[ad_1]
Başrollerini Tekçe Akalay ve Mert Fırat üstlendiği dizinin oyuncu takımında; Engin Hepileri, Fazilet Şenocak, Başak Gümülcinelioğlu, Neslihan Arslan, İdil Sivritepe, Sennur Nogaylar, Sami Aksu, Uğur Karabulut, Cet Artman, Eylül Ersöz, Esila Umut, Ezgi Gör, Ava Yaman, Ataberk Memnun ve Efe Poylu üzere birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı, ergenlikteki gençlerin ve ailelerinin hassas dünyasını mercek altına alan AyNa İmal imzalı ‘Bir Derdim Var’ ikinci kısmıyla Kanal D ekranlarında izleyici ile buluştu.
Dizinin büyük ilgi gören ikinci kısmında;
İntihar eden Kuzey, hastaneye kaldırıldı. Mevtten dönen Kuzey’i gören Nilüfer, Savcı Ömer’e reaksiyon gösterdi:
‘Sen nasıl bir beşersin, sen kimsin’
Savcı Ömer de Nilüfer’e otomobilinde düşürdüğü ilacı verip hasta olduğu imasında bulundu.
BESTE’NİN SIRRI NE?
Sinir krizi geçirip okuldan ambulansla hastaneye getirilen Beste, Nilüfer hocayla görüştü. Beste’ye arkadaşı Ezgi de eşlik etti.
Kriz anını anlatan Beste, ‘Bunları yapan ben değildim. Birinci sefer yaşadım. Sinema izler üzere izledim’ dedi.
Ezgi’nin annesi hastaneye gidip, Beste’den şikayetçi oldu. Ezgi ise arkadaşını savundu, ‘Olanlar bir kazaydı.’
BUNLARI BESTE Mİ YAPTI?
Ezgi’nin annesi kızının kolundaki izleri gösterdi. Beste ile konuşan Nilüfer ne sakladığını sordu. Beste’nin ailesiyle görüşen hekimler kızları hakkında bilgi aldı. Daha sonra Beste’yi kliniğe yatırmaya karar verdi.
Beste’nin hastalığını bulmaya çalışan grup araştırmalara başladı.
Nilüfer, Beste’nin arkadaşı Ezgi ile görüşüp kolundaki izleri ‘Beste mi yaptı’ diye sordu. Ezdi de arkadaşı Beste’yi savundu, ‘Beste’nin yaşadıklarını kim yaşasa bu türlü olurdu.’
Beste ile görüşen Nilüfer babasıyla ortasının nasıl olduğunu sordu.
SAVCI ÖMER’DEN MANALI JEST
Savcı Ömer, Kuzey’in intihara kalkıştığı koğuşa gitti incelemeler de bulundu. Kuzey’in annesi ile olan fotoğrafını aldı.
Ölümden dönen Kuzey tedaviye alındı. Hasta bakıcının bir anlık boşluğundan faydalanan Kuzey, hastanenin çatısına çıktı.
Çatıya çıkan Nilüfer onunla sohbet etti. İkiliye daha sonra hastanede kalan öbür çocuklar da eşlik etti.
Savcı Ömer, hastaneye gidip Kuzey’i ziyaret etti. Nilüfer de Ömer’in Kuzey’le görüşmesini engellemek istedi.
Ömer’in yanına gelen Kuzey ‘bana bir şey verecekmiş’ dedi. Savcı Ömer, Kuzey’e hapishanede kalan aile fotoğrafını verdi.
Yaptığı davranışın yanlışlı olduğu kabul eden Nilüfer, Ömer’den özür diledi.
EZGİ VE BESTE BİR ARADA
Ezgi hastaneye gidip arkadaşı Beste’yi ziyaret etti. Tabip Nilüfer iki arkadaşın ortasındaki diyaloğu inceledi.
Arkadaşına ruj armağan eden Ezgi sürmesini istedi. Ruju sürerken çok fazla odaklanan Beste’nin tuhaf hareketleri Tabip Nilüfer’in dikkatini çekti.
Beste’nin ailesinden şiddet gördüğünü düşünen Nilüfer, MR sonuçlarını görünce kuşkularında haklı çıktı.
ÖMER, NİLÜFER’İ TEST ETTİ
Savcı Ömer ile Nilüfer kahve içmek için buluştu. Nilüfer’in kullandığı ilaç hakkında hekimden bilgi alan Ömer, öfkeli olup olmadığını test etmek için Nilüfer’in hudutlarını zorladı.
NİLÜFER GERÇEKLERİN PEŞİNDE
Beste’nin okuluna gidip bilgi alan Nilüfer, Ezgi’yi de araştırdı.
