen bir toplantı ve şov yürüyüşüne rastgele bir akın olabileceğine dair hiçbir istihbarat bilgisi bulunmasa dahi bu çeşit toplantıların güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü önlemin alınmasının emniyet ünitelerinin vazifeleri ortasında bulunduğu, kaldı ki bu toplantıda dikkate alınması/değerlendirilmesi gereken kesin bilgiler içermeyen çok sayıda istihbarat bilgisi bulunduğu,
bu bilgiler dikkate alınarak ve bu toplantıdan evvelki 4 ay içinde Diyarbakır ve Suruç’taki toplantılarda bombalı aksiyon yapıldığı dikkate alındığında misal hareketlerin Ankara’daki miting/toplantılarda da yapılması ihtimalinin her vakit bulunduğu, bütün bunların birlikte kıymetlendirilmesi durumunda farklı güvenlik önlemlerinin alınmasının gündeme gelebileceği (toplantımın ertelenmesinin gündeme getirilmesi yahut toplanma alanı olan ve canlı bombaların patladığı Tren Garı etrafında denetimsiz bir toplanmaya müsaade edilmemesi, buranın gerekirse toplanma alanı olmaktan çıkarılması, burada toplanmaya müsaade edilecekse bu alanda daha çok sayıda işçi görevlendirmesi yapılarak caydırıcı bir kadro tedbirler alınması gibi)…”
Raporda periyodun Ankara Emniyeti Müdürünün “Görevin takdir ve yerine getirilmesinde müsamaha yahut savsaklama” kabahatini işlediği ve kınama cezası verilmesi gerektiğini belirtildi ve şu değerlendirmeler yapıldı:
“… Mevcut istihbarat bilgilerinin ve yakın devirde öbür vilayetlerde meydana gelmiş olan emsal çeşitteki terör aksiyonlarının rutin emniyet önlemlerinin dışında toplantı ve şov yürüyüşleri özelinde ek önlemler alınmasını gerektirecek nitelikte olduğu,
yine alınacak her türlü tedbire karşın toplanma alanına kadar gelmiş olan canlı bombaların bu aksiyonlarının engellenebilmesinin çok güç olduğu kabul edilse bile, mevzuat gereği yasal bir toplantı ve şov yürüyüşünün güvenliğinin sağlanmasının Vilayet Emniyet Müdürünün görevi…”
Raporda devrin Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı’na da misyonunu “savsakladığı” kaydedilerek, “kınama cezası” alması gerektiği belirtildi. Raporda, Ankara Emniyet Müdür Yardımcısına ait şöyle denildi:
“Yakın devirde başka vilayetlerde meydana gelmiş olan benzeri türdeki terör eylemlerinin olduğu, yine bahse konu açık hava toplantısı için alınacak güvenlik tedbirlerinin planlamasında dikkate alınması gereken kesin bilgiler içermese de birçok istihbarat bilgisinin İstihbarat Şube Müdürlüğüne geldiği,
Ankara Emniyet Müdürlüğü Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Önleme ve Müdahale Planının ‘Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşlerinde Görev Alan Şube Müdürlüklerinin Görevleri’ başlığı altındaki 2. Maddesinde İstihbarat Şube Müdürlüğünün ‘Toplantı ve gösteri yürüyüşünün yapılacağı günün kesinleşmesinden itibaren yapılmak istenen toplantı ve yürüyüşün amacı ve hedefinin ne olacağı açık veya gizli olarak destekleyen veya karıştıran kuruluş ve şahısların kimliği ve geçmiş durumları ile topluluğun sayısı, direnme gücü ve ne gibi vasıta ve imkanları olduğu hususunda elemanlarını göndererek istihbarat toplamaya başlayacaktır”
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde göreli iki 3’üncü sınıf emniyet müdürü, bir 4’üncü sınıf emniyet müdürü, bir büro amirine görevlerini “savsakladıkları” gerekçesiyle kınama cezası verildi.