Ezgi ile bir ortaya gelen Nilüfer, Beste hakkında konuştu. Ezgi ‘ailesi göründüğü üzere değil’ kelamlarıyla Beste’nin ailesinden şiddet gördüğünü ima etti.
Ezgi’nin ilgi odağı olmak üzere bir sorunu olduğunu anlayan Nilüfer, söyledikleri hakkında emin olup olmadığını sordu.
Doktor Nilüfer, Ezgi’ye ‘kolundaki yaraları Beste mi yaptı’ diye sordu. Ezgi ise bu soruya kaçamak cevap verdi.
KIZIMA HİÇ VURMADIM
Beste’nin babasıyla görüşen Hekim Nilüfer, aile içinde yaşananları öğrenmeye çalıştı. Baki kızına ve eşine ziyan vermediğini söyledi.
Beste’nin odasını inceleyen Nilüfer, bulduğu kitaptaki paragrafı okudu.
Daha sonra da Baki’ye ‘kızınıza hiç vurdunuz mu’ diye sordu. Baki de ‘asla’ karşılığını verdi. MR sonuçlarını gösteren Nilüfer, Baki’den yeniden ‘asla çocuklarımı dövmedim’ karşılığını aldı.
Kızının odasını dinlediğini söyleyen Baki ‘ben de seni kaybetmek istemiyorum’ dediğine şahit oldum. Kelamlarıyla sevgilisi olduğunu ima etti.
BAKİ GÖZALTINA ALINDI
Doktor Sinan, Beste’nin bedeninde kırıklar olduğunu hastanenin Başhekimi Damla’ya bildirdi. Damla da toplumsal hizmetlere haber verdi.
Polis takımları de Baki’yi sorguya aldı. Beste’nin yanına giden Nilüfer babasının karakola götürüldüğünü söyledi. Beste’nin yansısı ise ‘babam bana o denli bir şey yapmadı’ oldu.
Beste’ye bunu yapanın kim olduğunu soran Nilüfer yanıt alamadı fakat Ezgi’den şüphelendiğini söyledi:
‘Seni zorba üzere gösterip sıyrılmaya çalıştı. Babandan şüphelenmemiz için o kadar çalıştı ki lakin gerçek zorba o Ezgi’
Beste de gerçekleri itiraf etmek zorunda kaldı. Akran zorbalığına uğradığını söyleyen Beste telefonundaki azap manzaralarını Nilüfer’e izletti.
Öz inancını kaybeden Beste’nin üzerine giden Nilüfer onu test etti.
Savcı Ömer’e giden aile yaşanacak süreci öğrendi. Aileye Tabip Nilüfer de eşlik etti. Ömer, Ezgi’nin cezasını çekeceğini söyledi. Nilüfer de sessiz kaldı.
BAŞKA KURBANLAR BULACAĞIM
Daha sonra Beste’nin okuluna giden Nilüfer, Ezgi ile karşı karşıya geldi. Ezgi, yaptıklarından zevk aldığını kendisine öteki kurbanlar bulacağını söyledi. Nilüfer de kliniğe yatırılması için Ezgi için toplumsal hizmetlerden rapor çıkarılmasını istedi.
ÖMER VE NİLÜFER’İN ROMANTİK ANLARI
Nilüfer’in meskenine giden Ömer, Ezgi için neden önlem kararı aldırdığını sordu. Nilüfer de Ezgi’nin hasta olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini söyledi.
Öfkelenen Ömer’e ne olduğunu soran Nilüfer, ‘Sen benimle hengame etmeye mi geldin buraya’ dedi.
Ömer’in yanıtı ise ‘Neden arbede edeyim’ oldu.
Nilüfer de bu karşılığın üzerine ‘Yok olmaz, bir kalp kırıklığını daha teselli edemeyeceğim.’ kelamlarıyla Ömer’i öptü.
İşte dizinin karakterleri;
Nilüfer Toska (Birce Akalay)
Ergen psikiyatri kliniğinde psikiyatr olarak vazife yapan Nilüfer mesleğinde başarılı, zeki ve ön sezileri kuvvetli sıra dışı bir hekimdir. Anlaşılmayan, görmezden gelinen, kenara itilen gençler onun yumuşak karnıdır. Zira her birinde kendinden bir kesim görür ve vaktinde kendisine uzatılan el üzere o da elini uzatmak ister. Nilüfer’e nazaran her davranışın altında çözülmesi gereken değerli problemler vardır. Tahlili bulana kadar da durmaz asla. Yakaladığı en ufak bir ip ucunun peşinden gitmek uğruna birçok vakit kuralları yıkar. Tüm bu davranışları, çalıştığı hastanede sorun yaşamasına neden olsa da o her vakit bildiğini okur.
Ancak herkes onun üzere düşünmez. İnandıklarının tam aksisini savunan savcı Ömer’le tanışınca birinci kere istikrarı şaşar.Kimsenin bilmediği karanlık tarafı ve geçmişindeki sırlarıyla insanlardan ve bilhassa aşktan kaçan Nilüfer için en sıkıntı fakat bir o kadar da heyecanlı vakitler başlar.
Ömer Atakan (Mert Fırat)
Mesleğinde başarılı, işini tutkuyla yapan ve kanunlara harfi harfine bağlı bir savcıdır. Savcı olmayı bilhassa seçmiştir. Geçmişinden gelen travması onu katı biri haline getirmiştir. Bu sebeple kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Ömer için kabahat kabahattir. İşine hislerini karıştırmayan Ömer’in yolu bir gün Nilüfer ile kesiştiğinde bildiklerini tekrar sorgulaması gerekecektir. Nilüfer bir taraftan onu geçmişiyle yüzleştirecek öteki taraftan içinden çıkılmaz bir aşkın eşiğine getirecektir.
İpek (İdil Sivritepe)
Şartlar okuması için kâfi olmasa da, o; hayalindeki mesleği yapabilmek için tüm zorlukların üstesinden gelmiş genç bir psikologdur. Pratik zekâsı ve farklı bakış açısına sahip olan hocası Nilüfer’e büyük hayranlık besleyen İpek, onu kendisine örnek alır. Sakin ve uyumlu yapısı, herkesi iyileştirebileceğine olan inancı ile birleşince hayatının kırılma noktasını yaşaması kaçınılmaz olacaktır.
Yusuf (Erdem Şenocak)
Cemiyetin önde gelen ailesi ve sahip olduğu muazzam zenginliğe karşın her şeyi elinin karşıtıyla iter. Jenerasyonlar öncesine dayanan büyük aile travmalarının hala tesirinde olan Yusuf kökensel psikiyatriye inanır ve bu yüzden psikiyatrist olur. Nilüfer’in bu hayattaki sırrını bilen tek dostudur ve tıpkı vakitte kimse bilmese de onun tabibidir. Mesleksel bilgisi, duruşu ve dürüstlüğü ile kliniğin sevilen isimlerinden olan Yusuf içten içe İpek’e aşıktır. Aşkını itiraf etmek için en yanlışsız vakti bekleyen Yusuf vaktin aleyhine işlediğini fark edecek ve İpek’i içine düştüğü tehlikeden korumak uğruna onu kaybetmeyi dahi göze alacaktır.
Savaş (Engin Hepileri)
Klinikte psikiyatrist olarak misyon yapan Savaş, sahip olduğu şeytan tüyüyle bayanları çarçabuk büyüler. Uzun bağlara ne kadar aç olsa da kısa bağları tercih eder. Her ne kadar ‘Nerede akşam orada sabah’ hayatı yaşasa da mesleğine olan aşkı her şeyin önündedir. Nilüfer’i kendisine rakip olarak görür. Nilüfer ne kadar hisleri ve sezileri ile hareket ediyorsa Savaş tam bilakis olaylara o kadar bilimsel yaklaşır. Onunla inatlaştığı çabucak her hususta onun haklı çıkmasını kendisine yediremez ve kapalıdan zımniye ona kıskançlık hisleri besler. Zira Savaş için muvaffakiyet her şeyden evvel gelmektedir. Bunun sebebi başarılarıyla övünen narsist bir babayla büyümesidir. Onu her bulduğu fırsatta ezmeye çalışan babasına karşı şuur altında kendini ispat etmek üzere bir gayesi vardır. Ve önündeki tek mahzur de kliniğin şefi Nilüfer’dir.
Damla (Neslihan Arslan)
Hastanenin başhekimi olan Damla ismini sıkça duyurmaktan hoşlanan, hayattaki motivasyonu güç ve para olan bir bayandır. Hoşluğa olan zaafı onu her vakit bakımlı görünmeye iter ve bu uğurda yapamayacağı şey yoktur. Övülmekten ve ilgi görmekten haz alır. Son kelamı söyleyenin kendisi olmasını istediği için başına buyruk, kural tanımaz halleri yüzünden çok sık Nilüfer’le karşı karşıya gelir.
Sibel (Başak Gümülcinelioğlu)
Mesleğine aşık, sıcak kanlı, arkadaş canlısı, herkes tarafından sevilen bir toplumsal hizmetler uzmanıdır. İşi gereği nezaret altında tutulması gereken 18 yaş altı çocuklarla ilgilenmektedir. Kendisi de yetiştirme yurtlarında büyüdüğü için çocuklarla bağlantısı kuvvetlidir. Sorun yaşayan bir genç ya da çocuk kırmızı çizgisidir.