10 Ekim katliamını yapan iki canlı bombadan biri olan Yunus Emre Alagöz hakkındaki istihbarata karşı gerekli önlemlerin alınmaması da “bazı eksiklikler” arasında sayıldı. Raporda, şunlar belirtildi:
“Bahse konu açık hava toplantısının güvenliği için alınacak emniyet tedbirleri planlamasında dikkate alınabilecek nitelikte 2015 yılı başından itibaren İstihbarat ve TEM Şube Müdürlüklerine değişik kaynaklardan birçok istihbarat bilgisinin geldiği, bu bilgilerden bir kısmının İl Emniyet Müdürüne ve Güvenlik Şube Müdürlüğüne iletildiği, bir kısmının ise yalnızca şubelerince değerlendirildiği,
zaman zaman bu istihbarat bilgileri esas alınarak emniyet birimlerine bilgilendirme ve alınacak güvenlik önlemleri hususunda tamim çıkarıldığı, bu istihbarat bilgilerinin büyük çoğunluğunun teyide muhtaç bilgi niteliğinde olduğu ya da somut yer, zaman ve kişi belirtmeyen bilgiler içerdiği, ancak bu istihbaratın tamamına yakınının diğer istihbarat birimlerinden veya İstihbarat Daire Başkanlığından veya TEM Daire Başkanlığından geldiği,
bu açıdan bakıldığında somut bilgiler içermese bile DEAŞ terör örgütünün amaçları ve eylem türlerinin bilinmesi açısından önem arz ettiği, diğer yandan il genelinde veya özel etkinliklerde alınacak güvenlik tedbirlerinin planlaması açısından bu bilgilerin önemli olduğu,
2015 yılında DEAŞ terör örgütü ile ilişkili istihbaratın fazlalığına rağmen, Ankara Tren Garı önünde canlı bomba terör eylemini gerçekleştiren Yunus Emre Alagöz’ün de içinde bulunduğu bazı şahısların canlı bomba eyleminde bulunabileceği ve irtibatlı oldukları DEAŞ terör örgütünün Diyarbakır ve Suruç terör eylemlerinden sonra ülkemizde ses getirecek başka terör eylemi hazırlığı içerisinde olduğuna ve halkın kalabalık olduğu yerlerde, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde birden fazla canlı bomba eylemi yapabileceğine yönelik istihbaratların önemli olduğu,
zira toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin en yoğun olarak yapıldığı illerin başında Ankara’nın geldiği ve bu tür bilgilerin toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin güvenliğini planlamakla sorumlu İl Emniyet Müdürü, Emniyet Müdür Yardımcısı, emniyet birimleri ve hatta Îl Valisi ile paylaşılmasının önem arz ettiği, TEM Şube Müdürlüğü tarafından ise genel olarak emniyet tedbirlerinin gözden geçirilmesi veya sıklaştırılması amacıyla emniyet birimlerine çoğunlukla aynı içerikli yazıların yazıldığı,
Gelen istihbarat bilgileri üzerine TEM ve İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından genellikle kişilerin Ankara ili ile bağlantılarının araştırıldığı, Suruç’ta meydana gelen patlama sonrasında İl Emniyet Müdürü başkanlığında birim müdürlerinin katılımı ile bazı toplantıların gerçekleştirildiği, terör eylemlerine karşı daha duyarlı olunması konusunda tamim yapıldığı ve değişik önleyici tedbirler alındığı, TEM ve İstihbarat Şube Müdürlüğünün koordinesinde bazı operasyonlar yapıldığı, bazı terör eylemlerinin önlendiği, İl Valisine terör konularında brifing verildiği…”
GAZDAN “ÖLEN OLMAMIŞ”
Raporda, katliamdan sonra yaralıların ve kurtulanlara sıkılan biber gazı yönünden de değerlendirmede bulunuldu.
Dönemin Ankara Emniyet Müdürü, Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı’nın da aralarında bulunduğu 8 emniyet mensubu hakkında inceleme yapıldı. Emniyet görevlileri hakkında değerlendirmede bulunulurken katliam gününe ait telsiz konuşmaları incelendi, olay günü emniyet kamerası görüntüleri de izlendi.
Raporda, Adli Tıp Kurumu’na katliam günü ölenler arasında polisin biber gazı sonucu hayatını kaybeden olup olmadığının sorulduğu aktarıldı.
Rapora gönderilen Adli Tıp Kurumu yazısında, emniyetin kullandığı gaz sonucu ölüm olmadığı ileri sürüldü. Adli Tıp Kurumu’nun bu yazısı doğrultusunda raporda, “Adli Tıp Kurumu raporundan da anlaşıldığı üzere ölümlerin patlayıcı madde infilakından kaynaklandığı, polis tarafından gaz kullanımına bağlı bir ölümün veya yaralanmanın gerçekleştiğine dair ise herhangi bir tespitin bulunmadığı…” denildi.
Raporda polisin katliam sonrası kullandığı gaz ile ilgili 8 emniyet mensubu hakkında “herhangi bir ceza tayinine mahal olmadığı kanaat ve sonucuna varılmıştır” denildi. (ANKA)
İstihbarat,Eylem,Terör,Katliam,Toplantı,Bazı,Görev,Bilgiler,Raporda,Emniyet Müdür,Alınması,Emniyet,Ankara,Canlı Bomba,Tür,Tedbirler,Ceza,Gaz,Bulunduğu,Bilgi,Geldiği,Tem,İstihbarat Bilgileri,Alan,Alınacak,Polis,Hakkında,İlişkin,Toplanma,Güvenlik,Dikkate,Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşü,Toplantı Ve Göster
Haber Kaynak : Sözcü
[ad_2]