Özge (Ava Yaman)
Güçlü bir karaktere sahip olan Özge’nin tahminen de tek kusuru sivri lisanıdır. Fikirleri ile lisanı ortasında uzaklık yoktur. Onun bu özelliği etrafındakiler tarafından başta yadırgansa da sonradan daima kabul görmesini ve hatta çokça sevilmesini sağlamıştır.Uzaylıların varlığına ve bir gün kendisini alıp götüreceklerine inanan Özge uzun müddettir klinikte tedavi görüyordur. Rutin geçen günleri ve tedavi süreci Kuzey’in kliniğe yatışıyla hem tepetaklak olur hem de renklenir.
Kuzey (Ata Artman)
Fazla zeka bazen başa beladır. Tıpkı Kuzey’de olduğu üzere. Zekası ve kanındaki asiliğine bir de gençliğinin verdiği cüret eklenince tam bir baş belasına dönüşür Kuzey. Başının sıkça polisle ve mahkemelerle sıkıntıya girmesi de onu durdurmuyordur. Korkusuz ve kaybedecek bir şeyi olmadığına inanıyordur… Ta ki Nilüfer ile karşılaşıncaya kadar. Kafasında bastıramadığı seslerin, isyanın, acıların son bulmasını aslında ne çok istediğini anlayacaktır. Birisi sonunda içinde hapsolduğu dünyasının sesini kısmayı deneyecektir.
Leyla (Esila Umut)
İyi niyeti, sakin halleri, sınırsız anlayışı ile kliniğin göz bebeğidir Leyla. Herkes tarafından sevilen ve hatta kollanan birisidir. Narindir zira Leyla. Herkese üzülür, herkesin kederini kendisine yük eder. Hayattaki en büyük korkusu bir insanı kırmak yahut üzmektir… Lakin tüm bunların ardında çok karanlık bir tarafı daha vardır. Kendisinin bile şimdi bilmediği tam zıttı… Uygun ile berbatın, siyah ile beyazın beden bulmuş halidir Leyla.
Ferda (Ezgi Gör)
Dünya koca bir pasta ve Ferda tıka basa tok oturmuştur bu sofraya. Aynada gördüğü kendisiyle barışık değildir asla. Barıştırmak isteyenlerle de ortası yeterli değildir. Sakin halleri baskı altında öfkeye dönüşen, bu öfke sonrasında ise kendisine ziyan verecek duruma gelen bir çizgide yürüyordur Ferda. Birkaç aydır klinikte tedavisini sürdürse de şimdi pek ilerleme kaydedememiştir. Zira kendisinin yardıma muhtaçlığı olduğuna inanmıyordur. Lakin her şeye karşın orada olmayı da seviyordur. En yakın arkadaşlarını burada edinmiştir ve tahminen de dışarıdaki hayatın korkutuculuğundan en uygun saklanabileceği yerdir klinik.
Burak (Efe Poylu)
Eğlenceli, esprili, az yavuz ancak çok sevgi dolu bir gençtir. Dostluğun ne demek olduğunu klinikte yatan öbür gençlerle öğrenmiştir. Özge ile sık sık tartışıyor üzere görünse de aslında bu onların normalidir. Herkesi anlamaya çalışan, uygun bir dosttur.
Ama en çok Ferda gibileri anlamakta zorlanıyordur Burak. Dünyada bu kadar çok lezzet varken hepsinin tadına bakma heyecanı bile onu yaşama bağlıyordur. Halbuki asıl açlığının ruhundaki boşluklardan olduğunu şimdi bilmiyordur.
Arif (Ataberk Mutlu)
Kendisini tek cümleyle anlatması istense ‘Ölümden vefatına korkmak’ kederi kesin. Her gününü dehşet içinde geçirmek epeyce yorucudur Arif için. Aslında geçmişinde yaşadığı ağır travmalar ruhunu yeteri kadar zayıflatmışken bir de üzerine her an ölmekten korkmak onu savunmasız, güçsüz biri haline getirmiştir. En yakın dostu Burak sayesinde korunup kollandığını bilse de elinde değildir öteki endişeleri. Her an bir şey olabilir. Bozuk bir priz yüzünden elektrik çarpabilir, şiddetli bir rüzgar odasının camını kırıp, cam kırıkları onun önemli yaralanmasına sebep olabilir… Klinikte dört duvar içindeki tehlikelerle baş etmek gereğince zorken dış dünyadaki tehlikelerin hiçbirisiyle yüzleşemez hale gelmiştir. Bir müddettir tedavi gördüğü hastaneden dışarı çıkmayı hiç istemiyordur ve şimdi hazır da değildir.
KAYNAK :Hürriyet
[ad_2]
